Posts by Nurcan Arıkan

    ÖĞRENMENİN YAŞI


    YAŞ 5 : Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.
    YAŞ 7: Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
    YAŞ 12: Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.
    YAŞ 13: Annemle babamın el ele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini öğrendim.
    YAŞ 15: Bazenhayvanların, kalbimi insanlardan daha fazla işittiğini öğrendim.
    YAŞ 18: İlk gençlik yıllarımın keder, şaşkınlık, ıztırab ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim.
    YAŞ 24: Aşkın kalbimi kırabileceğini, ama buna değer olduğunu öğrendim.
    YAŞ 33: Bir arkadaşı kaybetmenin en kestirme yolunun ona ödünç para vermek olduğunu öğrendim.
    YAŞ 36: Önemli olanın başkalarının benim için ne düşündükleri değil, benim kendi hakkımda ne düşündüğüm olduğunu öğrendim.
    YAŞ 38: Eşimin beni hâlâ sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.
    YAŞ 41:Bir insanın kendine olan güveninin, başarısını büyük oranda belirlediğini öğrendim.
    YAŞ 44:Annemin beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim.
    YAŞ 46:Yalnızca minik bir kart göndererek bile birinin gönlünü aydınlatabileceğimi öğrendim.
    YAŞ 49:Herhangi bir işi, yaptığımdan daha iyi yapmaya çalıştığımda, o işin yaratıcılığadönüştüğünü öğrendim.
    YAŞ 50: Sevgi, evde üretilmemişse, başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim.
    YAŞ 53: İnsanların bana, izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim.
    YAŞ 55: Küçük kararları aklımla, büyük kararları ise kalbimle almam gerektiğini öğrendim.
    YAŞ 64:Mutluluğun parfüm gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına veremeyeceğimi öğrendim.
    YAŞ 70:İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha iyi olduğunu öğrendim.
    YAŞ 82: Sancılar içinde kıvransam bile başkalarına baş ağrısı olmamam gerektiğini öğrendim.
    YAŞ 90: Kiminle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.
    YAŞ 95:Öğrenmem gereken daha pek çok şeyler olduğunu öğrendim
    Dün sabaha karşı kendimle konuştum.
    Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
    Yokuşun başında bir düşman vardı
    Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum.

    Özdemir Âsaf (1923-1981)

    [size=small]
    [/size]
    Enerjinizi kullanmayı öğrenin
    [size=13pt]
    Beyin öyle bir güçtür ki..
    Kafadan geçen her düşüncenin bir talep olduğuna inanıyorum...
    iyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle gelir ,
    Ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da çağırırsınız.
    [/size][size=13pt]
    Trafik kazasından korkan[/size][size=13pt] insanlar hep[/size][size=2] [/size][size=13pt]kazaya uğrarlar[/size][size=13pt]. Eğer siz korkuyla yola çıkar ve hep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif enerji yayarsanız mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız ama arabayı siz kullanıyorsanız ve böyle korkularınız varsa eğer sakın araba kullanmayın...
    [/size][size=13pt]
    Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının[/size][size=2] [/size][size=13pt]çocuklarına hep bir şeyler olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin [/size][size=13pt]çocuğunuzun kafasını bulur [/size][size=13pt]o zaman siz şunu düşünürsünüz "onu kollayıp korumasam hep başına olumsuz şeyler geliyor.[/size][size=13pt]Neden acaba ? Bu tıpkı (yumurtamı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu)'yu andırmıyor mu?


    Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın dese iyiyim demeye korkar olduk, işler nasıl deseler, derhal şikayet etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz, hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yani dostlarla da sohbetin güzelliği , keyfi kalmadı.[/size]

    [size=13pt]Hep para olmadığından yakınıyoruz sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi. Aynen devam edin, [/size][size=13pt]neyi YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin,[/size][size=13pt] sürekli şikayet edip etrafa olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin
    bereketini kaçırın, ayrıcada bu kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark edeceksiniz.[/size]

    [size=small][/size][size=13pt]Sürekli param yok diyen insanlar paralarının bereketini öyle kaçırırlar ki bir gün gelir birde bakarlar gerçekten paraları bitmiş ama bu bitiş ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir, sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.


    Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin şartlanmaya görsün[/size][size=2] [/size][size=13pt]hangi hastalıktan korkup, çağırıyorsanız size onu getirir.
    [/size][size=13pt]
    Allah zaten verilen nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet sonra almaya başlar.
    Çevrenize bakın örneklerni çok göreceksiniz.


    Gelin bundan sonra Nasılsın diyenlere
    [/size][size=13pt]ÇOK İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR demekle işe başlayın.
    [/size][size=13pt]
    Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz.


    Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var.
    Sevgi sunulmazsa sevgi değildir.
    Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun.
    Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun mutluluğunun [/size][size=13pt]enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız [/size][size=13pt]pozitifi [/size][size=13pt]başka hiçbir şeyde bulamazsınız.
    [/size][size=13pt]
    Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine deydirsin.
    Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir bebek olmasını
    istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif birortamda büyütmeye çalışın, Kızgınken, sinirliyken kucağınıza almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin.
    Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve
    bilin ki çok çabuk büyüyorlar.
    [/size][size=13pt]Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri halde bunu ifade edemez ve gösteremezler.[/size]

    [size=13pt]Neden ?
    [/size][size=13pt]Ne zaman göstereceksiniz?
    Tanrı'nın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel şekilde göstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi ?
    [/size][size=13pt]
    Beyin öyle bir güçtür ki[/size][size=13pt] ,
    [/size][size=13pt]insan beyin gücünü kullanarak isterse kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir.
    Yeter ki beynini şartlandırabilsin.
    Beynimizde yaklaşık [/size][size=13pt]13 milyar civarında sinir hücresi
    [/size][size=2]var[/size][size=13pt]dır. Her bir hücre yaklaşık [/size][size=13pt]7.3 kilo voltluk enerji açığa çıkarır.
    [/size][size=13pt]Pratikte mümkün değil ama teorikte beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım, yaklaşık [/size][size=13pt]350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa[/size][size=2] [/size][size=13pt]çıkar ki bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını
    karşılayacak güce sahiptir.
    Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum,
    [/size][size=13pt]
    "Et taşımaya yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor.
    İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan kilitliyor.
    Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et almak üzere bir istasyonda duruyor. Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında işçinin
    donarak öldüğü görülüyor.
    Fakat bir bakıyorlar ki, vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş.
    Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak,
    donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor."..
    [/size][size=13pt]
    Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin .[/size]
    [size=13pt]Bazı insanlar vardır, hep konuşurken daha yaşasam
    [/size][size=13pt]1-2 sene daha yaşarım diye konuşup sık sık bunu
    tekrar ederler v[/size][size=13pt]e kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler.
    Ben bu laftan çok korkarım , eğer bunu inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki , [/size][size=13pt]öyle bir kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler.
    [/size][size=13pt]Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz.
    İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış.
    Ne doğru bir laf değil mi?
    [/size][size=13pt]
    Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi.
    Yarın, hiç bilmiyoruz, iyi şeylerde olabilir kötü de .
    [/size][size=13pt]
    Ama şu anımı biliyorum,ayağım kırık bu yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda çocuklarım sağ ve ben bu yüzden dünyanın en mutlu insanıyım ve yarınımı da bilmediğim için bu anımı en iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde
    değerlendiririm.


    Bilmediğim bir geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem.


    Siz de böyle yapın ve hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün.
    Dün, bugün,yarın diye...[/size]
    [size=13pt]Biz ani stresleri çok severiz.
    Çünki ani streste vücutta Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji süper olur.
    Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır.


    Ama siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz yani sürekli beyninizde kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider.


    Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren, mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörler, tansiyon iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk, hatta depresyon ,kalple ilgili
    şikayetler ve kansere zemin hazırlamış olursunuz.


    Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki ?
    Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli.
    [/size][size=13pt]
    Eğer büyük bir strese girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın.
    [/size][size=13pt]
    Başka işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi az alsın veya sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın.
    [/size][size=13pt]Bunları da yapamıyorsanız dua edin, duaların insanlarda yarattıkları mistik etki onların pozitiflenmesini sağlar.
    [/size][size=13pt]Ben evde sokakta bile hep iyilik diler ve hayır için dua ederim...


    Saygılarımla, [/size][size=13pt]Prof. Yıldız Batırbaygil[/size]

    [color=rgb(33, 33, 33)][size=15px] KÜÇÜK ŞEYLER








    [/size]Küçük bir beden, çoğu kez büyük bir ruha yataklık edermiş.


    -Ufak balıklar daha lezzetli olurmuş.


    -Ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış, büyük odunlar alevi
    söndürebilirmiş .


    -Sağanak dediğimiz, küçük damlalardan ibaretmiş.


    -Ufacık bir yağmur,kocaman bir toz bulutunu yok edebilirmiş.


    -Muazzam bir aydınlık, küçük bir delikten görünebilirmiş.


    -Büyük bir geminin batmasına, küçük bir delik yetermiş.


    -Çok veren malından, az veren canından verirmiş.


    -Yükte hafif olmak, pahada ağır olmaya engel değilmiş.


    -Deve büyükmüş ama ot yermiş, şahin küçükmüş ama et yermiş.


    -İnsan küçük bir adama iyiliği dokunduğu zaman cömertliği öğrenebilirmiş.


    -Büyük makinaları küçük çarklar çalıştırırmış.


    -Büyükadamın büyüklüğü devam ediyorsa bunun sebebi;onun küçük adamlara
    gösterdiği özenmiş.


    -Bazen büyük bir aşkı başlatan, küçük bir gülümseme imiş.


    -Büyük yazıları yazmak için küçük noktalar, virgüller gerekirmiş.


    -Büyük olaylar kolay unutulsa bile, sevdiğinle geçen küçük an'lar
    unutulmazmış.


    -Simite lezzetini veren küçük bir susam tanesi imiş.


    -Ulu bir çınarın veremediği kokuyu,küçük bir papatya verebilirmiş.


    -Büyük paralara alınan hediyelerin sağlamadığı mutluluğu, küçük bir bakış
    sağlayabilirmiş .


    -Küçük sevinçleri bilmeyenler, büyük keyifler yaşayamazmış.




    Öyleyse 'küçük' deyip geçmeden önce, ne kadar 'büyük' sonuçlara
    varabileceğini düşünelim. Küçük bir damlayı, bir gülümsemeyi, noktayı,
    virgülü, bir ağacın dibinde biten gülü, bir susam tanesini, sevgilinin
    sesini hafife almayalım. Küçük dediklerimizin aslında ne kadar büyük
    olabileceklerini, onların yokluğunu beklemeden fark edelim. Çünkü
    yanımızdayken değerini bilmediğimizi, bildiğimizde bulamayabiliriz.



    Çıkınınızda; küçük bir gülümseme, bir yağmur damlası, bir papatyanın kokusu,
    üç noktanız, unutulmaz küçük bir anınız hep olsun. Küçük de olsa varsın
    olsun. Çünkü o küçük çıkınlar nasılsa bir gün, büyük denkler olacaktır.
    Yeter ki, sabretmeyi ve biriktirmeyi bilelim küçük küçük....
    [/color]

    Merhaba arkadaşlar
    İşin başından sonuna kadar hazır bulunacağımı ve çalışacağımı kabul beyan ve taahhüt ederim şeklindeki taahhütnamelere bedel yazılması zorunlu mu? Bilgi ve görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

    Çekemeyenlerden birisi; Hz Mevlana’ya: “
    Sen ne biçim Müslümansın,dinin de bi izzeti şerefi var…!!
    Müslümana gel, Yahudi’ye gel,
    Mecusi’ye gel…tövbeni bozsan yine gel..olur mu öyle şey” diyerek
    uzunca bir mektup yazar..
    Mevlana Hazretleri mektubu okur ve şu cümleyi yazarak geri gönderir
    “Sen de gel”

    Halk Bankası ihtiyaç kredisi sözleşmesinde;
    kredi alan okur yazar olmadığından, (diğer taraf banka yetkilileri)
    harç damga konusunda kararsız kaldım. Yardımlarınız ve verdiğiniz
    bilgiler için çok teşekkür ederim. İyi çalışmalar dilerim .

    Kolay gelsin arkadaşlar
    HALK BANKASI İHTİYAÇ KREDİSİ SÖZLEŞMESİ
    işlemini yapan oldu mu ?
    vezne konusunda yardımcı olabilir misiniz?
    kredi alan, tanıklar ve bankacıların imzalarını onayladım
    kredi alan kişi okur yazar değil
    yardımcı olursanız sevinirim şimdiden teşekkürler