ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ

  • ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ-OKUR YAZARLAR İÇİN


    ÖNCE BAKILACAK KİŞİNİN KİMLİK BİLGİLERİNİ GİRİNİZ!


    MİRAS HUKUKU NİTELİKLİ ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİDİR.



    Kendisine bakılacak olan taşınmazını ölümünden sonra bakacak olana verecekse, bu miras hukuku nitelikli bir ölünceye kadar bakma sözleşmesidir. Ölüme bağlı işlem yapıldığı için burada temsil ve vekalet olmaz, diğer durumlarda vekalet olabilir.



    VEZNE KODU : 15.4 ( Değer var ise Nisbi Harç ve Damgalı )
    Değer gösterme zorunluluğu yoktur. Değer gösterilirse nisbi, gösterilmezse maktu vergi alınır.


    1-İşlem fotoğraflı, mutlaka düzenleme ve tanıklı yapılır.


    2-Fihrist defterine kaydedilmez.


    3-İşlem Nüfus müdürlüğüne bildirilmez.


    4-Yasa maddeleri: Bk 511-519 (Mirasçı Atama Söz Konusu İse Mk Hükümleri Uygulanır.)


    5-Sadece nüfus cüzdanı,pasaport ve avukat kimliği ile yapılabilir.


    6-Temsilen yapılması mümkün değildir.


    7- Üçüncü kişi yararına yapılabilir.(1998/42 sayılı genelge)
    8-Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, miras hukukuna tabi ve alelade olmak üzere iki şekilde düzenlenebilmektedir.
    a) Miras Hukukuna tabi ölünceye kadar bakma sözleşmesi,
    b) Borçlar Kanununa tabi (Alelade) ölünceye kadar bakma sözleşmesi.


    9- Yasada amir bir hüküm bulunmamasına rağmen ilgilinin yeteneği yönünden doktor raporu istenmesi, ilgililerin kimlik fotokopilerinin işleme eklenmesi tavsiye olunur.



    10- Miras sözleşmesi şeklinde (BY.512) ve miras sözleşmesini de resmi vasiyetname gibi düzenleme zorunluluğu vardır ( TMY. 545). İki tarafın fotoğrafını taşıyan düzenleme şeklindeki işlem bir asıl ve iki örnek olmalıdır. Örnekler taraflara birer adet verilmeli asıl da cilbende yapıştırılmalıdır. Bakım alacaklısı ancak bir insan olabilir. Bakım borçlusu (bakacak) için böyle bir zorunluluk yoktur. Tüzel kişi veya kurum da olabilir. Bakacak birden fazla olabilir. Her birinin farklı edimleri yerine getirmeleri kararlaştırılabilir.

    Sözleşme 3. kişi yararına da yapılabilir. Bakım alacaklısı kendisi ile birlikte eşine bakılmasını da şart koşabilir . Sözleşme, taşınmaz sahibi ile bakacak olan arasında düzenlenir. Sözleşmede; taşınmaz sahibi ile birlikte eşine de bakılacağı, görüp gözetileceği yazılır, eşin işlemi imzalamasına gerek yoktur.



    11-EHLİYET DURUMU:
    - Tam Ehliyetliler
    Ayırt etme gücüne sahip, 18 yaşını bitirmiş ve kısıtlılığı bulunmayanlardır. Tam ehliyetli hem borçlar, hem de miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakacak ve bakılacak olabilir.
    Sınırlı Ehliyetliler
    Kısıtlanmalarına yeterli neden bulunmamakla beraber korunmaları için fiil ehliyetlerinin sınırlanması uygun görülen 18 yaşından büyük kişilerdir. Tam ehliyetli olmadıkları için miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım alacaklısı yani bakılacak olamazlar. Kendilerine yasal danışman atanan sınırlı ehliyetliler, TMY .'nın 429 .m.de sayılan işleri yasal danışmanın izin veya oluru ile yapabilirler. Sayılan işler arasında ölünceye kadar bakma sözleşmesi bulunmamaktadır. Bununla birlikte miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım borçlusu, borçlar hukuku niteliklide bakım alacaklısı ve bakım borçlusu olmaları için öğretide yasal danışmanın izin veya olurunun alınması ileri sürülmektedir.

    Sınırlı Ehliyetliler
    Ayırtım gücüne sahip küçük ve kısıtlılardır. Kısıtlanma; ergin bir kişinin akıl hastalığı veya akıl zayıflığı, savurganlık, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşam tarzı, malvarlığını kötü yönetme, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olma, yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği veya ağır hastalığı nedeni ile işlerini gerektiği gibi yönetemediğini kanıtlayan 18 yaşını bitirmiş kişinin kendi isteği ile fiil ehliyetinin mahkemece kaldırılması veya sınırlanmasıdır (TMY 405-408).


    Ayırtım gücüne sahip küçük ve kısıtlı tam ehliyetli olmadığı için miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım alacaklısı yani bakılacak olamaz. TMY.m. 503 buna engeldir. Bunun dışındakileri ise; yasal temsilcilerinin önceden izin vermesi veya sonradan onaması ile yapabilirler ya da velileri veya vasileri tarafından temsilen yapılabilir. Kısıtlılar için ayrıca, vesayet organlarının izini de gerekir (TMY.463/4). Ayırtım gücüne sahip küçükler için, velinin izin veya onamasından ya da veli tarafından yapılmasından başka hiçbir yerden izin veya onay alınmaz.


    Açıklandığı gibi sınırlı ehliyetsizlerin ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmalarına yasal engel olmamakla beraber bu sözleşmede kişilik, yetenek, tutum ve davranış, ilgi ve yaklaşım büyük önem taşıdığından uygulamada yapıldığı ve görüldüğü söylenemez. Ayrıca, bu sözleşmede bakım borcu bizzat bakacak olan tarafından yerine getirilecek bir borç olduğundan velayeten veya vesayeten yerine getirilemez .


    Tam Ehliyetsizler
    Ayırt etme gücünden yoksun olanlardır. Bu güç, fiil ehliyetinin anahtarıdır. Ayırtım gücü olmayanlarda fiil ehliyetinin diğer unsurları olan 18 yaşını bitirmeyi ve kısıtlı olmamayı aramaya gerek yoktur. Bunlar ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapamazlar.


    12-Her iki çeşit ölünceye kadar bakma sözleşmesinde de bakacak olana tek taraflı olarak ilgili tapu idaresine başvurup intikal ve tescil ettirme yetkisi verilmelidir.
    5-Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin konusu, tapulu-tapusuz taşınmaz, taşınır mal, intifa hakkı, kıymetli evrak, alacak da olabilir.
    6-Tapu kütüğüne hiçbir şekilde şerh edilemez, (TMY. 1009 ) ve hiçbir yere bildirilmez.


    13- Vasiyet gibi yazılmakla beraber bir vasiyet değildir. Bu nedenle düzenleme ücreti alınamaz.


    Değer göstermek zorunlu değildir. Değerli ise, imza sayısına göre nispi harç ve değer üzerinden nisbi damga vergisi alınacaktır.
    Değer yoksa, taraflar kaç kişi olursa olsun maktu harç alınacaktır.(Harçlar Kanunu 2 sayılı tarife II.11) Damga vergisi alınmayacaktır.



    Özü: Üçüncü kişi yararına ölünceye kadar bakma sözleşmesi Hk.
    G E N E L G E
    ( 42 )


    Üçüncü kişi yararına ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapılıp yapılamıyacağı konusunda intikal eden tereddütler üzerine, Adalet Bakanlığından görüş istenmişti.
    Yönetim Kurulu'nun 27.08.1998 günlü toplantısında görüşülen Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 08.07.1998 tarih ve 010346 sayılı yazılarında:
    ...Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun 511. maddesinde düzenlenen ölünceye kadar bakma sözleşmesi bir malvarlığı ediminin devri karşılığında, bir kimsenin hayatı sonuna kadar bakılmasını gerektiren talih ve tesadüfe bağlı sözleşmedir.
    Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, miras hukukuna tabi ve alelade olmak üzere iki şekilde düzenlenebilmektedir.
    Yüklendiği yükümlülüğe karşı borçlu, alacaklı tarafından mirasçı olarak atanmışsa miras hukukuna tabi ölünceye kadar bakma sözleşmesinden; bakım alacaklısının edimi sağlıkta hüküm doğuran bir işlemde saklı ise alelade ölünceye kadar bakma sözleşmesinden söz edilir.
    Diğer taraftan, ölünceye kadar bakma sözleşmesinden yararlanan, genel olarak sözleşmenin tarafıdır. Ancak, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin düzenlendiği hükümlerde aksine hüküm bulunmamasına göre, bu sözleşmenin üçüncü kişi yararına yapılıp yapılmayacağı konusunda Borçlar Kanununun 111. maddesinde düzenlenen üçüncü kişi yararına sözleşme hükümleri çerçevesinde bakmak gerekmektedir.
    Borçlar Kanununun 111. maddesi ...Kendi namına akit yapan kimse, üçüncü şahıs lehine bir borç şart etmiş ise, o borcun ifasını talep etmek hakkını haizdir... hükmünü taşımaktadır.
    Karı, koca lehine böyle bir sözleşme düzenlemek isterse Medeni Kanunun 169/II. maddesi hükmü gereğince Sulh Hakiminin izninin alınması gerekmektedir.
    Bakım alacaklısının, kendisine düşecek mirası taahhüdü söz konusu ise, Medeni Kanunun 613. maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın sözleşmeye iştirak veya muvafakati aranacaktır.
    Diğer taraftan;Ölüme bağlı tasarruflarda her türlü temsilin imkansız olmasına göre, bakım alacaklısının gerekli ehliyete sahip olması durumunda miras hukukuna tabi ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlemesi mümkündür.
    Mümeyyiz küçük veya kısıtlının Medeni Kanunun 16. maddesi hükmü gereğince, genel anlamda bağlı olacağı tasarrufa yasal temsilcisinin katılmasının zorunlu olmasına göre, yasal veya kanuni temsilcisinin izni veya icazeti dahi olsa miras hukukuna tabi ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlemesi mümkün bulunmamaktadır.


    Bakım borçlusu olarak küçük veya kısıtlıların Medeni Kanunun 406/4. maddesi hükmü gereğince, Sulh Hakiminin izni ve Asliye Hakiminin onayı ile miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlemeleri mümkündür.
    Küçük veya kısıtlıların alelade ölünceye kadar bakma sözleşmesine M.K.406/4 maddesindeki koşullar dikkate alınarak katılmaları imkan dahilindedir.
    Bu itibarla, Borçlar Hukukunun genel prensiplerinden olan akit serbestisi ilkesi ışığı altında, kanunlarımızda yer alan ve bir kısmına yukarıda yer verilen sözleşmenin taraflarının niteliğinden doğan sınırlamalar dikkate alınarak, üçüncü şahıs lehine ölünceye kadar bakma sözleşmesinin düzenlenmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir...
    Denilmektedir.
    Bilginizi ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim.
    Saygılarımla.



    BAŞKAN YARDIMCISI
    Müfide ŞENER
    (Ankara 15. Noteri)


    E.TOPCU
    GK.



    Ankara, 25.12.1989
    Özü: Ölünceye kadar bakma akdinde harç ve damga vergisi Hk.


    G E N E L G E
    (103)


    Bir sorumuz üzerine Maliye ve Gümrük Bakanlığından gönderilen 20.11.1989 tarih ve harç: 2232314-198/85012 sayılı yazıda:
    Kanuna bağlı (2) sayılı tarifenin II/11 pozisyonunda ise, belli bir meblağı ihtiva etmeyen umumi ibra, umumi makbuz, tahkimname, ölüme bağlı tasarruf senet ve mukaveleleri, ölünceye kadar bakma akdi, ... mukaveleleri ve bunlardan rücu ve bunların feshi ve bunların teferruatına dair senet, mukavele ve kâğıtların düzenlenmesinden ..., ise maktu harç alınacağı hükme bağlanmıştır.


    İncelenmesinden anlaşılacağı üzere; sözü edilen tarife pozisyonunda belirtilen işlemlerden ve bu meyanda ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİNDEN taahhüt konusuna bakılmaksızın işlemde değer gösterilmemiş ise, maktu harç alınması esası getirilmiştir. Bu nedenle, bu işlemlerde 42. madde hükmü çerçevesinde değer gösterilmesi mecburi bulunmamaktadır. Ancak, ölünceye kadar bakma akdinde düzenleme şekli itibariyle bir değer gösterilmiş olması halinde harcın ve bu meyanda damga vergisinin nisbi olarak alınacağı muhakkaktır.


    Buna göre, bir anonim şirketin nama yazılı hisse senetlerinin gelir ve faizlerinin üçüncü bir kişiye ölünceye kadar bakma akdi sözleşmesiyle temlikine ilişkin işlemde değer gösterilmesi mecburi olmamakla birlikte söz konusu kağıtta muayyen bir meblağa yer verilmiş ise nisbi, kağıt muayyen bir meblağı ihtiva etmiyorsa makdu damga vergisi ve harç alınması icab eder.>> denilmektedir.


    Bilginizi ve buna göre işlem ifasını rica ederim.
    Saygılarımla.


    Türkiye Noterler Birliği Başkanı
    Uğur KALAFATOĞLU
    (İstanbul 20. Noteri)


    Özü: Ölünceye kadar bakma akdinin nüfus idarelerine bildirilmeyeceği Hk.
    G E N E L G E
    ( 62 )


    Noterliklerde düzenlenen ölünceye kadar bakma akdinin nüfus idarelerine bildirilmesinin gerekip gerekmeyeceği konusunda intikal eden tereddütler üzerine, Adalet Bakanlığından görüş istenilmişti.


    Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden alınan 18.11.1996 günlü 16840 sayılı cevabi yazıda:


    Bilindiği üzere noterler tarafından sulh hakimine bildirilmesi gereken tasarruflar 1512 sayılı Noterlik Kanununun 69.maddesinde düzenlenmiştir. Kanuna göre Noterler, düzenledikleri ölüme bağlı tasarrufları kişinin ölümü halinde bilgi verilmesi için kayıtlı oldukları nüfus idaresine bildirir. Nüfus idaresinin ölümü ihbar etmesi veya resmi bir belge ile ispatlanması halinde noterlerin, hazırladıkları ölüme bağlı tasarrufları yetkili sulh hakimine verilmek üzere Cumhuriyet Savcılığına tevdi etmeleri gerekmektedir.
    Medeni Kanuna göre Ölüme bağlı tasarruflar
    a) Vasiyetname
    b) Miras sözleşmelerinden ibaret olup, bu tasarruflar, kişinin ölümünden sonra hüküm ifade etmektedir.


    Ölünceye kadar bakma akdi, Borçlar Kanunu511 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, bu sözleşmelerin geçerliliği ölüme bağlı tasarruflardaki şekil şartlarına uygun olarak hazırlanmış olmasına bağlıdır. Ölünceye kadar bakma akdi hukuki mahiyeti itibariyle, sağlar arası yapılan ve tarafları karşılıklı borç altına sokan ivazlı sözleşmelerdir. Ancak bu sözleşmeler, ölüme bağlı tasarruf olarak kabul edilemez.
    Edirne Noterliği tarafından hazırlanıp kişinin ölümü nedeniyle sulh hakimine tevdi edilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına verilen senedin tetkikinden, bunun bir ölüme bağlı tasarruf olmayıp,, ölünceye kadar bakma akdi olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, farklı hukuki yapıya sahip olan ölünceye kadar bakma akdinin, ölüme bağlı tasarruflardan olmaması nedeniyle, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 69/2.maddesi kapsamında düşünülmesi mümkün değildir....
    Denilmektedir.
    Bilginizi ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim.
    Saygılarımla.


    BAŞKAN
    Hasip DİNÇER
    (Ankara 24. Noteri)


    Ankara, 11.9.1984
    öz : Münhasıran şahsa bağlı Haklar Hk.


    G E N E L G E
    (38)


    ............................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ............................ NOTERLİĞİNE


    Bilindiği üzere «Mümeyyiz bulunan küçükler ile mahcurlar, kanuni mümessillerinin rızaları olmadıkça bizzat kendi tasarruflarıyla iltizam edemezler.
    İvazsız iktisapta ve münhasıran şahsa merbut hakları kullanmakta bu rızaya muhtaç değillerdir.
    Haksız fiillerinden mütevellit zarardan mesuldürler» (MK, 16) hükmü yer almıştır.
    Maddede sözü geçen «münhasıran şahsa merbut haklar» konusu, İstanbul Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Profesörü Sayın Dr. Selâhattin Tekinay'a inceletilmiş, raporunun son kısmında «Noterler, aşağıda yazılı münhasıran şahsa bağlı hakların kullanılabilmesi için yetki verilmesini kapsayan vekâletnameler düzenleyebilirler veya bu tür vekâletnamelerdeki imzayı onaylayabilirler:
    Kazai rüştü talep hakkı, M.K.m. 12,
    Şahsiyet haklarına tecavüzün menini talep hakkı M.K.m. 24,
    İsmi ihtilafa mahal veren kimseye tanınan «himayeyi talep hakkı M.K.m. 25,
    Evlenmenin iptalini talep hakkı M.K.m. 116 ve dev.
    İsmin değiştirilmesini isteme hakkı M.K.m. 26,
    Boşanma davası açma hakkı M.K.m. 129 ve dev.,
    Nesebi red hakkı M.K.m. 240, .
    Nesebin düzeltilmesini ve iptalini talep hakkı M.K.m. 249 ve 251,
    Evlat edinme hakkı M.K.m. 253 ve dev,
    Evlatlık bağının kaldırılmasını talep hakkı M.K.m. 258.,
    Evlilik dışı çocuğu tanıma hakkı M.K.m. 291.,
    Tanımaya itiraz hakkı M.K.m. 293 ve 299,
    Babalık davası açma hakkı M.K.m. 295 ve dev.,
    Genellikle kanuni temsilciye tanınan izin veya icazet verme hakları (Nişanlanma, evlenme, evlat edinme v.s. hususlar). İhtiyari hacri talep hakkı M.K.m. 358,
    Genellikle manevi tazminat talep etme hakkı B.K.m. 49 M.K.m, 85 ve dev.,
    Bağışı iptal hakkı B.K.m. 244.
    Buna karşı aşağıdaki hakların kullanılabilmesi için temsil yetkisi ve­rilmesine cevaz tanımamak gerekir :
    Nişanlanma M.K.m. 82 (bu husus ihtilaflıdır) ve nişanı bozma hakkı M.K.m. 83 ve dev.
    Evlenme M.K.m. 88 ve dev.,
    Zina yapan, cana kast eden veya pek fena muamelede bulunan eşin affı M.K.m. 129 ve 130.,
    Kocanın müşterek evi seçebilmesi M.K.m. 152,
    Kocaya tanınan birliği temsil hakkı M.K.mi 154
    Kocanın, karısının bir meslek veya sanatla uğraşmaktan menedebilmesi M.K.m. 159.,
    Velayet hakkının kullanılması M.K.m. 262 ve dev., Vasiyet yapabilme hakkı M.K.m. 449.,
    Münhasıran şahsa bağlı haklar, genellikle «şahsa bağlı haklar» içinde fakat özel bir kategori teşkil ederler. Şahsa bağlı haklar, hukuki istem yolu ile başkalarına devredilmeyen ve miras yolu ile intikâl etmeyen hak­lardır. Bu özellikler sadece münhasıran şahsa bağlı haklara münhasır değildir. Mal varlığı haklarının önemli bazı tipleri de şahsa bağlı haklar ara­sında yer alırlar: İntifa hakkı M.K.m. 717 ve dev. sükna hakkı M.K.m. 748. başkasına devredilemeyeceği ve mirasçıya intikal etmeyeceği kararlaştı­rılan inşaat ve kaynak hakleri M.K.m. 751 ve 752, ölünceye kadar bakma alacaklısının hakkı M.K.m. 519 bunlardandır.
    Bu tür hakların kurulması için rızai temsil yolundan faydalanmaya herhangi bir mani yoktur. Noterler bu hususta vekâletname düzenleyebilirler.» denilmiştir.


    Saygılarımla,


    BAŞKAN
    Rasim EYÜBOĞLU