OKUR YAZAR OLMAYANLARLA İLGİLİ İŞLEMLER

  • ilgiliye okuyan siz değilmisiniz? oraya ilgiliye 50 kere de okundu yazsanız işlemde tanık olmadıktan sonra ispat oranı çok düşük kalacaktır. İşlemde tanık getirmesi gereken ilgilinin kendisi değil mi, bir zahmet gidip buluversin, neden bu kadar risk alıyorsunuz

    Beni kötü biri olarak hatırlamanızın hiç sakıncası yok..!<br />Bana en çok iyi biri olduğumda zarar verdiniz...

  • Tanık Bulundurulması Gereken Haller


    Noterliklerde yapılan işlemler sırasında; aşağıdaki hallerde istemde bulunanı tanıyan iki tanık bulundurulur.


    a) Taraflardan biri veya birkaçı imza bilmiyorsa:


    b) Taraflardan biri veya birkaçı okuma yazma bilmiyorsa:

    Kişinin bir okuldan mezun olup olmadığının önemi yoktur. Resmi senedi okuyamayan ve okudum ibaresini yazamayan kimse okuma yazma bilmiyor demektir.


    c) Taraflardan biri veya birkaçı sağır, kör veya dilsiz ise:


    Noterlik Kanununun 73. ve 74. Maddeleri tarafların sağır, kör yahut yazı ile anlaşılması imkansız olacak derecede dilsiz olmaları halinde işlemin iki tanık huzurunda yapılacağını hükme bağlamıştır. Kendileriyle yazı ile anlaşılması mümkün olmayan dilsizler için ayrıca işaret dilinden anlayan bir yeminli tercüman bulundurulur


    İlgilinin sağır, kör veya dilsiz olduğuna dair doktor raporu istenmesine gerek yoktur.


    d) Tarafların kimliğinde kuşkuya düşülmüş ise:


    Tarafların kimliklerinde kuşkuya düşülen hallerde tanık istenmesi gerekir. Tanık bulundurulması gereken durum, tarafların kimliklerinin tespiti ile ilgilidir. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı tanık istenemez.


    İlgilinin kimliğini gösteren belgelerden faydalanarak kimlik tespitine çalışılmalı buna rağmen şüpheli bir hal görülüyorsa, bu takdirde tanık dinlenmelidir.


    e) Ölünceye kadar bakma akitlerinde: Borçlar Kanununun 512 ve Medeni Kanunun 545. Maddeleri uyarınca düzenlenecek ölünceye kadar bakma akitleri miras mukavelesi şeklinde olacağından bu akit düzenlenirken yukarıda sayılan hallerden hiç biri olmasa dahi iki tanık bulundurulması ve imzalarının alınması şarttır .


    f) Kanunların öngördüğü işlemlerde:
    Ölüme bağlı tasarruflarda, Vasiyetname, mirastan feragat sözleşmesi, mirastan ıskat v.s.gibi işlemlerde mutlaka tanık dinlenmelidir.
    İşlemin yapıldığı dairede çalışanlar hangi ünvanda olursa olsunlar tanıklık yapamazlar Ancak başka ilçe ve bölgelerde çalışanların tanıklık etmesine bir engel yoktur.

    Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda öngörülen tanıklarla ilgili yasaklar burada işlemez.
    Yani ilgilinin usul-füru (alt ve üst soyu) karısı, nişanlısı, kardeşleri ve benzeri akrabaları da tanık olabilir. Çünkü buradaki amaç HUMK’ dakinden biraz farklıdır. Hukuk usulündeki yasaktan amaç ilgili lehine yalan söyleyebilecek, zarara uğratabilecek kişileri tanıklıktan uzak tutmaktır. Burada ise amaç ilgilinin zaten lehine hareket etmek, onun aldatılmasını önlemek ve onun kimliğini teyit etmektir. Bu nedenle akrabaların da tanık olabileceği düşünülmektedir.


    Noterin getirilen tanıkları reddedip, yeni tanık isteme yetkisi vardır.
    Noterlik Kanununun 74. Maddesine göre “İlgilinin Türkçe bilmemesi halinde yeminli bir tercüman bulundurulur”


    Tanıklar ve yeminli tercüman da resmi senedi imza ederler. Resmi senede tanık ve tercümanın kimlik bilgileri ve ikametgah adresleri yazılır. Tanık ve tercümanın okuma yazma bilmesi ve temyiz kudreti bulunan reşit kimselerden olması gerekir.


    İmza Bilmeyenin İşareti
    Borçlar Kanununun 15. Maddesi, “İmza vaz’ına (atmaya) muktedir olamayan her şahıs imza yerine usulen tasdik olunmuş ve el ile yapılmış bir alamet (işaret) vazetmeye yahut resmi bir şahadetname kullanmaya mezundur” hükmündedir. Konuya ilişkin 12/Kasım/1930 gün ve 29/30 sayılı Tevhidi İçtihat Kararında ise, “imza vaz’ına muktedir olamayan veya yazı bilmeyen şahıslar tarafından verilen senetlere konan mühürlerin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 297. Maddesindeki açıklama gereği ihtiyar heyeti ve mahallince bilinen iki kişi tarafından tasdik edilmesi lazım geldiği” belirtilmiştir.


    Bu nedenle, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 1439 sayılı genelgesinin 3/a maddesinde, “Borçlar Kanununun 14 ve 15. Maddesine göre, imza vaz’ına muktedir olmayan veya yazı bilmeyen kişilerin resmi senet üzerine koyacakları imza yerine geçen işaretin (şahadetnamesiz mühür veya parmak izi) mahallince bilinen iki kişi tarafından tasdik edilmesi gerektiği” bildirilmiştir.


    Buna göre, imza atmaya muktedir olmayan kişiye ait parmak izi ve mührün, hazırlanan resmi senede iki tanık huzurunda basılması ve tanıkların mührün ve parmak izinin o kişiye ait olduğunu ve huzurlarında basıldığını onaylaması gerekir.


    Mühür kullanılması halinde parmağın da bastırılması zorunludur. Kural olarak sol elin baş parmağı, yoksa sağ elin baş parmağı o da yoksa diğer parmaklardan biri ilgili belgeye bastırılır ve hangi parmağın bastırıldığı yazılır .


    Diğer taraftan resmi senetlerin imzalanması aşamasında bazı kişilerin imza kullandıkları halde, kendi el yazıları ile “OKUDUM” ibaresini yazamadıkları gözlenmektedir.


    Bu durumdaki kişilerin resmi senet üzerine imzaları “OKUNDU” ibaresi yazılmak suretiyle alınmakla beraber, akitte iki tanık bulundurulması ve resmi senedin uygun bir yerine “Taraflar ve tanıklar huzurunda resmi senet okunmuştur” ibaresi yazılarak taraflar ve tanıklarca ayrıca imzalanması gerekir.
    1. dereceden akraba sadece o kişisin annesi, babası, kardeşi, eşi ve çocuklarıdır. Üvey baba 1. derece akraba sınıfına girmez.
    Bir kişinin amcası, halası, teyzesi, dayısı, annannesi, babaannesi, dedesi, ve torunu yeğeni o kişinin 2. dereceden akrabasıdır.
    Bir kişinin ,eniştesi, kaynanası, kayınbabası, baldızı kayınbiraderi o kişinin 3. dereceden akrabalarıdır.(Eşle gelen akrabalıktır.)


    Hak Sahibinin Belirlenmesi


    Bir işleminin yapılmasını isteyen kimsenin veya temsilcinin gerçekte o kimse olup olmadığını noter veya personeli araştırmak zorundadır.


    İstemde bulunan kimsenin veya vekalet veren müvekkilin o kişi olduğuna kanaat getirilmesi zorunludur.


    Bunun için, noter veya görevlendireceği bir memur tarafından istem ve belgeler incelenerek hak sahibi tarafından yapılıp yapılmadığı saptanır.


    Hak sahibi tarafından yapıldığına kanaat getirilen istemlerin gereği yapılır. Kanaat getirilemeyen veya eksik belgeleri tamamlanmayan istemler ise reddolunur.
    İstemde bulunanın temyiz kudretine sahip olması gerekir.


    a) Gerçek Kişilerce Yapılan İstemler


    Gerçek kişilerce istem bizzat yapılabileceği gibi veli, vasi veya vekil aracılığı ile de yapılabilir. İstemde bulunan gerçek kişi ise, nüfus cüzdanı veya pasaport istenilerek kütük, edinim resmi senedi ve taşınmaz mal dosyasındaki belgelerde yer alan imza ve fotoğraflara göre hak sahibi ile aynı kişi olup olmadığı belirlenir.


    Tapuda kullanılacak veya işlem yapmayı gerektiren bir işlem Nüfus cüzdanı ve pasaport ve avukatlık kimliği dışında bir kimlik belgesine dayanılarak yapılamaz.


    Vekaleten yapılan istemlerde, vekilden “düzenleme şeklinde” noterlikçe tanzim edilmiş ve istem konusu işleri yapmaya “açıkça” yetkili olduğunu içerir vekaletname getirmesi istenir.


    Noterlik Kanununun noterler dışında vekaletname düzenleme yetkisi verdiği, askeri birlik komutanları ve konsoloslarca düzenlenmiş veya yabancı memleket noterlerince kendi kanunlarına uygun olarak düzenlenip usulünce onanmış vekaletnamelere göre de işlem yapılabilir.


    Vekil tevkil (vekaleti devir) yetkisine dayanarak bir başkasını vekil tayin etmiş ise, ayrıca dayanağı olan vekaletname de aranır. Sadece müstenidatın (dayanak vekaletname özetinin) yazılmış olması yeterli değildir. Vekilin kimliği saptandıktan sonra hak sahibi ile vekaletnamedeki müvekkilin kimliği ve fotoğrafı karşılaştırılır.


    Veli, vasi, kayyım gibi kanuni temsilciler tarafından yapılan istemlerde kanuni temsilcinin yetkili olduğunu belirten karar ve belge istenir.


    Bir kanuni temsilci olarak vasinin istemlerinde vasinin vesayet kararını ve istenen işi yapmaya yetkili olduğuna dair mahkeme kararını ve gerektiğinde bunun bir üst mahkemece onandığına dair kararı ibraz etmesi gerekir.


    Ancak veli de bir kanuni temsilci olduğu halde küçük adına yapacağı tapu işlemleri için mahkeme kararı getirmesine gerek yoktur. Küçüğün velisi olduğunu nüfus kaydı ile belgelemesi yeterlidir.


    b) Tüzel Kişiler Adına Yapılan İstemler


    Tüzel kişiler adına yapılan istemlerde, tüzel kişinin istenilen işlemi yapabileceğini ve temsilcilerini belirten kanunlarda yazılı mercilerden alınmış yetki belgesi veya noterlikçe düzenlenmiş imza sirküleri aranır.
    Ticaret şirketleri yetki belgesini ticaret sicil memurundan alırlar.”


    Resmi kuruluşlarca yapılan istemlerde, kuruluşların ve temsilcilerinin yetkileri olup olmadığı araştırılır.


    H) Tasarruf Yetkisinin Belirlenmesi


    Bir kimsenin işlem yapması için 19 yaşından gün almış (reşit-ergin) olması ve temyiz kudretine sahip (aklı başında) görünmesi gerekir.


    Kişilerin reşit olduğu nüfus cüzdanına bakılarak anlaşılır. Temyiz kudretine sahip olup olmadığı ise noter veya personel tarafından kendisine sorulacak basit bazı sorulara mantıklı cevap verip vermediğine göre belirlenir.


    Her işlemde olmayıp, akli melekelerinin yerinde olup olmadığında tereddüt ettiği kişilere basit sorular yönelterek, normal insanlar gibi cevap verip vermediğine bakmalı, tereddüdünü gideremezse ve talebin karşılanması yönünde ısrar olursa, talepte bulunanın temyiz kudretine sahip olduğuna dair hükümet tabipliğinden rapor getirilmesini istemelidir. Alınacak rapor yeni tarihli olmalıdır.


    Reşit olmamış küçükler velayet altında olduğundan, reşit olsa bile temyiz kudretine sahip olmayanlar vesayet altında olacağından bazı iylemler hariç işlem yapma yetkileri yoktur.
    Tasarruf yetkisi bunlar adına veli veya vasileri tarafından kullanılır.


    Yaşlı kişiler için mutlak surette doktor raporu isteneceğine dair bir kural yoktur. Ancak mutlaka akli melekelerinin yerinde olup olmadığını kontrol edici sorular sorulmasında yarar vardır. Şüphe halinde doktor raporu istenmelidir. İstenmeden kendisi getirmişse mutlaka parsel dosyasına konmalıdır.


    Evli kadın kocası yararına yapacağı ipotek işleminde hakimden izin alınmasına gerek yoktur. Yeni Medeni Kanun ile izin alma şartı kaldırılmıştır.


    Vesayet altındakinin malını vasi, sulh hakiminin izni ile ve ihaleyle satabilir. Pazarlıkla satabilmesi için asliye hakiminin kararı lazımdır.


    Veli veya vasi vesayeti altındakinin malını vakfedemez, bağışlayamaz ve kendisinin veya başkasının borcu için kefalet ipoteği yapamaz.


    Küçük ile velisi arasında veya kısıtlı ile vasisi arasında, işlem yapılırken menfaat çatışması oluyorsa işleme mahkemece atanmış bir kayyımın katılması gerekir


    Vekil veya tüzel kişi temsilcisi ancak kedisine verilen yetkileri kullanabilir.
    ****************************************************************************************************


    ONAYLAMA İŞLEMLERDE


    ÖRNEK


    TANIKLARIN BEYANI: Yukarıdaki metnin yanımızda ilgiliye noter tarafından okunduktan sonra, ilgilinin metni kabul ederek altına sol el baş parmak izini/mühürünü/işaretini bastığına ve kimliğine tanıklık ederiz.



    TANIK TANIK


    ADI SOYADI-T.C. KİMLİK NO: ADI SOYADI-T.C. KİMLİK NO
    BABA ADI DOĞUM TARİHİ BABA ADI DOĞUM TARİHİ
    ADRESİ ADRESİ

    Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.

    Mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenleyen Mahmut Bürke ().

  • Değerli meslektaşım aynı ibareyi şahitli olduğu zamanda yazıyoruz. ''Şahitlerin huzurunda ilgiliye okunduğunu ve kabul ile sol el baş parmak izinin alındığını'' demek istediğimiz,şahitsiz yaptığınız durumlarda hukuki sorumluluğun tamamen sizde olduğu, (Benim başımdan geçen bir olay maaş vekaleti,şahitli,raporlu yaptığım halde 6 ay kadar mahkemede uğraştım,tabi birşey çıkmadı,şahitsiz yapsam bırak şahiti rapor almasam suçlu noterdi.) Siz diyorsunuz küçük işlemlerde yapıyorum. Bence hiç ayırım yapmamanız hepsinden şahit almanız . Sonuç olarak size kalmış. Saygılar.

  • Sonuç olarak ; Bu tür yapılacak işlemlerde 2 tanık istemenin hem ilgilinin hemde Noter'in menfaatine olduğu açıkca görülmüş olup, ve yine meslektaşlarımızın bu konuda insiyatif kullanmalarının ilerde zararlar doğuracağı açıkca görülmüştür.


    Konu kilitlenmiştir.