Posts by Kml

    Hukuki Danışmanlık - 16825



    Ankara, 01/11/2015


    Özü: Defter Onaylama İşlemlerinden
    Alınacak Prim Oranı Hk.



    GENELGE
    ( 7 )



    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE





    İlgi : 13.11.2014 tarihli ve (7) sayılı genelge.



    1 Aralık 2014 ­ 30 Kasım 2015 tarihleri arasında noter tarafından defter onaylama işlemlerinden alınacak prim oranı, ilgi genelgemizle duyurulmuştur.


    Her yıl Kasım ayında bu oranın yeniden saptanması icap ettiğinden, Yönetim Kurulunun 05.11.2015 günlü toplantısında konunun görüşülmesi sonunda 1 Aralık 2015 ­ 30 Kasım 2016 tarihleri arasında?
    “Mevcut uygulamanın devamı ile defter prim oranının %25 olarak belirlenmesine,” karar verilmiştir.


    Konuya ilişkin daha önceki genelge ve genel yazılarımızda belirtilen diğer hükümlerin uygulanmasına aynen devam edilecektir


    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    Saygılarımla,






    Yunus TUTAR
    Başkan

    Hukuk İşleri Müdürlüğü - 16846


    11 / 11 / 2015


    Özü: İzmir Barosu
    Başkanlığının Duyurusu Hk.



    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE





    İzmir Barosu Başkanlığınca Birliğimize gönderilen 10.11.2015 tarih ve 200 / 15374 sayılı yazıda;


    ' Baromuz levhasının 7681 sicil numarasına kayıtlı, TC Kimlik numarası 59437151724 olan Av. Mustafa UNCU hakkında 20.03.2015 tarihli İzmir Barosu Disiplin Kurulu 'nun 2012/65 E, 2015/59 K. sayılı kararı ile '3 AY SÜRE İLE İŞTEN ÇIKARMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA' ilişkin karar verilmiştir.


    Yasaklılık süresinin 24.07.2015 tarihinde başladığı ve 24.10.2015 tarihinde son bulduğu anlaşılmış olup, adı geçenin avukatlık hak ve yetkililerini kullanabilmesi için de UYAP sisteminden aktif hale getirilmiştir.


    Av. Mustafa UNCU' nun vekalet alabilmesi için sisteminizde gerekli düzeltmenin yapılması ' denilmektedir.


    Bilgi edinilmesi ile adı geçen Avukatın 3 ay süreli işten çıkarma cezasının sona erdiğinin dikkate alınmasını rica ederim.


    Saygılarımla,

    Hukuki/Mali Danışmanlık -16824



    Ankara, 11/11/2015


    Özü: Ticari Defterlerin Onaylanmaları Sırasında Yaşanan Duraksamalar Hk.



    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE




    İlgi: a) 19.12.2012 tarihli ve Hukuk - 24667 (129) sayılı genel yazı
    b) 23.10.2014 tarihli ve Hukuki/Mali Danışmanlık - 16256 (105) sayılı genel yazı.



    İlgi (a) genel yazıyla duyurulan ve tacirler tarafından tutulan ticari defterler ile kooperatiflerin tutacağı defterleri kapsayan “Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ” ile gerçek ve tüzel kişi tacirler tarafından fiziki veya elektronik ortamda tutulacak ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlerin kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları belirlemiş ise de, uygulamada bu Tebliğ'de öngörülmeyen hususlar ve bundan dolayı noterliklerimizde yaşanan tereddütler bulunduğu anlaşılmakla, bunlara ilişkin açıklamalar ilgi (b) genel yazımızla duyurulmuştu.


    Yönetim Kurulu'nun 12.01.2015 ve 05.11.2015 tarihli toplantılarında konu tekrar görüşülmüş ve ilgi (b) genel yazının güncellenmesi uygun görülmüştür.


    01) TACİR VE ŞİRKETLERCE TUTULACAK TİCARİ DEFTERLER
    (TTK. Madde 64 ile Tebliğ'in 5'inci maddesine göre)


    Gerçek ve Tüzel Kişi Tacirlerce
    1) Yevmiye Defteri, 2) Envanter Defteri, 3) Defteri Kebir


    Kollektif ve Komandit Şirketlerce
    1) Yevmiye Defteri, 2) Envanter Defteri, 3) Defteri Kebir, 4) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri


    Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketlerce
    1) Yevmiye Defteri, 2) Envanter Defteri, 3) Defteri Kebir, 4) Pay Defteri, 5) Yönetim Kurulu Karar Defteri, 6) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri


    Anonim Şirketlerce
    1) Yevmiye Defteri, 2) Envanter Defteri, 3) Defteri Kebir, 4) Pay Defteri, 5) Yönetim Kurulu Karar Defteri, 6) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri


    Limited Şirketlerce
    1) Yevmiye Defteri, 2) Envanter Defteri, 3) Defteri Kebir, 4) Pay Defteri 5) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri, 6) Müdürler Kurulu Karar Defteri (Bu defterin tutulması isteğe bağlıdır. 2 numarada yer alan açıklamaya bakınız.)





    Kooperatiflerce
    Tebliğ'in 1'inci maddesinin 2'nci fıkrası gereğince kooperatiflerin tutacağı defterlere de bu Tebliğ hükümleri uygulanmaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98'inci maddesi uyarınca da Kooperatifler Kanununda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunu'ndaki anonim şirketlere ait hükümler uygulanacağından kooperatiflerin de anonim şirketlere ait defterleri tutmaları gerekmektedir.


    02) LİMİTED ŞİRKET MÜDÜRLERİNİN KARARLARININ YAZILACAĞI DEFTERLER


    Tebliğ'in 11'inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca; müdür veya müdürler kurulunun şirket yönetimi ile ilgili olarak aldığı kararlar, genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilebileceği gibi bunun için ayrıca tutulabilecek bir müdürler kurulu karar defterine de yazılabilir.
    Genel kurul toplantı ve müzakere defterinden ayrı olarak müdürler kurulu karar defterinin tutulması halinde, açılış ve kapanış onayları dâhil olmak üzere bu deftere anonim şirketlerdeki yönetim kurulu karar defterine ilişkin hükümler uygulanır.
    Ayrı bir müdürler kurulu karar defteri tutulması halinde müdür veya müdürler kurulu kararları genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilemez.


    03) TİCARİ DEFTERLERİN ŞEKLİ VE KAYIT USULLERİ


    YEVMİYE DEFTERİ, DEFTERİ KEBİR VE ENVANTER DEFTERİ:
    Ciltli ve sayfaları müteselsil sıra numaralı olması gerekir; ancak vergi kanunlarına uygun olmak şartıyla müteharrik yapraklı defterler de kullanılabilir.
    (Tebliğ'in 6, 7 ve 8'inci maddelerinde açıklandığı şekilde tutulmaları gerekmektedir.)


    PAY DEFTERİ
    Ciltli ve sayfaları müteselsil sıra numaralı olmalıdır.
    (Tebliğ'in 9'uncu maddesinde açıklandığı şekilde tutulması gerekmektedir.)


    YÖNETİM KURULU KARAR DEFTERİ
    Ciltli olmalı ve sayfa numaraları teselsül etmelidir.
    (Tebliğ'in 10'uncu maddesinde açıklandığı şekilde tutulması gerekmektedir.)


    GENEL KURUL TOPLANTI VE MÜZAKERE DEFTERİ
    Ciltli olmalı ve sayfa numaraları teselsül etmelidir.
    Şirket genel kurul toplantısı yapılırken genel kurulda sorulan sorular, verilen cevaplar, sunulan önergeler, alınan kararlar işlenerek düzenlenebileceği gibi hazırlanan toplantı tutanağının deftere yapıştırılması şeklinde de tutulabilir.
    (Müdürler kurulu kararlarının genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilmesi halinde Tebliğ'in 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hususların yazılması zorunludur.)


    MÜDÜRLER KURULU KARAR DEFTERİ
    Ciltli olmalı ve sayfa numaraları teselsül etmelidir.
    (Tebliğ'in 10'uncu maddesinde açıklandığı şekilde tutulması gerekmektedir.)


    04) YETERLİ YAPRAK BULUNMASI HALİNDE KULLANILMAYA DEVAM EDİLEBİLECEK DEFTERLER


    a) Yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen hesap dönemlerinde de açılış onayı (onay yenileme) yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilecek defterler. (Tebliğ Md. 13)
    PAY DEFTERİ
    GENEL KURUL TOPLANTI VE MÜZAKERE DEFTERİ


    b) Yeterli yaprakları bulunması halinde yeni hesap döneminin ilk ayı içerisinde onay yenilemek suretiyle kullanılmaya devam edilebilecek defterler. (Tebliğ Madde 16)
    YÖNETİM KURULU KARAR DEFTERİ,
    MÜDÜRLER KURULU KARAR DEFTERİ,
    YEVMİYE DEFTERİ,
    ENVANTER DEFTERİ
    DEFTERİ KEBİR


    05) TİCARET SİCİLİ TASDİKNAMESİ


    a) Kuruluşlarda ve daha sonraki izleyen faaliyet dönemlerinde hangi gerçek ve tüzel kişilerden aranacağı:


    Tebliğ'in 13'üncü maddesi uyarınca;
    a.1- Kuruluş sırasında sadece ticaret şirketlerinin yaptıracakları ticari defterlere ilişkin açılış onaylarında ticaret sicili tasdiknamesi aranacak, ticaret şirketleri dışındaki gerçek ve tüzel kişi tacirlerin kuruluş sırasında yaptıracakları ticari defterlere ilişkin açılış onaylarında ise ticaret sicili tasdiknamesi aranmayacaktır.
    a.2- Kuruluştan sonra izleyen faaliyet dönemlerinde ise, hem ticaret şirketlerinin hem de gerçek ve tüzel kişi tacirlerin ticari defterlerinin açılış onaylarında ticaret sicili tasdiknamesinin noterce aranması zorunludur.


    b) Eski ticaret sicil tasdiknamelerinin de geçerli olduğu:


    Yürürlükten kaldırılan Ticaret Sicili Tüzüğü'nün 104'üncü maddesinde, ticaret sicili tasdiknamesinin süresinin bir yıl olduğunun belirtilmesine karşılık, 27.01.2013 tarih ve 28541 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 16'ncı maddesinde bu süreye yer verilmemiş ve sicil tasdiknamesinin, tasdiknamede yer alan bilgilerde herhangi bir değişiklik olmadığı veya yenisi düzenlenmediği sürece geçerli olacağı hükmü getirilmiştir. Bu hüküm nedeniyle Yönetim Kurulunun 17.12.2013 günlü toplantısında, 27.01.2013 tarihinden önce verilmiş ticaret sicil tasdiknamelerinin de, tasdiknamelerde yer alan bilgilerde herhangi bir değişikliğin bulunmaması halinde geçerli olduğuna ve bu tasdiknamelerin de esas alınmak suretiyle defter açılış onaylarının yapılabileceğine karar verilmiştir. (2013/121 sayılı Genel Yazı)


    c) Esnaf ve sanatkârlardan istenmeyeceği:


    Esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı esnaf ve sanatkârların, ticari defterlerinin tasdikinde ticaret sicil tasdiknamesi ibraz etmeleri yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. (2012/141 sayılı Genel Yazı)


    d) Herhangi bir sicile kayıtlı olmadıklarını beyan edenlere ait defterlerin açılış onaylarının yapılıp yapılamayacağı:


    Konuya ilişkin olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığından istenen görüşe verilen 10 Nisan 2014 tarihli 2167 sayılı cevapta;
    “... esnaf siciline yahut ticaret siciline kayıtlı olması gerekirken, söz konusu yükümlülüğü yerine getirmeyen kişilerin defter tasdiklerinin yapılmasının uygun olmayacağı, bu bağlamda, ticaret siciline kayıtlı olması gerekenlerden 19.12.2012 tarihli ve 28502 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ'in 13'üncü maddesi uyarınca, ticari defterlerin açılış onaylarının noter tarafından yapıldığı hallerde ticaret sicili tasdiknamesinin noterce aranması gerektiği değerlendirilmektedir.” denilmiştir.


    Tacir ve esnafa ilişkin tanımlara TTK nun 12 ve 15'inci maddelerinde yer verilmiş ve 40'ıncı maddede de her tacirin, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettireceği; 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkâr Meslek Kuruluşları Kanununun 68'inci maddesinde de, esnaf ve sanatkârların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren otuz gün içinde durumlarını aynı Kanunun 67'nci maddesine göre kurulan Esnaf ve Sanatkâr Siciline tescil ve Esnaf ve Sanatkâr Sicil Gazetesinde ilan ettirecekleri belirtilmiştir.


    5362 sayılı Esnaf ve Sanatkâr Meslek Kuruluşları Kanununun 68'inci maddesine göre, esnaf ve sanatkârların meslekî faaliyette bulunabilmeleri ve ilgili odaya kaydedilmeleri için sicile kayıtları şarttır. Dolayısıyla, ticaretle uğraşan gerçek kişilerin yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri gereğince ya ticaret siciline ya da esnaf ve sanatkâr siciline kayıt yaptırmaları zorunludur. Bu zorunluluk dikkate alınarak, bilanço esasına göre defter tutan ve esnaf yahut ticaret sicilinden birisine kayıtlı olmadıklarını beyan eden gerçek kişilerin, tacir konumunda olup olmadıklarının ve dolayısıyla ticaret sicili tasdiknamesi ibraz etmeleri gerekip gerekmediğinin anlaşılamaması nedeniyle Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 10 Nisan 2014 tarihli 2167 sayılı görüşünde belirtildiği üzere defter onaylamaları yapılmayacaktır.


    e) Onay yenilemede istenip istenmeyeceği:
    Tebliğ'in 13'üncü maddesinde, açılış onaylarının noter tarafından yapıldığı hallerde ticaret sicili tasdiknamesinin noterce aranmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
    Onay yenilemenin (defter ara tasdikinin) de hesap döneminin açılışına dair defter onaylaması olması nedeniyle, Tebliğ'de açılış tasdikinde aranılması gerektiği belirtilen ticaret sicil tasdiknamesinin onay yenileme (defter ara tasdiki) sırasında da aranılması gerekmektedir.


    06) YENİLENMEYİ GEREKTİREN DURUMLAR VE UYGULANACAK USUL:


    a) Pay ve yönetim kurulu karar defterlerinde:


    PAY VE YÖNETİM KURULU KARAR DEFTERLERİNİN;
    1) Sayfalarının bitmiş olması,
    2) Zayi olması,
    3) Defterlerin fiziksel olarak mevcut olmasına rağmen herhangi bir nedenle kullanılamaz hale gelmesi,
    bu defterlerin yenilenmesini gerektiren hallerdir.


    PAY VE YÖNETİM KURULU KARAR DEFTERLERİNİN yenilenmesinin gerektiği durumlarda, Tebliğ'in değişik 13'üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca, açılış onayı yapılacak yeni defter kullanımına son verilecek defterle veya zayi edilmişse zayi belgesi ile birlikte notere ibraz edilecek ve noter, eski deftere veya zayi belgesine yeni defterin açılış onayının yapıldığını tarih ve sayısını da belirtmek suretiyle yazacaktır. (2013/19 ve 121 sayılı Genel Yazılar)


    b) Pay ve yönetim kurulu karar defterleri dışında kalan diğer defterlerde:


    Tebliğ'in 13'üncü maddesinin 6'ncı fıkrası uyarınca, pay ve yönetim kurulu karar defterlerinin yenilenmesinin gerektiği durumlarda (Defterin sayfalarının bitmesi, zayi olması veya defterin fiziksel olarak mevcut olmasına rağmen herhangi bir nedenle kullanılamaz hale gelmesi durumlarında) uygulanacak usulün açıklanmasına rağmen, bu defterler dışında kalan onayı yapılacak ciltli yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinde de yukarıda (a) bendinde yer alan usulün uygulanacağına dair bir hükme yer verilmemiştir.


    İlgi (b) genel yazıda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün görüşüne dayanılarak bu defterlerde de aynı usulün uygulanacağı belirtilmiş ise de, bu durumun Tebliğ'de yer almaması ve yasal dayanağının bulunmadığının anlaşılması nedeniyle yukarıda (a) bendinde yer alan usul ciltli yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinde uygulanmayacaktır.


    213 sayılı Vergi Usul Kanununun 225 inci maddesinde yer alan:
    “Defterler aşağıdaki şekilde tasdik olunur:
    a) Ciltli defterlerin tasdik esnasında sayfalarının sıra numarasıyla teselsül ettiğine ba-kılarak, bu sayfalar teker teker tasdik makamının resmi mühürü ile mühürlenir.
    b) Müteharrik yapraklı yevmiye defteri kullanmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilen müesseseler bir yıl içinde kullanacaklarını tahmin ettikleri sayıda yaprağı yukardaki esaslara göre tasdik ettirirler. Tasdikli yapraklar bittiği takdirde, yeni yapraklar kullanılmadan evvel tasdike arzolunur.
    Bunların sayfa numaraları tasdikli yaprakların sayfa numaralarını takiben teselsül etti-rilir. Tasdik makamı, ilave yaprakların sayısını ilk tasdik şerhinin altına kaydeder ve bu kaydı usulüne göre tasdik eder.”
    hükmü gereğince, müteharrik yapraklı yevmiye defteri dışında kalan ciltli yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin dönem içinde bitmesi halinde ek defter (sayfa) onayında, önceki tasdikin altına şerh verileceğine dair 213 sayılı Kanun'da ve Tebliğ'de bir açıklamaya yer verilmemiştir.


    Bu sebeple; ciltli yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin dönem içinde bitmesi halinde ek defter (sayfa) onayında yukarıda (a) bendinde yer alan usul uygulanmayacak, önceki yıllarda yapılan uygulama doğrultusunda (sayfa numaraları teselsül ettirilmek suretiyle) onaylama işlemi yapılacaktır


    c- Müteharrik yapraklı YEVMİYE DEFTERLERİNİN bitiminden sonra eklenecek yapraklarda uygulanacak usul:


    213 sayılı Vergi Usul Kanununun 225 inci maddesi ile Tebliğ'in 14'üncü maddesinin 2'nci fıkrasının (b) bendi uyarınca, müteharrik yapraklı yevmiye defteri kullanmalarına Maliye Bakanlığınca izin verilen tacirler bir yıl içinde kullanacaklarını tahmin ettikleri sayıda yaprağı yukarıdaki esaslara göre onaylattırırlar. Yapraklar bittiği takdirde, yeni yapraklar da kullanılmaya başlamadan önce onaylatılır. Bunların sayfa numaralarının onaylı yaprakların sayfa numaralarını takiben teselsül etmesi ve ek yaprak onayını yapan noterin de ilave yaprakların sayısını ilk onay şerhinin altına kaydetmesi ve bu kaydı da usulüne göre onaylaması icap etmektedir.


    07) ZAYİ BELGESİNİN NEREDEN ALINACAĞI


    Ticari Defterlere ilişkin Tebliğ'in;
    5'inci maddesi hükmü uyarınca her gerçek veya tüzel kişi tacirler, şirketler, maddede belirtilen ticari işletmeler ve bunlara benzeyen ve tüzel kişiliği bulunmayan diğer ticari teşekküller, bu maddede gösterilen defterleri tutmakla yükümlüdürler.
    12'nci madde hükümleri gereğince de;
    Her tacir; tutmakla yükümlü olduğu ticari defterleri ve bu defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgeleri sınıflandırılmış bir şekilde on yıl saklamakla yükümlüdür.
    Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine zayi belgesi verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır.



    08) KAPANIŞ, YENİLEME VE AÇILIŞ ONAYLARININ SÜRELERİ DIŞINDA YAPILIP YAPILAMAYACAĞI


    Tebliğ'in;
    15'inci maddesinde. kapanış onayına tabi yevmiye defterinin, izleyen hesap döneminin altıncı ayının, yönetim kurulu karar defterinin ise, izleyen hesap döneminin birinci ayının sonuna kadar notere ibraz edilip son kaydın altına noterce “Görülmüştür” ibaresi yazılarak mühür ve imza ile onaylanmasının zorunlu olduğu,
    16'ncı maddesinde de, yönetim kurulu karar defteri, yevmiye defteri, envanter defteri ve defteri kebirin yeterli yapraklarının bulunması halinde yeni hesap döneminin ilk ayı içerisinde onay yenilemek suretiyle kullanılmasına devam edilebileceği belirtilmiştir.


    Kapanış onayı


    Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün 03.05.2013 tarihli ve 3560, 10.02.2014 tarihli ve 782 sayılı yazıları ile 2000/14 sayılı genelge içinde yer alan Maliye Bakanlığının 10.03.2000 günlü ve 11844 sayılı görüşlerinde açıklandığı üzere kapanış onayının;
    - Yönetim kurulu karar defteri için, defterin ilgili olduğu yılı izleyen yılın Ocak ayı sonuna kadar,
    -Yevmiye defteri için, defterin ilgili olduğu yılı izleyen yılın Haziran ayı sonuna kadar yaptırılması icap etmektedir.


    Yukarıda belirtilen kanuni süreler içinde yaptırılamayan kapanış onayı, yine aynı yılın sonuna kadar da yaptırılabilir. Bu şekilde kapanış onayını yapan noterin herhangi bir sorumluluğu yoktur.


    Kapanış onayı zorunlu olan yönetim kurulu karar ve yevmiye defterlerinin bu onaylarının hangi yer noterliğince yapılacağı


    2015/49 sayılı genel yazımız içinde yer alan Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 12.05.2015 günlü ve 50035491/431.04- 7692713 sayılı cevabi yazısında belirtildiği üzere;
    Defterler için genel hüküm niteliği taşıyan 213 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinde açılış ve yenileme tasdiki için yer alan kuralın kıyasen defterlerin kapanış tasdikleri yönünden de uygulanarak, kapanış tasdiklerinin de iş yerinin, iş yeri olmayanlar için ikametgâhın bulunduğu noter tarafından yapılması gerekmektedir.


    Kapanış onayının onaylı sayfalara ilaveten kullanılan onaysız sayfalara yazılan kayıtların sonuna değil, onaylı en son sayfanın altına yapılması gerektiği


    2015/49 sayılı genel yazımızda açıklandığı üzere; kullanıldığı yıl içinde yeni defter onayı yaptırılmadan, onaysız sayfalara kayıt yapılmasına devam edilmesi halinde, onaysız bu sayfalara yapılan kayıtların kanuni deftere yapılmış kayıt olarak kabul edilmemesi nedeniyle, kapanış onayının tasdiksiz son sayfaya değil, onaylı olan en son sayfanın altına yapılması icap etmektedir.





    Yenileme onayı


    Yenileme onayına tabi defterlerin (yönetim kurulu karar defteri, yevmiye defteri, envanter defteri ve defteri kebir) süresinde yaptırılamayan yenileme onayları, bu defterlerin içinde bulunulan yıla ait olması kaydıyla o yılın sonuna kadar yaptırılabilir. Bu şekilde yenileme onayını yapan noterin herhangi bir sorumluluğu yoktur.



    Açılış onayı
    Aynı prensipler, kanuni süresinde yaptırılamayan açılış onayları için de geçerlidir.


    Geçmiş yıllara ait defterlerin onayı


    1999/27 ve 2000/14 sayılı genelgelerimiz esasları çerçevesinde geçmiş yıllara ait defter tasdik taleplerinin karşılanması mümkün değildir. Örnek vermek gerekirse, 2016 yılı içerisinde 2015 yılı ve daha eski yıllar için defter onayı yapılamaz.
    Ancak, bir evvelki yıl faaliyete başlama tarihi veya ek defter son tasdik gününün üzerinden ek bir aylık sürenin geçmediği hallere münhasır olmak üzere sadece bir önceki yıl için defter tasdiki yapılabilir.
    Örneğin, bir mükellefin ilk defa faaliyete başladığı tarihin 2015 Yılı aralık Ayının 20 si olduğunu ve bu tarihten önce tasdik ettirmesi gereken defterleri tasdik ettiremediğini varsaydığımızda,
    Bu mükellefin 213 sayılı Kanunun 352 nci maddesinin I/8 fıkrasına göre ek bir aylık süre içerisinde defterini tasdik ettirmesi mümkün bulunmaktadır. Bu konudaki mali yükümlülük mükellefin kendisine aittir.
    Buna göre sözü edilen mükellefin 2016 yılının Ocak Ayının 19 u akşamına kadar defter tasdik talebinin yerine getirilmesi icap eder. Bu süre de geçtikten sonra söz konusu talep yerine getirilemez.
    Aynı prensip ek defter tasdik talepleri açısından da geçerli bulunmaktadır.
    Bu anlamdaki tasdik işlemleri geçmiş yıl defter tasdiki olarak değerlendirilemez. Zira mükellef kanun ile tanınan ek kanuni süreyi talep etmektedir.


    Evvelki yılda usulüne uygun olarak açılış ve yenilemesi yaptırılmamış olan defterlere yenileme onayı


    1988/13 sayılı genelgede yer alan Maliye Bakanlığının görüşünde “Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 222. maddesinde, (Defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığınca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye mecburdurlar.) hükmü yer almıştır.
    Buna göre, 1986 yılında kullanılan defterin ertesi yıl için ara tasdiki yaptırılmamış olması halinde, aynı defterin 1988 yılında kullanılmak üzere ara tasdikinin yapılması mümkün bulunmamaktadır.” denildiğinden yevmiye defteri, envanter defteri ve defteri kebir için bir sonraki yıl ara onayı yapılması ise mümkün bulunmamaktadır.
    Örneği güncel olarak vermek gerekirse;
    2015 Yılında kullanılan, ancak bu yıl için açılış veya (ara) yenileme tasdiki hiç yaptırılmayan veya kanuni süreden sonra yaptırılmış olan ve 2016 yılında kullanılmak istenilen deftere 2016 yılı için yenileme tasdiki yapılamaz.


    09) BİR ÖNCEKİ YIL ONAY YENİLEMESİ YAPILMAYAN, ŞİRKET TARAFINDAN KULLANILMAYA DEVAM EDİLDİĞİ ANLAŞILAN YÖNETİM KURULU KARAR DEFTERİNİN BİR SONRAKİ YILDA YENİ FAALİYET YILINI KAPSAYAN ONAY YENİLEMESİNİN YAPILIP YAPILMAYACAĞI
    Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün 03 Mayıs 2013 tarihli ve 3560 sayılı yazısında,
    “Kanunda onay usulünün izlenmemesi yaptırıma da bağlanmış ve maddenin uygulanmasının sağlanması bakımından güvence getirilmiştir. Yaptırım ise 6102 sayılı Kanunun 562 nci maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre, Kanunun 64 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli onaylan yaptırmayanların dört bin Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılacaktır.
    Onaya ilişkin getirilen bu düzenlemelerin, çift defter kullanımını engellemeye yönelik olduğu 64 üncü maddenin gerekçesinde ifade edilmiştir. Bu doğrultuda zamanında yaptırılmayan onaylarının da daha sonra yaptırılabilmesi, Kanunun 562 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi saklı olmakla birlikte, belirtilen tarihlerden sonra da açılış veya kapanış onayı yaptırılabileceği değerlendirilmektedir.” denilmiştir.


    Bu itibarla, gerek Tebliğ'de yer alan hükümler ve gerekse Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün yukarıda yazılı görüşü dikkate alındığında;
    Bir önceki yıl onay yenilemesi yapılmayan, şirket tarafından kullanılmaya devam edildiği anlaşılan yönetim kurulu karar defterinin bir sonraki yıl onay yenilemesinin yapılmasını engelleyen bir kanun hükmü bulunmadığı,
    Süresinde yönetim kurulu defter tasdik işlemlerini yaptırmayan mükelleflere uygulanacak yaptırım 6102 sayılı Kanunun 562 nci maddesinde düzenlenmiş bulunduğundan, bu gerekliliğe uymayanlar hakkında idari para cezası uygulanacağı,
    Bir önceki yıl onay yenilemesi yapılmayan, şirket tarafından kullanılmaya devam edildiği anlaşılan yönetim kurulu karar defterinin bir sonraki yıl, defterde önceki yıla ait onay yenilemesinin bulunmadığı yönünde şerh verilmek suretiyle ara onayının yapılabileceği,
    düşünülmektedir.



    10) YEVMİYE VE YÖNETİM KURULU KARAR DEFTERLERİNDE KAPANIŞ (GÖRÜLDÜ) VE ONAY YENİLEME İŞLEMİNİN TEK YEVMİYE ALTINDA YAPILACAĞI


    Kapanış onayına tabi yevmiye ve yönetim kurulu karar defterlerinde yenileme onayının, Tebliğ'in 17'nci maddesinde açıklandığı şekilde, son kaydın altına konulacak “GÖRÜLMÜŞTÜR” ibaresinin yanında yenileme onay bilgilerinin yazılması suretiyle yapılması nedeniyle bu işlem tek yevmiye numarası altında yapılacaktır. (2013/11, 20 ve 22 sayılı Genel Yazılar)



    11) PAY DEFTERİNİN DAHA ÖNCE HİÇ TUTULMAMIŞ OLMASI DURUMUNDA UYGULANACAK USUL:


    Pay defterinin daha önce hiç tutulmamış olması halinde, ilgililerin yazılı beyanı alınarak yeni bir pay defteri oluşturmak suretiyle defter yeni tasdik ediliyormuş gibi açılış onayı yapılması gerekmektedir. (2013/19 sayılı Genel Yazı)



    12) TAAHHÜT EDİLEN VE ÖDENEN SERMAYE MİKTARININ NEYE İSTİNADEN YAZILACAĞI


    Açılış onayı yapılacak defterin ilk sayfasına yazılacak “Tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı” bilgisi, buna ilişkin bir belge aranmadan, ilgilinin beyanına göre yazılacaktır. (2013/19 sayılı Genel Yazı)



    13) KAPANIŞ ONAYI YAPILMIŞ, ONAY YENİLEMESİ YAPILMAMIŞ DEFTERLERE YAZILAN KARARLARIN ÖRNEKLERİNİN ÇIKARILIP ÇIKARILMAYACAĞI


    Yeterli yaprakları bulunmasına karşılık;
    - İzleyen hesap dönemlerinde de açılış onayı (onay yenileme) yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilen pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin kapatılmasından sonra,
    - Yeni hesap döneminin ilk ayı içerisinde onay yenilemek suretiyle kullanılmaya devam edilebilecek yönetim kurulu karar defteri, müdürler kurulu karar defterinin onay yenilemesi yapılmadan,
    kullanılmasına devam edildiği ve bu defterlerde bulunan kayıtların örneklerinin çıkarılmasının talep edildiği uygulamada sık görülmektedir.


    Noterlik Kanununun 96'ncı maddesi gereğince ilgilinin getirdiği her çeşit kağıdın örneğinin çıkarılmasının mümkün bulunması, Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 95'inci maddesi gereğince de aslında bozukluk olan belgelerin örneklerinde bu bozukluğun açıklanmasının icap etmesi ve ayrıca tescil edilecek olguların, gerek şirket ana sözleşmesine gerekse kanunun emredici hükümlerine uygun olup olmadığını inceleme görev ve yetkisinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 32'nci maddesi ile Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 34'üncü maddesi hükümleri uyarınca ticaret sicili müdür ve müdür yardımcılarına ait olması nedeniyle, defterin durumunu (kapatılmış olduğunu, onay yenilemesinin bulunmadığını) açıklayacak şekilde bir şerh konulmak suretiyle yukarıda belirtilen durumdaki defterlere yazılan kararların örneklerinin çıkarılması mümkün bulunmaktadır.
    Bu şekilde açıklama yapılmış örneklerde yer alan kararların yasal şekle uygun olup olmadığının, tescil işlemlerinde kullanılıp kullanılamayacağının kontrolünün ticaret sicili müdürlüklerince yapılması gerekmektedir.


    İlgi (b) genel yazı yürürlükten kaldırılmıştır.


    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    Saygılarımla,






    Yunus TUTAR
    Başkan





    (GENEL YAZI:80 )

    Hukuki Danışmanlık - 14536



    Ankara, 07/10/2015


    Özü:Tahsil Dairesi Amirliğince Düzenle-
    nen Yetki Belgesiyle Mirasçılık
    Belgesi Çıkartılması Hk.



    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE


    Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca Birliğimize gönderilen 23.06.2015 gün ve 59912 sayılı yazıyla; amme alacağının tahsil işlemlerinin yürütülmesi sırasında, mirasçıların miras hisselerinin tespiti amacıyla Bakanlıklarına bağlı tahsil birimlerinin, noterlerden "mirasçılık belgesi" alıp alamayacaklarının sorulması üzerine, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 17.08.2015 tarihli ve E.347/11055 sayılı cevap yazısı Yönetim Kurulunun 30.09.2015 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
    Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Müdürlüğünün yazısında “6183 sayılı Kanunun 3'üncü maddesinde alacaklı amme idaresinin kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesi, servisi veya memurlarının tahsil dairesini ifade ettiği ve 54'üncü maddesinde ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı ve teminatın paraya çevrilmesi, kefilin takibi, malların haczi veya borçlunun iflasının istenmesi suretiyle yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
    Mirasçılık belgesi verilmesi veya iptali istemine ilişkin davalar miras bırakanın mirasçıları, mirasçıları yoksa son mirasçı sıfatıyla Hazine ya da mahkemece yetki verilmek koşuluyla üçüncü kişiler tarafından açılabilir. Mirasçılık belgesi, mirasçıların miras bırakanla irs ilişkisini ve miras paylarını gösteren bir belgedir. Yerleşik Yargıtay kararları ile İİK'nun 94'üncü maddesinin ikinci fıkrasının kıyasen uygulaması ile miras bırakanın alacaklılarına mirasçılık belgesi alma konusunda icra müdürlükleri tarafından yetki belgesi verilmektedir. 6183 sayılı Kanunun uygulamasında ise icra müdürlüklerinin yetkileri tahsil daireleri tarafından kullanılmaktadır.
    Bu itibarla 6183 sayılı Kanun kapsamında yapılacak takiplerde Anılan Kanunun 3'üncü maddesinde tanımlanan ve icra dairesi niteliğindeki tahsil dairesinin ölmüş olan borçlunun mirasçılarının tespiti için mirasçılık belgesini noterlik dairelerinden talep edebileceği ve bu talebin ilgili noterlikler tarafından karşılanabileceği düşünülmekle birlikte sorulan hususun yargı mercileri tarafından değerlendirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.” denilmektedir.


    Açıklanan nedenlerle, mirasçılık belgesinin alınabilmesi için “tahsil dairesi amirliğince, mirasçılık belgesinin hangi takip için istendiğini ve bu belgeyi almaya yetkili kılınan memuru gösteren yetki belgesinin” ibraz edilmesi halinde istenilen mirasçılık belgesinin çıkartılabileceği düşünülmektedir.


    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    Saygılarımla,




    Yunus TUTAR
    Başkan


    (GENEL YAZI: 72 )

    Mali Danışmanlık -263-14605




    G E N E L G E
    ( 6 )





    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE







    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından dağıtımlı olarak Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne de gönderildiği anlaşılan ve 09.09.2015 tarihinde Birliğimize intikal eden tarihsiz ve 13241842/622 sayılı yazıda;
    “Van Valiliği'nin (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) ilgi (b) yazısında, 6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile, Van İlinde 2011 yılında meydana gelen depremler sonrası 7269 sayılı kanuna göre orta ve ağır hasarlı olarak tespit edilen yapıların 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak kabul edildiği, Kanun kapsamına alınan bu yapılardan AFAD tarafından yıktırılan ve ilgili belediyesinde işlemlerini bitiren vatandaşların ilgili tapu müdürlüğüne başvuru yaptıklarında ilgili tapu müdürlüğünün riskli yapı şerhi koyamadığı için işlem yapamadığı ve kentsel dönüşüm kapsamında alınmaması gereken harçlardan muafiyet sağlanamadığı, Genel Müdürlüklerinden kendilerine gelecek talimat doğrultusunda riskli yapı şerhi koymadan işlem yapabileceklerini ifade etmekte olduğu, ayrıca ilgili noterlerin de Noterler Birliği Başkanlığından kendilerine bildirilecek talimata göre noter harçlarından vatandaşlara muafiyet sağlayacaklarını bildirmekte olduğu ve bu durumda olan vatandaşların mağdur olduğu belirtilerek, konuya ilişkin görüş talep edilmektedir.
    6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun Geçici 1 inci maddesinin 2 nci fıkrası ile 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak kabul edilen orta ve ağır hasarlı olarak tespit edilen yapılara yönelik ilgi (a) yazımızda "Söz konusu yapıların orta veya ağır hasarlı olarak tespit edildiğine dair Van Valiliği'nden (İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü) alınacak belge ile müracaatta bulunan yapı maliklerinin, söz konusu yapılar veya bu yapıların bulunduğu parsellerle ilgili olarak yapılacak iş, işlem ve uygulamalarda, 6306 sayılı Kanun'da ve bu Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nde belirtilen vergi, harç ve ücret muafiyetlerinden faydalandırılması gerekmektedir. " denilmektedir.




    6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 1 inci maddesinde "Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir." denilmekte, Kanun'un 7 nci maddesinin 9 uncu fıkrasında "Bu Kanun uyarınca yapılacak
    olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paralar ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır." hükmü yer almakta ve söz konusu muafiyetler Kanun'un Uygulama Yönetmeliğinin 16 ncı maddesinin 9/d fıkrasında;
    "d) Alınmaması gereken harç, vergi ve ücretler şunlardır.
    1)2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 38 inci maddesi uyarınca alınan noter harçları.
    2)Harçlar Kanununun 57 nci maddesi uyarınca alınan tapu ve kadastro harçları.
    3)26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 79 uncu, 80 inci, 84 üncü ve Ek 1 inci maddesi uyarınca belediyelerce alınan harçlar. 4)1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu uyarınca damga vergisine tabi kağıtlar sebebiyle alınan damga vergisi.
    5) 8/6/1959 tarihli ve 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu uyarınca alınan veraset ve intikal vergisi.
    6)Kurum ve kuruluşlarca döner sermaye ücreti adı altında alınan bütün ücretler; Belediye Gelirleri Kanununun 86 ncı, 87 nci, 88 inci ve 97 nci maddeleri ile 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 21 inci ve 23 üncü maddeleri uyarınca alınan her türlü ücret ve riskli olarak tespit edilen binaya ilişkin olarak 1/7/1993 tarihli ve 21624 sayılı Resmi Gazete 'de yayımlanan Otopark Yönetmeliği uyarınca alınanlar da dahil olmak üzere, belediye meclisi kararı ile belirlenen ve alınan her türlü ücret.
    7)Kullandırılacak kredilerden dolayısı ile de alınacak paralar sebebiyle 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu uyarınca alınması gereken banka ve sigorta muameleleri vergisi." olarak düzenlenmektedir.
    Konuya ilişkin değerlendirmenin anılan kanun ve uygulama yönetmeliği hükümleri çerçevesinde yapılması gerektiği mütalaa olunmaktadır. “
    denilmektedir.
    23.04.2015 günlü ve 29335 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun Geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında
    “Van ilinde 2011 yılında meydana gelen depremlerden dolayı hasar gören ve 7269 sayılı Kanuna göre orta hasarlı veya ağır hasarlı olarak tespit edilen yapılar 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli yapı olarak kabul edilir ve bu yapılar hakkında bu Kanun uyarınca işlem yapılır.”
    hükmü düzenlenmiştir.
    Bakanlık yazısından Van İlinde 2011 yılında meydana gelen depremler sonrası 7269 sayılı kanuna göre orta ve ağır hasarlı olarak tespit edilen yapıların 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak kabul edildiği, Kanun kapsamına alınan bu yapılardan AFAD tarafından yıktırılanlar sebebiyle 2013/1 sayılı Genelgemizde belirtilen riskli yapı raporu düzenlenmesi ve bu raporun kesinleşme şartlarının ayrıca aranmasının gerekmediği cihetle,
    Ancak, yapı maliklerinin söz konusu yapıların orta veya ağır hasarlı olarak tespit edildiğine dair Van Valiliği'nden (İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü) alınacak belge ile müracaatları üzerine, söz konusu yapılar veya bu yapıların bulunduğu parsellerle ilgili olarak yapılacak iş, işlem ve uygulamalarda, damga vergisi ve harçtan istisnası uygulanmasının gerektiği anlaşılmaktadır.
    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    Saygılarımla,






    Yunus TUTAR
    Başkan

    Mali Danışmanlık -264-14606


    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE


    Maliye Bakanlığınca 27/08/2015 gün ve 29458 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 456 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile vergi dairelerinin mükellefe yapacakları tebligatın elektronik ortamda yapılmasına dair usul ve esaslar açıklanmıştır.
    Sözü edilen tebliğin noterlikleri ilgilendiren bölümleri ile gerekli görülen açıklamalar aşağıda belirtilmiştir.


    2. Amaç ve Kapsam
    Tebliğin amacı; vergi dairelerince düzenlenen ve muhataplarına 213 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliği gereken evrakın, Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığıyla elektronik ortamda tebliğ edilmesi ile ilgili usul ve esasları belirlemektir.


    Tebliğde geçen;
    a) Bakanlık: Maliye Bakanlığını,
    b) Başkanlık: Gelir İdaresi Başkanlığını,
    c) Elektronik İmza: 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 4 üncü maddesinde tanımlanan güvenli elektronik imzayı,
    ç) Elektronik Tebligat: 213 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliği gereken evrakın Elektronik Tebligat Sistemi ile muhatapların elektronik adreslerine tebliğ edilmesini,
    d) Elektronik Tebligat Adresi: Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından internet vergi dairesi bünyesinde oluşturulacak tebliğe elverişli elektronik ortamı,
    e) Elektronik Tebligat Sistemi: Bilişim sistemleri vasıtasıyla muhatabın elektronik tebligat adresine iletilmek üzere, tebliğ evrakının gönderildiği ve elektronik ortamda delillendirilerek tesliminin sağlandığı sistemi,
    f) İnternet Vergi Dairesi: Mükellefler tarafından beyanname gönderilmesi, ödeme yapılması, vergi levhası, borcu yoktur yazısı alınması gibi vergisel işlemlerin yapıldığı ve https://intvd.gib.gov.tr adresinden ulaşılan elektronik ortamı,
    g) İşlem Zaman Bilgisi: Bir elektronik verinin, üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve/veya kaydedildiği zaman bilgisini,
    ğ) Kanun: 213 sayılı Vergi Usul Kanununu,
    h) Muhatap: Elektronik ortamda tebligat yapılacak olanları,
    ı) Olay Kaydı: Elektronik tebligat hizmetinin verilmesi esnasında meydana gelen tüm bilişim sistemi işlem kayıtlarını,
    i) Vergi dairesi: Muhataplara 213 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilecek evrakı düzenleyen daireyi,
    ifade eder.
    4. Elektronik Tebligat Yapılacak Kişiler
    Kanunun 107/A maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili teknik altyapı kurulmuş ve tebliğe elverişli elektronik tebligat adresi, Başkanlık tarafından internet vergi dairesi bünyesinde oluşturulmuştur.
    Kanun hükümlerine göre tebliği gereken elektronik imzalı evrak, elektronik tebligat sistemi kullanılmak suretiyle muhatabın elektronik tebligat adresine tebliğ edilebilecektir.
    Bu Tebliğ ile tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirilen ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılabilecek olanlar aşağıda belirtilmiştir.
    a) Kurumlar vergisi mükellefleri
    b) Ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlar (Kazançları basit usulde tespit edilenlerle gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler hariç)
    Bu anlamda noterler de elektronik tebligat adresi kullanmak zorunda olan mükellefler arasında yer almaktadır.
    c) İsteğe bağlı olarak kendilerine elektronik tebligat yapılmasını talep edenler
    Kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılabilecek olanlar, Tebliğle belirlenen sürelerde bildirimde bulunarak elektronik tebligat adresi almak ve elektronik tebligat sistemini kullanmak zorundadır.
    Bu mükelleflerin dışında kendilerine elektronik tebligat yapılmasını talep eden kişiler de sistemden isteğe bağlı olarak yararlanabileceklerdir.
    5. Bildirim Yükümlülüğü ve Elektronik Tebligat Adresi Edinme


    5.2. Gelir Vergisi Mükelleflerinin Bildirimi ve Elektronik Tebligat Adresi Edinmesi
    Elektronik tebligat sistemini kullanmak zorunda olan gelir vergisi mükelleflerinin, 01.01.2016 tarihine kadar örneği Tebliğ ekinde yer alan ?Elektronik Tebligat Talep Bildirimi (Gerçek Kişiler İçin)?ni (EK:2) internet vergi dairesinde elektronik ortamda doldurmaları ve elektronik tebligat sistemini kullanmaya başlamaları gerekmektedir.
    Bu mükelleflerin, söz konusu bildirimi kendileri veya elektronik tebligat sistemi ile ilgili işlemleri yapmaya yönelik özel yetki içeren noterde verilmiş vekâletnameyle yetkili kılınan kişiler aracılığıyla gelir vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine bizzat vermeleri de mümkündür.
    İnternet vergi dairesini kullanarak elektronik ortamda bildirimde bulunan gelir vergisi mükelleflerine internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi verilmeyecek olup bu mükellefler sisteme her girişlerinde sistem tarafından kimlik doğrulaması yapılmak suretiyle elektronik tebligat sistemini kullanabileceklerdir.
    Bununla birlikte beyannamelerini elektronik ortamda vermekte olan noterlerin ?Elektronik Tebligat Talep Bildirimi (Gerçek Kişiler İçin)?ni (EK:2) yi internet vergi dairesinde elektronik ortamda doldurmaları ve elektronik tebligat sistemini kullanmaya başlamaları gerektiği anlaşılmaktadır.
    Bu müracaatın 01.01.2016 tarihine kadar yapılması icabeder
    Vergi dairesine bizzat veya vekili aracılığıyla başvuran gerçek kişi mükelleflerin başvuruları değerlendirilecek ve gerekli şartları taşıyan mükelleflere internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi verilecektir.
    İnternet vergi dairesini kullanarak elektronik ortamda veya vergi dairesine bizzat başvurarak sistemi kullanacak olan gelir vergisi mükellefleri, elektronik tebligat adresi edinmiş olacaklardır.
    Tebliğde getirilen zorunlulukların başladığı tarihten sonra mükellefiyet tesis ettiren gelir vergisi mükellefleri, mükellefiyet tesisi sırasında bizzat veya elektronik tebligat sistemi ile ilgili işlemleri yapmaya yönelik özel yetki içeren noterde verilmiş vekâletnameyle yetkili kılınan kişiler aracılığıyla örneği Tebliğin ekinde (EK: 2) yer alan bildirimi doldurarak ilgili vergi dairesine vermek zorundadır.
    Bu tebliğ ile getirilen zorunluluğun başladığı tarihten sonra noterlik görevine başlayan noterlerin işe başlama bildirimi ile birlikte EK 2 formu da doldurarak elektronik tebligat adresi almak için yukarıdaki açıklamaya göre müracaatta bulunmaları icabeder


    5.4. İnternet Vergi Dairesi Kullanıcı Kodu, Parola ve Şifresi Edinme
    Elektronik tebligat sistemini kullanmak üzere, Tebliğ ekinde yer alan Elektronik Tebligat Talep Bildirimi ile bildirimde bulunan mükelleflere vergi dairesince, müracaat anında sistemden üretilecek internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifreyi ihtiva eden kapalı bir zarf verilecektir.
    Şifre zarfının mükellefe veya yetki verilen kişiye tesliminde, ... Vergi Dairesi Başkanlığı/Müdürlüğünün... vergi kimlik numaralı mükellefi .....................'ya Elektronik Tebligat Sistemi ve İnternet Vergi Dairesi işlemlerinde kullanmak için kullanıcı kodu, parola ve şifreyi ihtiva eden zarf, kapalı olarak teslim edilmiştir.? şeklinde bir ?Teslim Tutanağı? tanzim edilecek ve söz konusu tutanak, mükellef veya noterde verilmiş vekaletnameyle yetki verdiği kişi, müdür/vergi dairesi müdürü veya müdür yardımcısı tarafından tarih konulmak suretiyle imzalanacaktır. Tanzim edilen Teslim Tutanağı ile Elektronik Tebligat Talep Bildiriminin birer örneği mükellefin dosyasında muhafaza edilecektir.
    6. Elektronik Tebligatın Gönderilmesi ve Muhatabına İletilmesi
    213 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliği gereken evrak, elektronik imza ile imzalanacak ve vergi dairesi adına Başkanlık tarafından tebliğ yapılacak muhatabın elektronik tebligat adresine iletilecektir.
    Elektronik tebligat sistemine internet vergi dairesi üzerinden erişilecektir. İnternet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresine sahip olan gerçek ve tüzel kişiler şifreleriyle elektronik tebligat adreslerine ulaşacaklardır. İnternet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi olmayan gerçek kişiler ise sisteme her girişte yapılan kimlik doğrulaması ile elektronik tebligat adreslerine erişeceklerdir.
    Kanunun 107/A maddesi gereğince, elektronik imzalı tebliğ evrakı, muhatabın elektronik ortamdaki adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacaktır.
    Olay kayıtları, İşlem Zaman Bilgisi eklenerek, erişilebilir şekilde arşivlerde otuz yıl süreyle saklanacaktır. Hesaba erişim bilgilerinin iletimi ile sisteme erişimin güvenli bir şekilde yapılması için gerekli tedbirler Başkanlık tarafından alınacak olup talep halinde elektronik tebligata ilişkin delil kayıtları ilgilisine veya yetkili mercilere sunulacaktır.


    8. Muhatabın Sorumluluğu
    Muhatap;
    a) Elektronik Tebligat Talep Bildirimini süresinde, tam ve doğru olarak vergi dairesine beyan etmekle,
    b) Beyan edilen bilgilerde meydana gelecek değişiklikleri öncesinde veya en geç değişiklik tarihinde vergi dairesine bildirmekle,
    c) Elektronik Tebligat Talep Bildiriminde belirtilen tüm şartlara riayet etmekle,
    ç) Sistem kullanımına ilişkin olarak kendisine verilmiş olan kullanıcı kodu, parola ve şifre gibi bilgilerini korumakla, üçüncü kişilerle paylaşmamakla ve başkasına kullandırmamakla,
    d) Sistem kullanımına ilişkin olarak kendisine verilmiş olan kullanıcı kodu, parola ve şifre gibi bilgilerin istenmeyen şekilde üçüncü kişilerin eline geçtiğini tespit ettiğinde derhal vergi dairesine bilgi vermekle,
    yükümlüdür.
    Yukarıda yer verilen sorumlulukların yerine getirilmemesinden doğacak hukuki sonuçlar muhatabın sorumluluğunda olup tüm bildirimler vergi dairesine ulaştığı anda sonuç doğurur.
    9. Ceza Hükümleri
    Elektronik tebligat sistemine dahil olması zorunlu olanlardan bu Tebliğ ile getirilen yükümlülüklere uymayanlar için Kanunun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddeleri uyarınca, Kanunun Mükerrer 355 inci maddesindeki cezai müeyyide uygulanır.
    Ceza uygulaması sonrasında re'sen oluşturulan internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi gerçek kişilerde mükellefe, tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde doğrudan kanuni temsilcisine tebliğ edilir ve elektronik tebligat adreslerine tebligat gönderimine başlanılır.
    10. Diğer Hususlar
    Kanun hükümlerine göre tebliği gereken evrak muhataplara elektronik tebligat sistemi ile tebliğ edilebileceği gibi Kanunda yer verilen diğer tebligat hükümlerine göre de tebliğ edilebilir.
    Bağlı vergi dairesi müdürlüklerinde (mal müdürlükleri) elektronik tebligat sistemine teknolojik uyum çalışmaları devam etmekte olduğundan, bağlı vergi dairesi müdürlüklerinin mükellefleri Tebliğ kapsamında bulunmamaktadır.
    (Buna göre, mal müdürlüğü görev çevresine bulunan noterliklerin bu tebliğ kapsamında bugün için yapacakları herhangi bir işlem bulunmamaktadır.)
    Elektronik Tebligat uygulamasına, 01.01.2016 tarihi itibariyle başlanılacaktır.
    Ancak bu tarihten önce bildirimde bulunanlara 01.10.2015 tarihinden itibaren elektronik tebligat yapılabilir.
    Cezai işleme muhatap olmamak bakımından Tebliğ ile getirilen mecburiyetler hususunda özen gösterilmesi uygun olacaktır.
    Bilgi edinilmesini rica ederim
    Saygılarımla




    Yunus TUTAR
    Başkan
    (Genel Yazı - 73)

    Kurban Bayramı ,yüce Allah’ın, başta müslümanlar olmak üzere insanlık camiasına büyük bir lütfu ve rahmetidir hiç şüphesiz. Müslümanlar için büyük bir lütuf ve rahmettir, çünkü “Allah’a yaklaşmak” anlamına gelen Kurban ibadeti sayesinde Allah’a kulluk ve teslimiyeti öğrenmektedirler. Hz.Adem’den itibaren sürüp gelen kurban ibadeti hem dînî hem de dünyevî fayda ve hikmetleri içeren bir ibadettir.

    Şöyleki : Kurban insana Allah’a tamamen teslim olmayı öğretmektedir. Önemli peygamberlerden Hz.İbrahim’in vahiy vasıtalarından biri olan sadık rüyada oğlu İsmail’i kuban ettiğini görünce bunu ilahî bir emir telakki edip oğlunu Allah adına kurban etmeye girişmesi, oğlu İsmail’in de bunu teslimiyetle karşılaması aslında müslümanın Allah’a bütün varlığıyla teslim olması gerektiğini fiilen anlatan bir olaydır. Müşfik bir babanın oğlunu kendi eliyle boğazlamayı kabul edecek kadar ileri derecede bir teslimiyet örneğidir bu hadise.

    Gencecik, hayat dolu bir yüreğin henüz hayatının baharında canını Allah için feda edecek kadar yüksek bir teslimiyet sembolüdür bu kurban kıssası. Yoksa Allah, kendisi için insanın boğazlanmasını hiç bir zaman kastetmemiş ve insanlara böyle bir ibadeti farz kılmamıştır. Her ne kadar Allah’ın gerçek dininden sapmak suretiyle Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı insanın kurban edilmesi gibi yanlış bir inanca bağlayan zümreler çıkmışsa da bu, hakdinin değil, tamamen insanın uydrduğu kuruntulardan ibaret batıl bir dinin ürünüdür.

    Mısır halkının Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla her yıl Nil nehrine genç bir kızı kurban olarak atmaları böyle bir batıl inancın sonucudur. Yüca Allah böyle bir batıl inancı ve uygulamayı ortadan kaldırarak ve belli niteliklere sahip küçük veya büyükbaş hayvanların kurban edilmesini emrederek Allah rızası için dotların yanı sıra fakirlere dağıtılmasını dînî bir vecibe haline getirmiştir. Bu sayede yıl boyu ağızına et girmemiş bulunan fakir insanlar protein kaynaklarından biri olan olan et yeme imkanına kavuşmaktadır.

    Allah Taala kurban kesmeyi emretmek suretiyle fakir olan köylülerin ekonomik imkanlar elde etmesini mümkün kılmaktadır. Her yıl üç-beş tane hayvan besleyip kurban bayramında satan insan yıllık geçimini kolaylıkla temin edebilir. Ayrıca et üretimine katkı yapmış ve fiyat artışının da gerçeklemesinin önü bu yolla sağlanmış olur. Kurban bayramı müslüman olmayan insanlar için de büyük bir lütuf ve rahmrettir.

    Çünkü kurban bayramının idrak edilmesiyle müslüman olmayan insanlar da ekonomik yönden bu sirkülasyondan yararlanmaktadır. Bundan da önemlisi kurban bayramı sayesinde,müslüman olmayan insanlar hayatın anlamı ve yorumu konusunda düşünmek için yeni bir fırsatla karşılaşmaktadır.

    “Ben kimim, nereden geldim, niçin varım, beni kim var etti, nereye gidiyorum,var olmamın amacı nedir ?” gibi temel soruları kendisine sormasını sağlayabilir ve bir cevap bulmaya çalışabilir.

    Zira herkes müslüman bir ebeveynin kucağında dünyaya gelmemektedir. Dünyanın her tarafına yayılmış bulunan müslümanların kesecekleri kurbandan müslüman olmayanların haberdar olmaması hemen hemen imkansız gibidir. Bizi hicri 1432. yılı kurban bayramına kavuşturan yüce Allah’a hamd ediyor, başta dostlarımız olmak üzere bütün müslümanların bayramını tebrik ediyor hayırlara vesile olmasını yüce Rabbimden niyaz ediyoruz......

    TÜM İSLAM ALEMİNİN VE MESLEKTAŞLARIMIZIN KURBAN BAYRAMINI ŞİMDİDEN KUTLUYOR HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLİYORUZ

    şahsi kanaatimce şayet ana sözleşmede veya kararda şirket müdürüne geniş yetki verilirse bu konuda hepimiz rahatlıyıcaz artık gazetedekiyekileri okumaktan gına geldi oku oku bitmiyorki en azından bundan sonra yetki verilirken kararlara müdahele edip ona göre tescil yapabilirsek bütün meslektaşlarımız bu konuda rahatlar diye düşünüyorum

    ömer bey bu genelge eski ticaret kanunu içeriyor yeni ticaret kanununda ilzamla ilgili bir madde yok sadece temsille ilgili

    Son günlerde yaşanan terör olaylarında şehit olan askerlerimize ve polislerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyoruz.Unutulmamalı ki terörün dini, dili ırkı cinsiyeti olmaz.Terörü ve terör örgütlerini, pkk yı lanetliyoruz.Bizler türküyle,kürdüyle, çerkeziyle, lazıyla hepimiz kardeşiz. Kimse bizim kardeşliğimizi bozamaz.Ayrıca sitedeki konuşmalarımıza bu anlamda dikkat edersek seviniriz. Siyasetten ve ırkçılıktan yana söylemlerden kaçınmamız gerekir. Unutmamalıyız ki hepimiz devletin ve milletin bekasını istiyoruz. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan onur ve gurur duyuyoruz.Kimseyi dilinden dininden ırkından ve cinsiyetinden dolayı yargılayamayız.Ama şu da unutulmamalı ki kim devletin, milletin aleyhinde konuşursa ve davranırsa elbette cevabını alacaktır. Bu vatanın her metresinde binlerce şehit kanı var bu vatanın bir parçasını bile hainlere şerefsizlere terör örgütlerine pkk ya vermemek için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz.Tekrar şehit olan askerlerimize ve polislerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyoruz, ailelerine ve milletimize baş sağlığı diliyoruz.Türkiye devletiyle polisiyle askeriyle ve milletiyle bir bütündür parçalanamaz.

    [size=11pt]
    ilk önce mirasçılık belgesi alınır.mirasçılık belgesine göre murislere hisselerine isabet eden ortaklık yapısı için aşağıda örneğini bulunan karar alınır. karar ilgili ticaret sicil memurluğuna tescil ettirilir.tescil ettikten sonra ilgili ticaret sicil müdürlüğünden son şekli ile ortaklık durum belgesi alınarak hisse devri yapabilirsiniz
    [/size]



    KARAR


    [size=11pt]*** Şirket Ortaklarından .............................’ nun ....................... tarihinde vefatı ile ............................................ Mahkemesinin/Noterliğinin ........................... kararına istinaden mirasçıları ... nun varis olarak kaldıkları tespit edilmiştir.
    *** Şirketimiz ........................................................ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ nde muris .................................’ nun ....... paya karşılık ......................................................... hissesi mevcuttur.
    *** Ortak ..................................’ nun vefatı ile mevcut hissesi, veraset yolu ile intikal ettiği varisleri üzerinde kalmıştır.
    Veraset neticesinde;
    ..... paya karşılık .......................TL si ............................
    ..... paya karşılık ........................TL si ...........................
    ......paya karşılık ........................TL si ...........................
    ......paya karşılık ........................TL si ..........................’ dir.
    Böylece şirketteki sermaye dağılımı aşağıdaki şekilde olmuştur:
    ... paya karşılık ..........................TL si ........................
    ... paya karşılık ..........................TL si ........................
    ... paya karşılık ..........................TL si ........................
    ... paya karşılık ..........................TL si ........................
    ... paya karşılık ..........................TL si ........................
    ... paya karşılık ..........................TL si ........................


    VEFAT EDEN KİŞİ MÜDÜR İSE;

    *** ................................... vefat ettiğinden Müdürlük yetkisi iptal edilmiştir.
    [/size][size=1pt] [/size]

    Mali Danışmanlık -233-13367



    G E N E L G E Ankara,02.09.2015
    ( 4 ) Özü: Demirbaşa Kayıtlı
    Aracın Satışından Elde
    Edilen Karın Gelir
    Kaydedileceği Hk.

    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE




    Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığınca düzenlenen ve mükteza havuzundan çıktığı düşünülen 14.01.2015 günlü ve 441931384-105(328-2014-3)-2 sayılı yazıda, 213 sayılı VUK’nun 328 inci maddesindeki;
    “….
    Şu kadar ki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan kârlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu karlar o yılın matrahına eklenir" hükmü bulunmaktadır.”
    şeklindeki hükmün münhasıran bilanço usulüne göre defter tutan mükelleflerle ilgili olup, serbest meslek erbaplarının sözü edilen yenileme fonu uygulamasından istifade edemeyeceklerinin belirtilmesi üzerine, bu görüşün 2000/30 sayılı Genelgemiz dayanağı olan görüşlerine aykırı olduğu cihetle 22.04.2015 günlü ve Mali Danışmanlık-132-6225 sayılı yazımızla Gelir İdaresi Başkanlığına müracaat edilmiştir.
    Yazımızda;
    “Serbest meslek erbabı noterlerimizin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gereken unsurlar yönünden Başkanlığınızdan alınan 13.04.2000 günlü ve 16814 sayılı yazınızın “5-AMORTİSMAN UYGULAMASINA KONU EDİLEN BİNEK OTOMOBİLLERİN SATILMASI” başlıklı bölümünde.
    “213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 328 inci maddesinde "Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kâr ve zarar hesabına geçilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.
    Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.
    Devir ve trampa satış hükmündedir.
    Şu kadar ki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan kârlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu karlar o yılın matrahına eklenir" hükmü bulunmaktadır.


    Aynı Kanun'un 329 uncu maddesinde ise "Yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen ziyaa uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden (Amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kâr veya zarar hesabına geçilir." Hükmü yer almaktadır.
    Bu hükümlere göre, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde, alınan bedelle bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki farkın, serbest meslek kazanç defterine hasılat veya gider olarak kaydedilmesi gerekmektedir.
    Ayrıca, yangın, deprem, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen zarara uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatının
    amortisman çıktıktan sonra kalan değerden fazla veya eksik olması halinde de fark gider veya hasılat yazılabilmektedir.
    Öte yandan, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yangın, deprem, su basması gibi afetlerin etkisi altında bulunmak suretiyle zarar görmesi halinde anılan Kanun'un 317 nci maddesi hükmü uyarınca fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispeti tespit edilebilmesi bakımından, mükelleflerin bu konuda ayrıca müracaatta bulunabilmesi ve durumun inceleme sonucunda değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Diğer taraftan, vergi kanunlarında çalınan mal bedellerinin zarar olarak yazılacağına dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Her ne kadar Vergi Usul Kanunu'nun 278 inci maddesinde, kıymeti düşen malların maliyet bedeli yerine emsal bedeli ile değerlendirileceği, aynı Kanun'un yukarıda anılan maddesinde de tabii afet yüzünden kayba uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin fevkalade ekonomik ve teknik amortisman uygulanmak suretiyle yok edileceği belirtilmiş bulunmakta ise de,
    Vergi Hukuku açısından sermaye veya sermayenin herhangi bir unsurunda meydana gelen değer kayıplarının düşük bedelle değerlendirilmesi veya değişik yollarla sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi, esas olarak ticari ve zirai faaliyetlerin normal bir şekilde işleyişinden veya tabi afetler yüzünden değer kaybına uğramasından doğmuş olması şartlarına bağlanmıştır.
    Bu nedenle, çalınan mal bedellerinin gider kaydedilmesi mümkün olmayıp, bu tutarların "cari hesap"a ya da "Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler Hesabı"na alınmak suretiyle muhasebeleştirilmesi mümkün bulunmaktadır.
    Bu hükümlerin uygulanması diğer faaliyet gruplarında olduğu gibi serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabı için de aynıdır.”
    şeklinde görüş bildirilmiştir.
    Bu açıklama çerçevesinde demirbaşta kayıtlı otomobilin satışından elde edilen kârın, yeni alınan araç için hesaplanan amortismanlardan mahsup edilebilmesi imkanı tanınmıştır. Bu gürüş Birliğimizce yayımlanan 2000/30 sayılı Genelgemiz ile noterliklere duyurulmuş olup, bugüne kadar uygulamaya bu şekilde devam edilmiştir.
    İlgili kanun hükümlerinin mahiyeti tetkik edildiğinde bu son görüşün, vergilemedeki eşitlik ve adalet prensiplerine uygun olamayacağı düşünülmektedir.
    Zira;
    - Bilanço usulünde amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki farkın kâr ve zarar hesabına geçirilmesi,
    - İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflerin de bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydetmeleri

    Öngörüldüğüne göre, bu maddenin diğer fıkraları ile birlikte kül halde uygulanmasında mükellefiyet türleri itibariyle bir ayrık düşüncenin olamayacağı sonucu çıkmaktadır.
    Dolayısı ile belirtilen maddeyi kimi mükellefler bakımından kısmen, diğer bazıları için de tümüyle uygulamak, olması gereken uygulamayı ifade etmemektedir.
    Kaldı ki, işletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflerin yenileme fonu uygulamasından istifade edemeyeceği hususunda açık bir hüküm de maddede yer almamaktadır.
    Bu nedenlerle, konunun ilgide kayıtlı yazınızda yer alan prensip ve belirtilen gerekçeler de dikkate alınarak yeniden tetkiki ile varılacak sonucun Birliğimize bildirilmesi”
    hususunda talepte bulunulmuştur.
    Gelir İdaresi Başkanlığından alınan ve Yönetim Kurulumuzun 24.08.2015 günlü toplantısında görüşülen 23.06.2015 günlü ve 60197 sayılı yazıda ise,
    “213 sayılı Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesinde, "Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kâr ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.
    Amortisman ayrılmış olanların değeri, ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.
    Devir ve trampa satış hükmündedir.
    Şu kadar ki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan kârlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.
    Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kâr, yeni değerler üzerinden bu Kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur." hükmü bulunmaktadır.
    Yukarıda yer verilen Kanun hükmünün yenileme fonu uygulamasına ilişkin dördüncü ve beşinci fıkraları 205 sayılı Kanunun 21 inci maddesi ile ihdas edilmiş olup söz konusu maddenin gerekçesinde "Maddeye eklenmek istenen fıkralar ile satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi arzu edilir veya yenilenme esasen zaruret halinde bulunursa, bu takdirde satıştan tahassül eden kârın o yılın ticari kârına ilave edilmemesi ve pasifte geçici bir hesapta azami 3 yıl süre ile tutulması sağlanmak istenmiştir. Böylece bilanço usulüne göre defter tutmakta olan mükelleflerin, bu kârlardan istifade suretiyle elden çıkardıkları iktisadi kıymetleri yenileme imkanları artırılmaktadır." açıklamasına yer verilmiştir.
    Bu itibarla, ilgide kayıtlı yazınızda bahsi geçen özelgede de yer aldığı üzere serbest meslek erbaplarının ve işletme hesası esasına göre defter tutan mükelleflerin yenileme fonu uygulamasından yararlanması mümkün bulunmamaktadır”
    denilmektedir.
    Bu görüş karşısında noterlerimiz tarafından noterlik demirbaşına kaydedilen araçların satışı sonrasında bu satıştan elde edilen kârın yeni araç alımında kullanılması uygulamasına son verilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla da bu kâr satışın yapıldığı yılın geliri olarak muvazene defterine noterlik dışı gelir olarak kaydedilecektir.
    Diğer taraftan yeni alınan ve demirbaşa kaydedilerek amortisman uygulamasına tabi tutulan araçla ilgili olarak ödenen

    - Katma değer vergisinin 2000/30 sayılı Genelgemizin 6 ncı bölümü gereğince,
    - Özel tüketim vergisinin ise 2004/8 sayılı Genel Yazımızın A) 213 Sayılı Vergi Usul Kanununda Yapılan Değişiklikler bölümü gereğince
    doğrudan noterlik giderine kaydedilmesi uygulamasında bir değişiklik bulunmamaktadır.
    2000/30 sayılı Genelgemizin “5 – Amortisman uygulamasına konu edilen binek otomobillerinin satılması” başlıklı bölümünde yer alan prensiplerin uygulama kabiliyeti kalmamıştır.
    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    Saygılarımla







    Yunus TUTAR
    Başkan

    Mali Danışmanlık -234-13368

    G E N E L G E Ankara, 02.09.2015
    ( 5 ) Özü:6306 Sayılı Kanun
    Kapsamında Noterliklerden
    Çıkarılması İstenilen
    Mirasçılık Belgelerinde
    Harç İstisnası Hk.

    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE




    Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerince 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamındaki alanda bulunan taşınmazın malikinin ölmüş olması sebebiyle Noterliklerden mirasçılık belgesi talep edildiğinden bahisle, talep konusu mirasçılık belgesi işleminin aynı kanunun 7. Maddesinin 9. fıkrası uyarınca noter harcından muaf tutulup tutulmayacağı hususundaki görüş talebi Yönetim Kurulumuzun 24.08.2015 günlü toplantısında görüşüldü.
    Bilindiği gibi 31 Mayıs 2012 Tarihli ve 28309 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un

    a) 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında,
    “Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir.” denilmiş,

    b) Uygulama işlemleri başlıklı 6 ncı maddesinin 2 inci fıkrasında,
    “….Tapuda mülkiyet hanesi açık olan taşınmazlar ile mirasçısı belirli olmayan, kayyım tayin edilmiş, ihtilaflı veya üzerinde sınırlı ayni hak tesis edilmiş olan taşınmazların kamulaştırma işlemleri aynı madde hükümlerine tabidir. Bakanlık, TOKİ veya İdare; kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi için mirasçılık belgesi çıkartmaya, kayyım tayin ettirmeye veya tapuda kayıtlı son malike göre işlem yapmaya yetkilidir. Tapuda kayıtlı malikin ölmüş olması hâlinde Bakanlık, TOKİ veya İdare, kamulaştırma işlemi için mirasçılık belgesi çıkartabileceği gibi, gerekiyorsa tapu sicilinde idari müracaat veya dava yolu ile kayıt düzeltme de isteyebilir…..” hükmü düzenlenmiş,

    c) 7 inci maddesinin 9 uncu fıkrasında da
    “Bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paralar ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır.” hükmüne yer verilmiştir.






    Yukarıdaki hükümlerin birlikte incelenmesinden görüleceği üzere, Kanunun 6 ncı maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan
    - Bakanlık, (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı)
    - TOKİ veya
    - İdare (Belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu sınırlar dışında il özel idarelerini, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerini ve Bakanlık tarafından yetkilendirilmesi hâlinde büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe belediyeleri)
    tarafından yine bu maddedeki hallere münhasır olmak üzere kimi hallerde noterliklerden mirasçılık belgesinin çıkarılmasının talep edilmesi, Kanunun 7 nci maddesinin 9 uncu fıkrasında harç istisnası kapsamına alınmış bulunan “uygulamalar” olarak tanımlanan işlemler arasında yer almaktadır.
    Bu sebeple Bakanlık, TOKİ veya idare tarafından 6306 sayılı Kanun uygulaması ile ilgili olarak talep edilecek mirasçılık belgesi çıkarılması işlemlerinden harç tahsil olunmaması gerektiği düşünülmektedir.
    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    Saygılarımla,





    Yunus TUTAR
    Başkan

    adem abi elbette yapılabilir ama biz bizi sağlama alalım hiç davadan ferağatı eklemeyelim sadece ibraname şeklinde yaparsak daha güzel olur diye düşünüyorum ihtilafa girmemekte fayda var

    Hukuki Danışmanlık - 12986



    Ankara, 25.08.2015


    Özü: Basın Kartı Yönetmeliği Hk.






    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE




    İlgi: a) 5.11.1999 tarihli ve Hukuk-16561 (87) sayılı genel yazı
    b) 17.11.2006 tarihli ve (66) sayılı genelge.


    İlgi (b) genelgede sözü edilen Basın Kartı Yönetmeliği, 25 Ağustos 2015 tarihli ve 29456 Sayılı Resmî Gazete yayımlanan yeni Basın Kartı Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmıştır.
    İlgili kısımları ilişikte bulunan yeni Basın Kartı Yönetmeliğinin 5'inci maddesinin 1'inci fıkrası gereğince, basın kartının, bu Yönetmeliğin 2'nci maddesinde belirtilen kişilere verilen resmi nitelikte bir kimlik belgesi niteliğinde olması nedeniyle, ilgi (a) genel yazı ile (b) genelgede açıklandığı şekilde tapuda işlem yapılmasını gerektiren işlemler dışındaki noterlik işlemlerinde kimlik olarak kullanılmasına devam edilecektir.


    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    Saygılarımla,






    Yunus TUTAR
    Başkan




    (GENEL YAZI: 69)










    Başbakanlık (Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü)'tan:


    BASIN KARTI YÖNETMELİĞİ


    BİRİNCİ BÖLÜM
    Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar


    Amaç
    MADDE 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı, bu Yönetmeliğin 2 nci maddesinde belirtilen kişilere verilecek basın kartlarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.


    Kapsam
    MADDE 2- (1) Bu Yönetmelik;
    a) Yerli ve Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı basın-yayın kuruluşlarının Türk uyruklu gazeteci çalışanlarını,
    b) Süreli yayınların sahiplerini veya tüzel kişi temsilcilerini, radyo ve televizyon kuruluşlarının yönetim kurulu başkanlarını,
    c) Gazetecilik dışında başka bir işinin bulunmaması şartıyla, yerli veya yabancı bir veya birkaç basın-yayın kuruluşu adına hareket eden, Türkiye'de mukim veya mukim olmamakla beraber görev alanı Türkiye'yi de kapsayan yabancı uyruklu gazetecileri,
    ç) Yurt dışında yayın yapan ve bu durumu ilgili ülkede bulunan büyükelçiliğimiz tarafından teyit edilen basın-yayın organlarının, Türk uyruklu sahiplerini ve Türk uyruklu çalışanlarını,
    d) Yurt dışında herhangi bir basın-yayın kuruluşuna bağlı olmadan serbest gazetecilik yapan Türk uyruklu gazetecileri,
    e) Medya alanında hizmet veren kamu kurumlarında ve Devlet enformasyon hizmetlerinde çalışanları,
    kapsar.
    (2) Basın-yayın kuruluşu niteliği taşımayan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör kuruluşlarının, basın-yayın meslek kuruluşları hariç tüm demek ve vakıfların ve Türkiye'de bulunan yabancı temsilciliklerin yayın faaliyetleri bu Yönetmelik kapsamı dışındadır.


    Dayanak
    MADDE 3 - (1) Bu Yönetmelik, 8/6/1984 tarihli ve 231 sayılı Basın-yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendine dayanılarak hazırlanmıştır.


    .........
    Basın kartının niteliği
    MADDE 5 - (1) Basın kartı, bu Yönetmeliğin 2 nci maddesinde belirtilen kişilere verilen resmi nitelikte bir kimlik belgesidir.
    (2) Basın kartı, bu Yönetmelikte belirtilen hallerde süreli veya geçici olarak verilebileceği gibi sürekli nitelik de kazanabilir.


    Saklı haklar
    MADDE 41 - (1) Bundan önceki Yönetmeliklere dayanılarak;
    a) Usulünce verilmiş olan basın şeref kartı ile sürekli nitelikte basın kartı sahiplerinin,
    b) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesindeki diğer şartları taşımaları kaydıyla, asgari öğrenim şartını taşımamalarına rağmen basın kartı alanların,
    hakları saklıdır.


    Yürürlükten kaldırılan Yönetmelik
    MADDE 42 - (1) 23/3/2001 tarihli ve 24351 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Basın Kartı Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.


    Yürürlük
    MADDE 43 - (1) Bu Yönetmeliğin 17 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları yayımı tarihinden altı ay sonra, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.


    Yürütme
    MADDE 44 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Genel Müdürlüğün bağlı bulunduğu Bakan yürütür.