Posts by burke12

    Muğla'da yaşayan S.S., gazete ilanında gördüğü satılık otomobili almaya karar vererek işlemler için notere gitti. Noter işlemlerinin ardından satıcıya 26 bin TL ödeyen S.S., trafik devir işlemleri yaptığı sırada şoke oldu. Aracın çalıntı, gerçek plakasının farklı, ruhsatın ve vekâletnamenin de sahte olduğunu öğrenen S.S., dolandırıldığını anladı.
    S.S., noter kâtibi ile noterin, belgeler üzerinde yeterince inceleme ve araştırma yapmayarak görevini kötüye kullandığını belirtip 27 bin TL'lik tazminat davası açtı.
    YARGITAY KARARI BOZDU

    Dava Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görüldü. Mahkemede dinlenen S.S., "Araç satışı sırasında noterlik gerekli araştırmayı yapsaydı, aracın durumu ortaya çıkardı. Noter ve noter vekili satışta kullanılan sahte vekâletnameyi yeterince araştırmayıp görevini kötüye kullandı. Dolandırılmama neden oldular" iddiasında bulundu. Mahkeme, "Noter sorumsuzdur" diyerek davanın reddine karar verdi. Bu karar S.S. tarafından temyiz edildi.
    Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Kararda, "Noterler yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumludurlar. Zarar ile noterin eylemi arasında nedensellik bağının bulunması yeterlidir. Dosya kapsamında noter tarafından aslı alınmayan ve fotokopi olan yevmiye numarası ile tanzim edilmiş vekâletnameyle işlem yapıldığı, aracın gerçek maliki ve motor şasi numarası araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında noterin bu eylemleri ile zarar arasında nedensellik bağı bulunmakla davanın tüm davalılar yönünden kabulüne karar verilmeliydi" denildi.
    NOTER TAZMİNAT ÖDEYECEK

    Yerel mahkeme ilk kararında direndi. Bunun üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun gündemine geldi. Hukuk Genel Kurulu yerel mahkemenin direnme kararını uygun bulmadı. Böylece 3. Hukuk Dairesi'nin bozma kararı kesinleşti. Bu karar sonrası yeniden yapılacak yargılamada noter ve noter kâtibi tazminata mahkûm edilecek.

    http://otomobil.haber7.com/otogundem...-tuzaga-dikkat

    Cabir abim;


    Annemize Allah'tan rahmet diliyor,
    Şahsınızda tüm aile ve sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.



    selam ve saygılarımla

    T.C.
    YARGITAY
    8. HUKUK DAİRESİ
    E. 2008/3631
    K. 2008/5333
    T. 28.10.2008
    • HARİCİ TAKSİM SÖZLEŞMESİ ( Dayalı Tapu İptali ve Tescil - Çocuğu Borç Altına Sokan İşlemler Hakimin Onayına Bağlı Olduğu/Hakim Onayı Olmadan Bu Sözleşme Geçersiz Olduğundan Davanın Reddi Gerektiği )
    • TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Çocuğu Borç Altına Sokan İşlemler Hakimin Onayına Bağlı Olduğu - Hakim Onayı Olmadan Düzenlenen Harici Taksim Sözleşmesi Bu Sözleşme Geçersiz Olduğundan Davanın Reddi Gerektiği )
    • VELAYET ALTINDAKİ ÇOCUĞUN FİİL EHLİYETİ ( Vesayet Altındaki Kişinin Ehliyeti Gibi Olduğu - TMK'nın 345. Md. Kapsamında Çocuğu Borç Altına Sokan İşlemler Hakimin Onayına Bağlı Olduğu )
    • FİİL EHLİYETİ ( Velayet Altındaki Çocuğun Fiil Ehliyeti Vesayet Altındaki Kişinin Ehliyeti Gibi Olduğu - TMK'nın 345. Md. Kapsamında Çocuğu Borç Altına Sokan İşlemler Hakimin Onayına Bağlı Olduğu )
    • BORÇLANDIRICI İŞLEM ( Tapu İptali ve Tescil - Velayet Altındaki Çocuğun Fiil Ehliyeti Vesayet Altındaki Kişinin Ehliyeti Gibi Olduğu/TMK 345. Md. Kapsamında Çocuğu Borç Altına Sokan İşlemler Hakimin Onayına Bağlı Olduğu )
    4721/m. 343, 345, 676
    ÖZET : Dava, harici taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Velayet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir. TMK'nın 345. maddesi uyarınca, çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana veya baba yararına çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır. Açıklanan nedenlerle, hakim onayı olmadan düzenlenen harici taksim sözleşmesi geçersiz olduğundan davanın reddi gerekir.


    DAVA : Bahriye ve müşterekleri ile Sevda aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Hakimliği'nden verilen 25.04.2006 gün ve 1297/162 sayılı hükmün Yargıtay' ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    KARAR : Davacılar Bahriye ve arkadaşları vekili, harici taksim sözleşmesine dayanarak ortak muris adına kayıtlı dava konusu 151 ada 15 ve 16 parsellerin tapu kayıtlarının iptaliyle müvekkilleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.


    Davalı Sevda vekili, dayanak taksim sözleşmesini, o tarihte yaşı küçük olan davalı yerine annesinin imzaladığını, kanun uyarınca hakim izni olmadan bu anlaşmanın geçerli olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.


    Mahkemece, harici taksim sözleşmesinin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.


    Dava konusu 151 ada 15 parselin ılı payı müşterek mülkiyet esasına göre, aynı ada 16 parselin ise tamamı muris Selman adına kayıtlıdır. Davacılar, 19.12.1990 tarihli harici taksim sözleşmesine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Sözleşme tarihinde uyuşmazlık konusu taşınmazlar yukarıda yazılı şekilde tapuda kayıtlıdırlar. TMK'nun 676. maddesi uyarınca, mirasçılar arasındaki taksim anlaşmasının geçerliliği usul ve kanuna uygun olarak yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.


    Somut olayda, davacı taraf yazılı taksim anlaşmasına dayanmış, davalı taraf ise taksime katılan davalının yaşının küçük olması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Davalı Sevda 05.01.1975 doğumlu olup; sözleşme tarihinde 18 yaşından küçüktür. TMK'nun 343. maddesine göre, velayet altındaki çocuğun fiili ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir. Aynı kanunun 345. maddesine göre ise, çocuğun borç altına girebileceği işlemlerin geçerliliği kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır. Temyize konu davada her ne kadar yaşı küçük olan davalı adına annesi Selvinaz imza atmışsa da davalı borç altına girmiştir. Hakim onayı olmadığından dayanak harici taksim sözleşmesi geçersizdir. Davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken sözleşmeye geçerlilik tanınarak davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiştir.


    SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme hükmünün HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 710,13.-YTL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


    yarx



    T.C.
    YARGITAY
    2. HUKUK DAİRESİ
    E. 2004/2052
    K. 2004/3561
    T. 22.3.2004
    • KAYYIM ATANMASI TALEBİ ( Davacıların Yaşı Küçük Çocuklarına Açacakları Ticari İşletmeye Menkul, Gayrımenkul ve Araç Devri İşlemlerinde Çocuğu Temsil Etmek Üzere )
    • YAŞI KÜÇÜK ÇOCUĞA KAYYIM ATANMASI TALEBİ ( Davacı Ana-Babanın Çocuğa Açacakları Ticari İşletmeye Menkul, Gayrimenkul ve Araç Devri İşlemlerinde Çocuğu Temsil Etmesi İçin )
    • TEMSİL KAYYIMI ATANMASI TALEBİ ( Davacıların Yaşı Küçük Çocuklarına Açacakları Ticari İşletmeye Mal Devri İşlemlerinde Çocuğu Temsil Etmek Üzere )
    • ÇOCUĞA TİCARİ İŞLETME AÇAN ANA-BABA ( Ticari İşletmeye Menkul, Gayrımenkul ve Araç Devri İşlemlerinde Çocuğu Temsil İçin Kayyım Atanması Talebi )
    6762/m.15
    4721/m.345,426/2,459
    ÖZET : Davacılar müşterek çocukları 1995 doğumlu Yakup Kerim K. adına ticari işletme açtıklarını; küçüğe işletmeyle ilgili menkul, gayrımenkul ve araç devri yapacaklarını belirterek kayyım tayini istemişlerdir. Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamı temsil kayyımı atar. Davacılar anne ve baba küçüğün yasal temsilcisidir. Dava dilekçesindeki açıklama nazara alındığında küçük için temsil kayyımı atanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.


    DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:


    KARAR : Davacılar müşterek çocukları 1995 doğumlu Yakup Kerim K. adına ticari işletme açtıklarını; küçüğe işletmeyle ilgili menkul, gayrımenkul ve araç devri yapacaklarını belirterek kayyım tayini istemişlerdir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.


    Dava dilekçesine küçük adına olan vergi levhası fotokopisi eklenmiştir.


    Küçük ve mahcurlara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten veli ve vasi, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Şu kadar ki; kanuni mümessil ceza hükümleri bakımından tacir gibi mes'ul olur. ( Türk Ticaret Kanunun m.15 )


    Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır. ( TMK.m.345 )


    Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamı temsil kayyımı atar. ( TMK.m.426/2 )


    Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım, vesayet makamının talimatına aynen uymak zorundadır. ( TMK.m.459 )


    Davacılar anne ve baba küçüğün yasal temsilcisidir. Dava dilekçesindeki açıklama nazara alındığında Türk Medeni Kanununun 426/2. maddesi uyarınca küçük için temsil kayyımı atanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.


    SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 22.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    yarx



    T.C.
    YARGITAY
    2. HUKUK DAİRESİ
    E. 2008/3507
    K. 2008/8809
    T. 16.6.2008
    • VELAYET VE SATIŞA İZİN ( Velayet Altında Bırakılmalarına Karar Verilen Çocuklar ve Bunların Malları Hakkındaki Uyuşmazlıklarda "Velayet" Hükümlerinin Uygulanacağı - Aile Mahkemesinin Görevli Olduğu )
    • GÖREVLİ MAHKEME ( Velayet Altında Bırakılmalarına Karar Verilen Çocuklar ve Bunların Malları Hakkındaki Uyuşmazlıklarda "Velayet" Hükümlerinin Uygulanacağı - Aile Mahkemesinin Görevli Olduğu )
    • VELAYET ALTINDAKİ ÇOCUKLARIN MALLARI ( Velayet Altında Bırakılmalarına Karar Verilen Çocuklar ve Bunların Malları Hakkındaki Uyuşmazlıklarda "Velayet" Hükümlerinin Uygulanacağı - Aile Mahkemesinin Görevli Olduğu )
    4721/m.419
    4787/m.4
    ÖZET : Velayet altında bırakılmalarına karar verilen çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise Aile Mahkemesidir. Görev kuralları kamu düzeniyle ilgili olduğundan yargılamanın her aşamasında tüm mahkemelerce kendiliğinden uygulanmak zorundadır. Vesayet makamınca bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi yasaya aykırıdır.


    DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:


    KARAR : Kısıtlanarak annelerinin velayeti altında bırakılan ( TMK.419/3. maddesi ) ergin çocukların elbirliği mülkiyetine konu olan taşınmazları hakkında tapuda intikal ve satış işlemleri yapabilmek için annenin izin isteği vesayet makamınca "izne gerek olmadığı" gerekçesiyle reddedilmiş; karar çocukların velisi olan anne tarafından temyiz edilmiştir.


    Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesine göre velayet altında bırakılmalarına karar verilen çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesidir. Görev kuralları kamu düzeniyle ilgili olduğundan yargılamanın her aşamasında tüm mahkemelerce kendiliğinden uygulanmak zorundadır. Vesayet makamınca bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi yasaya aykırıdır.


    SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, 16.06.2008 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY :


    Kepsut Sulh Hukuk mahkemesinin 6.7.2007 tarihli 140-198 sayılı kararı ile; davacının ergin çocukları 1978 doğumlu Emine ve 1980 doğumlu Havva’nın Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereğince, kısıtlanmalarına karar verildiği, aynı kararla anneleri Fatma’nın velayeti altında bırakıldıkları anlaşılmaktadır.


    Veli; kısıtlılara dedelerinden intikal eden taşınmazlardaki miras paylarının satışı, tapuda devir ve temlik işlemleri için, kısıtlama kararını veren vesayet makamından izin talebinde bulunmuş; vesayet makamınca; bu talep; “..velayet kuralları uygulanır, vesayet makamından izin ve onay alınmasına gerek yok..” gerekçesiyle reddedilmiştir.


    Ergin çocuğun kısıtlanması halinde, Türk Medeni Kanununun 419/son maddesi uyarınca, velayet altına konulmuş bulunması, kısıtlı hakkında velayet hükümlerinin geçerli olacağı anlamına gelmez. Ana ve/veya babanın ergin olmayan çocukları üzerindeki doğumla başlayan kanunen sahip oldukları velayet hakkı ile, kısıtlama nedeniyle, kanunda yer alan hüküm ( TMK. 419/3 ) gereği kendi velayetlerine bırakılan ergin çocukları üzerindeki hak ve yetkileri farklıdır. İkinci halde, kısıtlanan ergin çocuğa atanan veli, vasi gibidir ve vesayete ilişkin hükümlere tabidir. Başka bir ifade ile veli, vesayet makamının denetimi altındadır. Atanmış velinin görevinin sona ermesi de, velayetin kaldırılması veya değiştirilmesine ilişkin hükümlere göre değil, vasinin görevden alınması veya vesayetin kaldırılmasına ilişkin hükümlere tabidir. Bu nedenle, olayda görev yönünden vesayete ilişkin hükümler uygulanacaktır. Açıklanan sebeple sayın çoğunluğun, “aile mahkemesinin görevli olduğuna” ilişkin bozma düşüncesine iştirak etmiyorum.


    Kaynak: Kazancı

    Değerli meslektaşımıza Allah'tan rahmet, kederli ailesi ve tüm sevenlerine sabırlar diliyorum
    Allah tüm meslektaşlarımızı kazadan ve beladan korusun


    ÖZGÜR KARDEŞİM;
    HER ŞEY GÖNLÜNCE OLSUN,
    BİZDE SENİ ÖZLEYECEĞİZ


    SEVGİ VE SELAMLAR

    [size=2]Değerli Meslektaşlarım;
    [/size]
    [size=2]
    Kurban Bayramınız Kutlu Olsun,
    Sevdiklerinizle mutlu, huzurlu, sağlıklı nice Bayramlar geçirmenizi diliyorum.

    Saygılarımla


    [/size]

    Yeni TTK’ya göre 1 Ekim 2012 Tarihine kadar Yapılması Gerekenler
    Yeni TTK’nun uygulanmasıyla ilgili olarak bu tarihe kadar yapılması gereken işlemler aşağıda açıklanmıştır.
    a) Yönetim Kurulu Üyelerine İlişkin İşlemler:
    Anonim şirket yönetim kurulu üyeliğine, bir tüzel kişinin temsilcisi olarak seçilmiş bulunan gerçek kişinin, 1 Ekim 2012 tarihine kadar istifa etmesi ve onun yerine tüzel kişinin ya da başkasının yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesi gerekmektedir. Çünkü TTK’nun 359/2′inci maddesinde; “bir tüzel kişi yönetim kuruluna üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenen, sadece bir gerçek kişi de tescil ve ilan olunur. Tüzel kişi adına sadece, bu tescil edilmiş kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir.hükmü bulunmaktadır.
    Diğer taraftan herhangi bir sebeple yönetim kurulu üyeliğinin boşalması durumunda da yeni yönetim kurulu üyesinin yukarıda belirtildiği şekilde seçilmesi gerekmektedir.
    b) Şirket Müdürlerine İlişkin İşlemler:
    Yeni TTK’nun Limited Şirket Müdürleriyle ilgili 623′üncü maddesinde; “şirketin yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.
    Şirketin müdürlerinden biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, bu kişi bu görevi tüzel kişi adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirler.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca 624′üncü maddesinde; “şirketin birden fazla müdürünün bulunması halinde, bunlardan biri, şirketin ortağı olup olmadığına bakılmaksızın, genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı olarak atanır.” hükmü bulunmaktadır. Dolayısıyla 6103 sayılı Kanunun 25′inci maddesine göre; “tüm ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idare ve şirketi temsil ettiği limited şirketlerde de 1 Ekim 2012 tarihine kadar yeni TTK’nun 623. Maddesinde belirtilen hükümlerinin gereği yerine getirilmek zorundadır.
    c) Sözleşmelerden Bileşik Faizin Çıkarılması:
    Yeni TTK’nun 8/2′inci maddesinde; “üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarda her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.” hükmü bulunmaktadır.
    Yukarıda belirtilen madde hükmü uyarınca, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesini öngörmüş bulunan ve her iki tarafı tacir olmayan cari hesap sözleşmelerinin 1 Ekim 2012 tarihine kadar değiştirilmesi gerekmektedir. (6103 Mad: 9)

    http://www.vergimevzuati.org/y…dar-yapilmasi-gerekenler/


    http://muhasebedr.com/sirket-m…inin-secimi-nasil-olacak/


    http://www.muhasebetr.com/ulus…er_oku.php?haber_id=10889


    Mahmut abi kanunun alıntı yaptığın 3.maddesi yukarıda yaptığım alıntıda olduğu şekilde değiştirilmiştir bilgilerinize. Selam ve saygılar.....


    Değerli meslektaşım, Kardeşim Erkan bey;


    uyarın için teşekkürler


    kolaylıklar diliyorum


    selamlar

    Hukuk -9567
    Ankara, 09/05/2012
    Özü: 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen yenilikler ve 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun.
    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE
    Bilindiği üzere; 14 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecektir.
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer alan bazı yenilikler ile bu Kanunun noterlik çalışmalarını ilgilendiren kısımları ve 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ekte gönderilmiştir.
    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    Saygılarımla,


    Fahri KÖSE
    BAŞKAN
    (Beyoğlu 37. Noteri)
    (GENEL YAZI: 60)
    TÜRK TİCARET KANUNU


    (6102 SAYILI)


    Resmî Gazete: 14 Şubat 2011 - 27846
    Yürürlüğe giriş tarihi: 1 Temmuz 2012




    DEĞİŞİKLİKLER - YENİLİKLER




    BİRİNCİ KİTAP
    Ticari İşletme
    BİRİNCİ KISIM
    Tacir
    A) Ticari işletme
    1. Bütünlük ilkesi
    MADDE 11- (1) Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.
    (2) Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.
    (3) Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.


    11'inci madde: 6762 sayılı Kanunun 11'inci maddesinin karşılığı olup, kapsamlı değişiklik yapılmıştır. Sözü edilen Kanunda tanımlanmayan ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak kabul edilmiş ve ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterileceği belirtilmiştir.
    Maddenin üçüncü fıkrasında ticari işletmenin devrine ilişkin hükümlere yer verilmiş ve bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmelerin yazılı olarak yapılacağı açıklanmıştır.
    *6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 10'uncu maddesi gereğince Türk Ticaret Kanununun 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemeler uygulanır.

    İKİNCİ KISIM
    Ticaret Sicili
    A) Kuruluş
    I - Genel olarak
    MADDE 24- (1) Ticaret sicili, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının gözetim ve denetiminde ticaret ve sanayi odaları veya ticaret odaları bünyesinde kurulacak ticaret sicili müdürlükleri tarafından tutulur.
    II - Yönetim
    MADDE 25- (1) Ticaret sicili, ticaret sicili müdürü tarafından yönetilir.


    24 ve 25'inci maddeler: 6762 sayılı Kanunda yer alan ticaret sicili memurluğu ticaret sicili müdürlüğü, ticaret sicili memuru ise ticaret sicili müdürü olarak değiştirilmiştir.


    ÜÇÜNCÜ KISIM
    Ticaret Unvanı ve İşletme Adı
    A) Ticaret unvanı
    I - Kullanma zorunluluğu
    1. Genel olarak
    MADDE 39- (1) Her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır.
    (2) Tescil edilen ticaret unvanı, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılır. Ayrıca, tacirin işletmesiyle ilgili olarak kullandığı her türlü kâğıt ve belgede, tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarası gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadları gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de yayımlanır.


    39'uncu madde: 6762 sayılı Kanunun 41'inci maddesinin karşılığı olup, ikinci fıkranın ilk cümlesi dışında kalan kısmı yenidir. Buna göre; tacirin işletmesiyle ilgili olarak kullandığı her türlü kâğıt ve belgede, tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarasının gösterileceği, anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde de sırasıyla yönetim kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadlarının gösterileceği hükmü getirilmiştir.


    BEŞİNCİ KISIM
    Ticari Defterler
    A) Defter tutma ve envanter
    I - Defter tutma yükümlülüğü
    MADDE 64- ...
    (3) Ticari defterler, açılış ve kapanışlarında noter tarafından onaylanır. Kapanış onayları, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yapılır. Şirketlerin kuruluşunda defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da onaylanabilir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hâllerde noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır. Türkiye Muhasebe Standartlarına göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan defterlerin açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları ile bu defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir tebliğle belirlenir.
    (4) Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir.
    (5) Yevmiye, defteri kebir ve envanter defteri dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından bir tebliğ ile belirlenir.


    .../...

    Değerli meslektaşım;


    Beyanname işleminde ; '' sermayenin ..... TL olduğunu beyan ederim'' şeklinde yazılması durumunda damga vergisine tabi olmayacağı ancak Metin bey'in ilk yazdığı ESKİ SERMAYE:...... TL, YENİ SERMAYE:......... TL ( beyannameden ziyade sermaye taahhüdü ) şeklinde olması halinde de damga vergisine tabi olacağını düşünüyorum.
    selamlar

    Değerli meslektaşlarım;


    işin esasına bakıldığında, işlemin bir sermaye taahhüdü/ sermaye artışı olduğu açıktır. Bu nedenle sözkonusu işlemin artan sermaye üzerinden-ki şahıs şirketlerinde , şahıs firmaları da dahil herhangi bir muafiyet bulunmadığından damga vergisinin alınması icap eder diye düşünüyorum.
    Veznede 12,6 kodu şahıs şirketleri diye geçsede ( uygun kod olarak) işlemin bu koddan kesilmesi gerektiğine keza bu konu hakkında sadece şahıs şirketlerine takılıp kalınmaması gerektiğine inanıyorum.



    saygılarımla


    ARKADAŞLAR 26-30 ARALIK 2011 MİLYONLUK GÖNDERİMİ YAPARKEN SEHVEN BANKAYI DEĞİŞTİRMEYİ UNUTTUM.VE ESKİ BANKA BİLGİLERİ İLE ODAYI İNTERNETTEN BİLDİMİNİ YAPTIM.YENİDEN DEĞİŞTİRMEK İSTEDİĞİM ZAMAN İSE DEĞİŞİM YAPMIO NE YAPMAM GEREKİR.


    Değerli Meslektaşım;
    sırasıyla Vezne ana ekranından ;


    DÖNEM İŞLEMLERİ
    ALINMIŞ RAPOR DÜZELTME İŞLEMLERİ
    ALINAN RAPOR: GÜNLÜK MİLYONLUK
    MİLYONLUK DETAY GÖSTER


    orada gerekli düzeltmeleri yapabilirsiniz


    kolaylıklar diliyorum

    Değerli Meslektaşlarım;


    Kurban Bayramınızı kutlar,
    Sevdiklerinizle mutlu, huzurlu, sağlıklı nice Bayramlar geçirmenizi dilerim.


    Saygılarımla

    Değerli Üyelerimiz,


    Noterlikler tarafından yapılmakta olan defter/belge onay işlemleri 406 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gereği 01.04.2011 tarihinden itibaren elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı'na bildirilmektedir.


    Defter onay işlemlerinin yoğunluğunun Aralık ayında olduğu ve iş kaynağını ise muhasebecilerin daha önceden hazırlamış olduğu listelerin oluşturduğu bilinmektedir. Aralık ayında yaşanmakta olan yoğunluğun hatasız, hızlı ve eksiksiz tamamlanabilmesi için, muhasebecilerin daha önce kağıt ortamında noterliklere getirdiği defter onay listelerini, bilgisayar ortamında girmeleri için gerekli çalışmalar tamamlanmıştır.




    Defter Onay listelerinin muhasebeciler tarafından bilgisayar ortamında oluşturulabilmesi için uygulama yazılımı, 'Muhasebeci Defter Bilgi Girişi' bölümünde TNBOnline web sayfası üzerinde hazırlanmış, 26.10.2011 tarihinde Bilişim Komisyonu noterliklerine pilot uygulamaya açılmıştır.




    Bu uygulamada muhasebeciler bir kereye mahsus noterliklerden "Kullanıcı Adı" ve "Şifre" alacaklardır. Burada bahsi geçen "Kullanıcı Adı" ya tüzel kişilik vergi numarası ya da muhasebecinin (gerçek kişi) TC Kimlik Numarası olacaktır. Kullanıcı adı ve şifre verme yazılımı hazırlanmış olup, 10.11.2011 tarihinde Noterlerin ve yetkilendirecekleri Noter personelinin kullanımına açılacaktır.




    Muhasebeciler almış oldukları "Kullanıcı Adı" ve "Şifre" ile TNBOnline Web sayfalarında 10.11.2011 tarihinde yayınlanacak olan 'Muhasebeci Defter Bilgi Girişi' ekranından sisteme giriş yapacaklardır.




    Bu bölümde defter listelerini hazırlayabilecek, meşruhat ve liste dökümlerini alabileceklerdir. Hazırlamış oldukları defter listelerinin onaylanması için defter liste numaraları ile istedikleri noterliğe giderek işlemlerini hızlı, eksiksiz tamamlayabileceklerdir. Noterlik, muhasebeci tarafından kendisine getirilecek olan defter liste numarası ile Vezne tahakkuk bölümünde bulunan "İşlemler" - "Toplu Defter Sorgulama" menü seçeneğinden toplu makbuz kesimi yapabilecektir. Muhasebeciler hazırladıkları defter listelerini gelecek yıllarda da bilgileri güncelleyerek isterlerse kullanabileceklerdir.




    Muhasebeci Defter Bilgi Girişi ve Sisteme Muhasebeci Kaydı (Muhasebecilere yetki ve şifre verilme işlemleri) sayfaları için hazırlanan Kullanım Kılavuzu da 10.11.2011 tarihinden önce TNBOnline sayfalarında yayınlanacaktır.




    Aralık ayında yapılacak defter onay işlemlerinde sorun yaşanmaması için sistemin açılacağı 10.11.2011 tarihinden itibaren her noterliğin, kendi çalıştığı muhasebecilere bilgi vererek sisteme tanıtması ve defter listelerini elektronik ortamda girmeleri hususunda bilgi vermeleri gerekmektedir.




    Bilgi İşlem Müdürlüğü bünyesinde sürdürülen yeni dönem bilgi sistemleri dönüşüm çalışmaları planlı bir şekilde sürdürülmektedir. Bu çalışmalar, yeni uygulama yazılımlarının hazırlanması, iş sürekliliği için gerekli ağ altyapısının kurulması, yardım masasının yeniden yapılandırılması ve bilgi güvenliği altyapısının kurulması başlıkları altında devam etmektedir. Bunların dışında mevcut çalışan yazılımların desteği de sürdürülmektedir.




    Yeni dönem Noterlik uygulama yazılımlarının gerçekleştirme çalışmaları uluslararası yazılım geliştirme standartlarına (CMMI) uygun yürütülmektedir. Standartlara uyumluluk için gerekli altyapılar kurulmuş olup bu konuda çalışacak olan teknik personelin eğitimleri tamamlanarak yazılım geliştirme işlemleri başlatılmıştır.




    5000'den fazla kullanıcısı olan yazılımların internet hattı olmadan da çalışabileceği tarzda bir altyapı hazırlanmaktadır.


    Yapılan planlama ve sürdürülen çalışmalar ışığında, planlanan çalışmalar dışında devreye girebilecek ve acil olabilecek yeni işler olmadığı takdirde projenin tamamlanıp yeni dönem yazılımlarının 2012 yılı Mart/Nisan ayları içinde açılması öngörülmektedir.




    Yeni dönem çalışmaları sürdürülürken yasal zorunluluk nedeniyle hazırlanması gereken Mirasçılık Belgesi uygulama yazılımı 01/10/2011 tarihinde hizmete açılmıştır. Kurumlar arası iş yapma modelinin bir örneği olan bu uygulama yeni dönemde belirlenen uluslar arası yazılım geliştirme standartlarına göre hazırlanmıştır. Bu tür uygulamaların Klasik uygulama geliştirme yöntemleri ile gerçekleştirilmesi çok zordur.Sistem, Nüfus ve Vatandaşlık işlerinden aldığı bilgiler ile başvuru sahibinin ve miras bırakanın akrabalık ilişkilerini incelemekte, ortaya çıkan soybağı üzerine, önceden belirlenmiş olan iş kurallarını uygulayarak mirasçıları ve miras dağılım paylarını hesaplamaktadır.




    Yeni dönemde daha sağlıklı, yeni teknolojilere dayanan, işlerimizi daha verimli yapabileceğimiz nitelikli bilişim çalışmalarında başarılı olmak ve kurumumuzu daha ileriye götürecek projeler yapabilmek dileğiyle.




    Saygılarımızla.


    Bilgi İşlem Müdürlüğü


    http://www.tnb.org.tr/TNBFORUM/KonuG...PanoKonu=66820