TESPİT İŞLER

  • Merhaba ,,
    Bilindiği üzere tespit işleri ile ilgili genelge yayınlanmıştır.



    Bu genelgede aşağıdaki gibi bilgiler bulunmaktadır. Açılacak davalar nedeni ile tespitin yapılamayacağı belirtilmiştir.



    Fakat kişinin dava açıp açmayacağı, ve tespiti ne manada talep ettiği kesin olarak bilinemez. Bu durumda kişilerin dava açmak üzere tespit yaptırmadıkları , tespite şerh edilirse işlem yapılabilir mi ?



    Örneğin : Bir mal sahibi , kiracısının mülkü boşaltmasını müteakip bazen tespit talebinde bulunabiliyor. Bu durumda ilerde dava açılırsa kendisine delil amacı ile yaptırma eğilimi yüksek olsada , ilgili aksine beyan ve taahhütte bulunduğunda işlem yapılır mı ?




    3.2- Hukuk davalarına konu delil tespitlerinin yapılamayacağı:



    Hukuk davalarına konu delil tespitleriyle ilgili hükümlere Hukuk Muhakemeleri Kanunun 400 ve devam maddelerinde yer verilmiştir. Bu hükümlere göre delil tespiti;
    a) Görülmekte olan bir dava sırasında,
    b) Açılacak bir dava nedeniyle, dava açılmadan önce,
    401'inci maddede belirtilen ilgili mahkemeden talep edilebilir.



    a) Görülmekte olan bir dava sırasında delil tespiti:
    HMK' nın 401'inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğince, dava açıldıktan sonra yapılan her türlü delil tespiti talebi hakkında sadece davanın görülmekte olduğu mahkeme yetkili ve görevli olduğundan, Noterlik Kanunu'nun 60'ıncı maddesi hükmü gereğince noterlikler bu nitelikteki tespitleri yapamazlar.



    b) Açılacak bir dava nedeniyle, dava açılmadan önce delil tespiti:
    Burada en önemli şart bir dava açılmasının düşünülmesi ve açılacak bir dava olmasıdır.
    Mahkemelerce yapılacak delil tespitlerinde, bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemler yapılabilir. (Örneğin; her hangi bir olay nedeniyle meydana gelen zararın tespiti için keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gibi.)
    Mahkemeden delil tespitinin istenebilmesi için diğer bir şart delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimalinin bulunmasıdır.



    Açılacak dava nedeniyle yapılacak delil tespitinde, hâkim gözetiminde bir inceleme, bilirkişi vasıtasıyla bir değerlendirme yapılması veya tarafların sorumluluklarına ilişkin düşünce açıklanması söz konusu olduğundan, noterler tarafından bu tür tespitler yapılamaz.



    Ancak, HMK'nın 401'inci maddesinin ikinci fıkrasında, noterlerin, 18.1.1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu uyarınca yapacağı vakıa tespitine ilişkin hükümlerin saklı olduğu hükmüne yer verilmiş bulunduğundan;
    Açılacak bir davaya ilişkin olmayan,
    Hâkim gözetiminde bir inceleme, bilirkişi vasıtasıyla bir değerlendirme yapılmasını ve tarafların sorumluluklarına ilişkin düşünce açıklanmasını gerektirmeyen durumlara (vakıalara) ilişkin,
    Delil tespitleri noterler tarafından yapılabilir.



    Bu nitelikteki tespite örnek olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.3.1990 tarihli, E. 1990/2-31, K. 1990/169 sayılı kararı gösterilebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu sözü edilen kararında; davalı eşin ihtara uyarak yasal süre içerisinde davet edilen eve gittiğini ve kapının ısrarla çalınmasına rağmen açılmadığını noter aracılığı ile düzenlenen tutanakla tespit ettirmesini, Yargıtay 2. HD 'nin aksi kararına rağmen, noter aracılığı ile yapılan bu tespit Noterlik Kanunu`nun 61. maddesine aykırı olmadığı bir yana, fiili durumu belirleyen bir belge niteliğindedir gerekçesiyle kabul etmiştir.

  • [size=3]TNB Hukuk işlerinin görüşüne göre olgunun tespiti yapılır ama olgunun oluşumu ve sonuçları ile ilgili tespitler yapılamaz ve bunların dava konusu olması veya olmaması bakımından da TNB danışma kurulu üyesi Prof. Dr. Süha Tanrıver 'de derki; "Noterler hem hukuki, hem cezai, hemde idari konularda tespit işlemi yapabilirler. Yapılmış olan bu tespitlere delil gücünün tanınıp tanınmayacağı hususunun takdiri tümüyle davaya bakacak olan mahkemelere aittir."[/size]