Velayet hakkının kullanılması için anne babaya vekalet vermek istiyor?

  • Velayet hakkının kullanılması için anne babaya vekalet vermek istiyor?


    B) İradi Temsil Yoluyla Yapılamayacak İşlemler :
    - Nişanlanma (MK. m. 118) ve nişanı bozma hakkı (MK. m. 119 vd.)
    - Evlenme (MK. m. 124 vd.)
    - Zina yapan, hayata kast eden, pek kötü veya onur kırıcı davranışta bulunan eşin affı (MK. m. 161 ve m.162)
    - Eşlerin oturacakları konutu birlikte seçme hakkı (MK. m. 186)
    - Eşlere tanınan evlilik birliğini temsil hakkı (MK. m. 188)
    - Velayet hakkının kullanılması (MK. m. 335 vd.)
    - Ölüme bağlı tasarruf yapma hakkı (MK. m. 502/503; m. 531 vd.)
    - Mirastan yoksunlukta mirasbırakanın affı (MK. m. 578)

    Kanun böyle diyor,yani olmaz diyor ancak baba yurtdışına çıkacak anneye velayet hakkının kullanılması için vekalet bırakmak istiyor,yasal olarak velayet hakkı anne ve baba da sizce olabilir mi?

    *İnsanlar arasında iyilikten başka hiçbir üstünlük kabul etmem. Karakterin olmadığı yerde,<br />ne büyük sanatçı, ne de büyük mücadele adamı vardır. Orada var olan, zamanın yok ettiği,<br />içleri boş yaratıklardır. Bütün mesele, büyük görünmek değil, gerçekten büyük olmaktır.<br />*Beethoven*

  • Sizin de belirttiğiniz gibi Kanunda yapılamaz diyor, vekaletle velayet hakkını başkasına devredemez.
    Ancak belirli bir işin yapılması için muvafakat yapabilir. (örn: çocuğun yurt dışına çıkışı için anneye muvafakat vermek)

  • Pasaportla ilgili velayet hakkını vermek istiyorsa biz şöyle bir vekalet yapmıştık.


    Yaşı küçük çocuğum 06.10.1994 doğumlu .........adına pasaport çıkartılması için beni temsilen ilgili resmi makamlara gerekli başvuruları yapmaya, dilekçeleri ve belgeleri benim adıma imzaya, tanzime, gerekli evrakları, belgeleri elden alıp vermeye, her türlü işlemleri takibe, pasaportları teslim almaya, gerektiğinde süresini uzatmaya, yenilemeye, vize işlemlerini ilgili mercilerde ve yetkili konsolosluklarda yaptırmaya, vergi, resim, harç, her türlü giderleri yatırmaya, fazla yatırılanları geri almaya, velhasıl çocuğum 06.10.1994 doğumlu ..........'nın pasaportunun alınması ile ilgili olarak Valilik, Emniyet Müdürlüğü, Konsolosluklar ve Merkez Bankaları şubeleri, Yunanistan makam ve merciileri, tüm yetkili resmi makamlar ve merciiler nezdinde yapmam gereken tüm işlemleri yapmaya, yürütmeye ve imzaya, işbu vekaletnamenin Noterlikteki aslından tasdikli örneğini almaya,... Eşim ..... 'yi vekil tayin ettim.
    Vekil eden:......



    DAYANAK:
    .... Nüfus Müdürlüğü'nden verilme, 04.11.2011 tarihli, 02/05/2012 tarihine kadar geçerli olan Nüfus Kayıt Örneğine göre; İzmir İli, Bornova (1203) İlçesi, Tuna Mahallesi, .. cilt, .. hane, .. BSN nolarında kayıtlı, Hüseyin ile Nefize oğlu, Konak, 06.10.1994 doğumlu, .... T.C.Kimlik Numaralı ........'nın reşit olmadığı, Annesinin aynı yerde nüfusa kayıtlı .. olduğu görüldü.
    NK.79.maddesi gereği işleme eklendi.


  • Sayın meslektaşım,
    Kanun gayet açık ve net, yoruma dahi gerek yok,
    velayet hakkının kullanımı için vekaletname düzenlenemez.
    Saygılarımla.

  • TAPU KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİNİN BİR YAZISI ==========>>>>>>>>
    Sayı : B.09.1.TKG.061.647.03.01.08.103/ /01/2008
    Konu : Velayet hakkının vekâleten kullanılması


    TASARRUF İŞLEMLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
    İlgi : 18/01/2008 tarihli ve 276 sayılı yazıları.
    I- Hakkında hukuki görüş sorulan mesele: İlgi yazı ve eklerinden; Fethiye 2. Noterliği tarafından tanzim edilen ve yaşı küçük Ş.S. ye miras yolu ile intikal eden bir taşınmazdaki hissenin satışı için velisi tarafından 3. şahsa vekâletname verildiği; söz konusu vekâletnamenin Fethiye Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından “vekâletnamede yaşı küçük çocuğun bulunması ve satış yetkisi verilmesi sebebiyle, bu satışın Türk Medenî Kanunu’nun 327. ve 356. maddeleri kapsamında olmadığının belirtilmemesi” sebebiyle işlemin karşılanmadığı; konunun Türkiye Noterler Birliği’ne intikal ettiği ve Türkiye Noterler Birliği’nin 10/12/2007 tarihli ve 24866 sayılı yazısı ile Fethiye Tapu Sicil Müdürlüğü’nce yukarıda belirtilen ibarenin aranılmasının yerinde bulunmadığının belirtildiği; konu ile ilgili Müşavirliğimiz görüşlerinin istenildiği anlaşılmakla gerekli inceleme yapılmıştır.
    II- Görüş istenen birimin 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge hükümlerine göre yaptığı inceleme ve neticesi: İlgi yazılarında, vekâlet müessesesinin karşılıklı güven ilkesine dayanması ve konunun müvekkil ile vekil arasında bir iç münasebet olması gerekçe gösterilerek, anılan vekâletname ile (yapılan satışın Türk Medenî Kanunu’nu 327. ve 356. maddeleri kapsamında olmadığının belirtilmeden) ve sadece vekilin “yapılacak satışın Türk Medenî Kanunu’nu 327. ve 356. maddeleri kapsamında olmadığı” yönündeki beyanı ile ve hakim iznine ihtiyaç duyulmadan, talep edilen işlemin yerine getirilmesi gerektiğine dair görüş bildirilmiştir.
    Diğer taraftan, ilgi yazılarında, “konu hakkında verilecek tâlimata esas olmak üzere” şeklinde Müşavirliğimizden görüş talep edilmiş ise de, bu yöndeki talep, Hukuk Müşavirliği’nin Danışma Birimi olması (icraî birimin Başkanlıkları olması), sadece hukukî yönden görüş bildirmekle görevli olması bakımlarından Hukuk Müşavirliği’nden görüş istenilmesine ilişkin 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge’ye aykırıdır.
    III- Konuyla ilgili Kanun ve diğer mevzuat hükümleri: Mütalaa konusu hâdisenin, velayet hakkı, temsil ve vekâlet sözleşmesi bakımından incelenmesi gerekmektedir.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 335. maddesinde, “Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.
    … “ hükmü, 336. maddesinde, “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.
    Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.
    Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.“ hükmü, 342. maddesinde, “Ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler.
    İyi niyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler.
    Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır.” hükmü, 343. maddesinde, “Velayet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir.
    …” hükmü, 327. maddesinde, “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.
    Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı halinde, hakimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarf edebilirler.” hükmü, 356. maddesinde ise, “Olağan ihtiyaçlar gerektirdiği ölçüde sermaye biçiminde ödemeler, tazminatlar ve benzeri edimler çocuğun bakımı için kısmen kullanılabilir.
    Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hakim, ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir.” hükmü mevcuttur.
    818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 32. maddesinde, “Salâhiyetar bir mümessil tarafından diğer bir kimse namına yapılan akdin alacak ve borçları, o kimseye intikal eder.
    …” hükmü, 33. maddesinde, “Başkası namına temsil hukuku âmmeden münbais ise mümessilin salâhiyetinin derecesi bu baptaki kanuni hükümler ile taayyün eder. Temsil hukukî bir tasarruftan tavellüt etmiş ise salâhiyetin derecesi o tasarruf ile taayyün eyler.
    …” hükmü, 386. maddesinde, “Vekâlet, bir akittir ki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine tahmil olunan işin idaresini veya takabbül eylediği hizmetin ifasını iltizam eyler.
    Diğer akitler hakkındaki kanunu hükümlere tâbi olmayan işlerde dahi, vekâlet hükümleri cari olur.
    Mukavele veya teamül varsa vekil, ücrete müstahak olur.” hükmü, 388. maddesinde, “Vekâlet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tesbit edilmemiş ise, taallük eylediği işin mahiyetine göre tâyin edilir.
    Vekâlet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için icabeden hukuki tasarrufları ifa salâhiyetini şamildir.
    Hususi bir salâhiyeti haiz olmadıkça vekil, dâva ikame edemez, sulh olamaz, tahkim edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, hibe edemez, bir gayrimenkulü temlik veya bir hak ile takyit edemez.” hükmü, 389. maddesinde ise, “Vekil, müvekkilinin sarih olan talimatına muhalefet edemez.” hükmü yer almaktadır.
    Diğer taraftan konuyla ilgili İdaremizin 11/06/2002 tarihli ve 2002/7 sayılı Genelgesi bulunmaktadır.
    IV- Değerlendirme: Yukarıda zikredilen hükümlerden de anlaşılacağı üzere, velayet hakkı, “kural olarak küçüklerin, istisnaî hallerde kısıtlıların bakım ve korunmalarının sağlanması için, onların şahısları ve malları üzerinde ana babanın sahip oldukları görev, yetki ve hakların tümüdür şeklinde” tanımlanmaktadır.
    Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, velayete hakim olan üç ana prensip vardır.
    a) Velayetin kapsamı sınırlıdır.
    b) Geniş anlamda velayet, çocuğun şahsı ve mallarının bakımı ve yönetimi ile çocuğun temsilini içerir.
    c) Evlilik devam ettiği sürece, ana ve baba velayet hakkına birlikte sahiptirler. (OĞUZMAN, Kemal Prof. Dr.-DURAL, Mustafa Prof. Dr; Aile Hukuku, Filiz Kitabevi; İstanbul 1994; s. 272 vd.)
    Velayet kişiye sıkı biçimde bağlıdır; başkalarına devredilmez, mirasçılara da geçmez (HATEMİ, Hüseyin Prof. Dr-SEROZAN, Rona Prof. Dr; Aile Hukuku; Filiz Kitabevi; İstanbul, 1993; s.342). Bazı şahsa sıkı sıkıya bağlı hakların niteliği gereği gerçekten, ne iradî ne de kanunî temsil yoluyla kullanımı mümkün değildir, bunların bizzat hak sahibi tarafından kullanılması zorunludur. Bu tür şahsa sıkı sıkıya bağlı haklara, mutlak şahsa bağlı haklar denilmektedir. Nişanlanma, evlenme, boşanma, ölüme bağlı tasarruf yapma bunlara örnek olarak verilmektedir.
    Velayet hakkı da, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için devredilemez, ancak özel olarak verilecek yetkilerle velayete ilişkin işlemler vekâlet (temsil) yoluyla yaptırılabilir. Velayet hakkının kullanılması ve çocuğun şahsen bakımı için temsil yetkisi verilemeyeceği açıktır. Ancak, velayet hakkının kapsamına çocuğun mallarının bakımı ve yönetimin de dahil olduğu yukarıda belirtilmiş idi. Veli, çocuğun mallarının idaresi kapsamında, çocuğun malvarlığına giren bir taşınmazın satışı kararını aldıktan sonra, bu satışı bizzat yapabileceği gibi, temsilci vasıtasıyla da yaptırabilir. Burada, önemli olan, bu hakkı kullanma kararının hak sahibi tarafından verilmesidir. Hak sahibi (veli) tarafından satış yönünde irade beyanı açıklandıktan sonra (karar verildikten sonra) işlemin icrası için bir temsilci atanabilir. Ancak, bu hakları kullanmaya karar verme yetkisinin temsilciye bırakılması mümkün değildir.
    Konuyla ilgili Genel Müdürlüğümüzün 2002/7 sayılı Genelgenin “III-VELAYET-ÇOCUK MALLARI” bölümünde; aynen, “Her ne kadar, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 342 nci maddesi ile velilerin çocuklarını temsil etmelerinde vesayetteki temsile ilişkin hükümlere yollama yapılmış ise de, vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar hariç tutulduğundan, velayet hakkına haiz kişilerin bu haklarını kullanırken, vasilerin vesayet makamının iznine tabi olduklarına ilişkin hüküm uygulanmayacak, velayet hakkının kullanımında ve çocuk mallarına ilişkin tasarrufî işlemlerde M.K. nun 327 ve 356 ncı maddeleri ile 345 inci maddesindeki hükümler dışında hâkim izni aranmayacaktır.
    Ancak, M.K. nun 327 ve 356 nci maddeleri uyarınca çocuk mallarının sarfına ilişkin tasarrufî işlemlerde hâkim izninin alınması zorunlu olduğundan, çocuk mallarına ilişkin tasarrufî işlemlerde velayet hakkını kullananların yapılacak işlemin M.K. 327 ve 356 ıncı maddelerindeki amaca ilişkin olmadığı beyan edilmiş ise, buna ilişkin beyanlarının yazılı olarak alınması gerekir.” denilmektedir.
    Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2002 tarihli ve E. 2002/5872, K. 2002/6944 sayılı kararında da; “yasal temsilci durumunda, bulunan annenin ve babanın Türk Medenî Kanunu’nun 327. ve 356. maddesindeki koşulların oluşması dışında hakimden izin almaksızın çocuklarına ait taşınır veya taşınmaz mallarını satabilecekleri; 360. ve 361. maddelerdeki olumsuz koşullar gerçekleşmedikçe malları idare etmekle yükümlü oldukları” belirtilmektedir.
    Belirtilen hususlardan da anlaşılacağı üzere; çocuğun mallarının idaresi (özellikle satışı) 327. ve 356. maddelerdeki şartların oluşması halinde farklı bir hukukî prosedüre (hakim izninin alınması) tabidir. Zira, bu durumda çocuğun malvarlığında bir azalma meydana gelecektir. Velinin, çocuğun taşınmazının satışı işlemini tapu sicil müdürlüğüne kanunî temsilci olarak velayeten gerçekleştirdiğinde, “satış işleminin M.K. 327. ve 356. maddelerdeki amaca ilişkin olmadığını beyan etmesi” halinde hakim kararı aranmayacaktır ve yukarıda belirtilen Genelge hükümleri doğrultusunda uygulama da bu yöndedir.
    Temsil, bir kimsenin mümessil sıfatıyla diğer bir kişi adına hukukî işlem yapmasıdır. Temsil yetkisi, kanundan doğabileceği gibi (veli, vasi), hukukî işlemden de doğabilir. Temsil yetkisi, tek taraflı irade beyanı ile verilir.
    Borçlar Kanunumuzun 386. maddesine göre, “vekâlet bir sözleşmedir ki onunla vekil, sözleşme çerçevesinde, yüklendiği işi idare veya vaat ettiği hizmeti ifa etmek borcu altına girer”. Vekil, kural olarak temsil yetkisine sahiptir. Vekâlet, vekilin yüklendiği işin yapılması için gerekli hukukî işlemleri yapma yetkisini de kapsar. Fakat, vekâletle temsil yetkisi arasında zorunlu bir bağlantı yoktur. Vekâlet olmadan temsil yetkisi olabileceği gibi, temsil yetkisi olmaksızın da vekâlet söz konusu olabilir. Vekâlet bir sözleşmedir. Karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla sözleşme tamam olduğunda, vekil, diğer tarafa karşı yüklendiği işi yapma borcu altına girer ve borcunu yerine getirmediği takdirde, sözleşmeye aykırı hareket ettiği için sorumlu olur. Tek taraflı bir irade beyanı ile temsil yetkisi verilmesi halinde ise, mümessil, temsil edilen adına hukukî işlem yapmağa yetkili kılınmıştır. Fakat, mümessil, temsil yetkisi verene karşı herhangi bir borç altına girmiş değildir. (REİSOĞLU, SAFA, Prof. Dr.; Borçlar Hukuk Genel Hükümler, Beta, İstanbul 1990, s.120)
    Vekâlet ile temsil yetkisi Prof. Dr. Aydın ZEVKLİLER tarafından da karşılaştırılmıştır. Vekâlet iç ilişkiye, temsil dış ilişkiye yöneliktir; vekâlet hukukî bir yükümlülük kurar, temsil yetkisi, bir hak veriri; vekâlet illî bir işlemdir, temsil yetkisi hukukî sebepten bağımsızdır; vekâlet eksik iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir, temsil yetkisi tek taraflı bir işlemle verilir (ZEVKLİLER, Aydın Prof. Dr.; Özel Borç İlişkileri; Seçkin Yayınevi, Ankara 1998; s.360)
    B.K. m. 33’de belirtildiği üzere temsil yetkisinin kapsamı (kanunun ifadesiyle derecesi) temsil yetkisi veren irade beyanına göre belirlenir. Aslolan yetki verenin gerçek arzusudur. Ayrıca, B.K. m. 388’e göre, bir gayrimenkulün temlik edilmesi veya bir hak ile takyit edilmesi halinde temsil belgesinde özel yetki gerekmektedir. (OĞUZMAN, Kemal Prof. Dr.-ÖZ, Turgut, Doç. Dr; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Filiz Kitabevi, İstanbul 1995, s.163 ve devamı)
    Diğer taraftan, vekil, gördüğü işi, vekâlet verenin çıkarına ve iradesine uygun olarak da yapmalıdır. Vekâlet sözleşmesinin kapsamı, yani bir bakıma vekilin işi nasıl, hangi kapsamda ve koşullar altında yürüteceği, taraflar arasındaki sözleşmeyle belirlenir. Ayrıca, B.K. m. 389’a göre, “vekil, müvekkilinin sarih olan talimatına muhalefet edemez”
    Mütalâa konusu hâdisede; veli, çocuğun taşınmaz hissesinin satışı için vekâletname vermiş, ancak, satışın M.K.’nun 327. ve 356. maddelerdeki amaca ilişkin olmadığı yönünde bir irade beyanı bulunmadığı gerekçesiyle işlem Fethiye Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından karşılanmamıştır.
    Velâyet hakkının şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olması; velâyet hakkının devredilememesi; ancak, özel olarak verilecek yetkilerle velayete ilişkin işlemlerin vekâlet (temsil) yoluyla yaptırılmasının mümkün olması; bu durumda dahi, bu hakkı kullanma kararının hak sahibi tarafından verilmesinin gerektiği; yani, irade beyanının veli tarafından açıklanması gerektiği; çocuğunun mallarının idaresinin iki farlı prosedüre tabi olması (327. ve 356. maddedeki sebeplerin ortaya çıkması halinde hakim izninin gerekmesi); Borçlar Kanunu gereği taşınmazın temlik edilmesi veya bir hak ile takyit edilmesi halinde temsil belgesinde özel yetkinin aranılması; temsil yetkisinin kapsamının temsil yetkisi veren irade beyanına göre belirlenmesi; vekilin, gördüğü işi, vekâlet verenin çıkarına ve iradesine uygun olarak yapmasının gerektiği; vekâlet sözleşmesinin kapsamının, taraflar arasındaki sözleşmeyle belirlenmesi ve vekilin, müvekkilin sarih olan tâlimatına aykırı hareket edemeyeceği hususları karşısında, küçüklerin taşınmazının veli tarafından temsil yoluyla satılmasında, temsil belgesinde “satışın Türk Medenî Kanunu’nun 327. ve 356. maddeleri kapsamında olmadığının belirtilmesi” gerektiği, aksi halde, hakim kararının gerekeceği; vekilin bu beyanı bizzat yapmasının velâyet hakkının niteliği ile bağdaşmayacağı düşünülmektedir.
    Ayrıca, vekile, bu yönde bir irade beyanında bulunma yetkisi verilmesi, uyuşmazlık halinde Hazine zararının doğmasına da sebep olabilecektir.
    Velâyeten verilen vekâletnamelerde, satışın M.K. 327. ve 356. maddeleri kapsamında yapılmadığının belirtilmesi gerektiği hakkında Genel Müdürlüğümüz Tâlimatının bulunduğu çeşitli eserlerde yer almaktadır. (DÖRTGÖZ, Gürsel Öcal; Tapu ve Kadastro İle İlgili Talimatlar ve Yorumlar; Ankara 2005; s. 66)
    V- Sonuç ve görüş özeti: Yukarıda açıklanan maddî ve hukukî sebepler muvacehesinde; velâyeten verilen vekâletnamelerde, satışın M.K. 327. ve 356. maddeleri kapsamında yapılmadığının belirtilmesi gerektiği, temsil belgesinde belirtme yok ise, temsilcinin (vekilin) bu yönde bir irade beyanında bulunamayacağı, aksi halde mahkeme kararının aranılması gerekeceği düşünülmektedir.
    Bilgilerini ve 3045 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereğince takdir Başkanlığınıza ait olmak üzere mahalline tâlimat verilmesini rica ederim.

  • Baba veya anne Yurt dışına çıkacak çocuk adına da bir gayrimenkul alımı söz konusu ya baba veya anne yurt dışına çıkmaktan vaz geçecek veya eşlerden biri diğerine" oğlum ....adına gayrimenkul satın almak üzere annesi veya babası..........ı vekil tayin ediyorum. "şeklinde vekaletname vermesi halinde niyet hasıl olur....


    Ayrıca :) :)nasıl olsa eşlerden birisi notere gidecek,varsın diğeride gitsin... ikisi birlikte ve müştereken velayet hakkını kullanmak üzere "gayrireşit oğlumuz ...adına gayrimenkul satın almak üzere Cabir'i vekil tayin ediyoruz."desinler keza maksat hasıl olmuş olur diye düşünüyorum.



    Ancak...Eşlerden biri veya ikisi "çocuğumuzun velayet haklarını kullanmak üzere....ı vekil tayin ediyoruz" diyemezler,zira medeni kanun hükümlerine göre kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olup, :) :)devri mümkün değildir.

  • Bende yapılamayacaklardan kısmındayım.Safım yazışmalardan sonra daha da netleşti.
    Fikir cimlastiği için herkese teşekkür ediyorum.

    *İnsanlar arasında iyilikten başka hiçbir üstünlük kabul etmem. Karakterin olmadığı yerde,<br />ne büyük sanatçı, ne de büyük mücadele adamı vardır. Orada var olan, zamanın yok ettiği,<br />içleri boş yaratıklardır. Bütün mesele, büyük görünmek değil, gerçekten büyük olmaktır.<br />*Beethoven*