Adi Ortaklık adına vekalet

  • Arkadaşlar, Adi Ortaklık adına ihaleye girme vekaleti verilmek isteniyor, adi ortaklığın vergi numarası ve adi ortaklık sözleşmesi var, imza sirküleri yok. Adi Ortaklıklara nasıl vekalet yapıyorsunuz, bütün ortakların imzasını alarak normal şahıs vekaleti mi (o zaman vergi numarasından bahsetmememiz gerekir), yoksa adi ortaklık imza sirküleri hazırlayarak, sirküleri ekleyip mi?

  • İki ya da daha fazla kişinin ortak bir amacı gerçekleştirmek için mal ve emeklerini koydukları şirket türüdür.


    Kuruluşu belirli bir şekle tabi tutulmamıştır.


    Sözleşmenin Noterlikte onaylanmış olması zorunlu değildir.


    Bir ticari işletme adi ortaklık şeklinde işletiliyorsa, bir ticari unvanlarının olması ve ticaret siciline tescil ettirmeleri gerekir. (TTK 20/1, Y.2. HD.9.5.1985, E.l985/2291, K.1985/2818 s.k.).


    İdare yetkisi sözleşme ile, bir veya birkaç ortağa verilmemişse bütün ortaklar şirketi idare ile yükümlüdürler.

    İdare münhasıran bazı kişilere verilmiş olsa bile olağanüstü işlemlerin yapılmasında bütün ortakların birlikte imza atması gerekir (BK.524,525. 3.cümle).


    Ortaklık adına yapılacak olan noterlik işlemlerinde ve tasdik edilecek sirkülerlerde müstenit olarak alınacak ana sözleşme veya kararların mutlak surette ticaret sicilinde tescil ve ilân edilmiş olmaları ve ilânın yapıldığı ticaret sicili gazetesinin tarih, sayı ve sahifeleri gösterilerek bu gazeteden alınması gerekir.


    Ticaret siciline tescil ile ilân arasında geçecek uzun süre nedeniyle kararın veya ana sözleşmenin, ticaret sicili memurluğunca "İşbu karar memurluğumuzca tescil edilmiş olup, ilânı derdesttir" şeklinde yazılacak meşruhat ile imza sirküleri yapılabilir.


    Sirküler metninin, tescil ve ilân edilmiş bulunan sözleşme maddesi veya karar metni ile dikkatle karşılaştırılarak aralarında fark olup olmadığı mutlak surette belirlenmelidir. Fark var ise, ana sözleşme ve karar esas alınarak düzeltilmelidir.


    Ana sözleşme veya idare ve temsile dair kararların ilân edildiği Ticaret sicili Gazetesinin imza sirkülerine müstenit olarak alınması ve bir fotokopisinin eklenmesi gerekir.


    Borçlar Kanunu 520-541. maddelerine göre kurulan adi şirketlerin, tüzel kişiliği yoktur.


    Ortaklar ayrıca sözleşme ile müşterek mülkiyet şeklini benimsemedikçe, malları iştirak halinde mülkiyet şeklindedir.


    Adi şirketin edineceği malların ortaklar adına tapuya iştirak halinde mülkiyet olarak tescili ve iştiraki doğuran neden olarak da (tüm ortak isimleri bir paranteze alınarak) "Adi Şirket" yazılması gerekir. Bu tescilde aksi belirtilmemişse ortakların payları birbirine eşit kabul edilir.


    (BK.521). Adi şirketin mallarında tasarruf yapmak gerektiğinde iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre hareket olunması lazımdır. (3)





    İMZA SİRKÜLERİ


    FİRMANIN ÜNVANI :
    FİRMANIN ADRESİ :
    TEMSİLE YETKİLİ OLANLAR :
    YETKİNİN NASIL KULLANILACAĞI :
    YETKİNİN DAYANAĞI :
    YETKİNİN SÜRESİ :


    …. Ticaret Sicil Memurluğunun …… numarasında kayıtlı olup yukarda yazılı adresteki Firmamızda belirtilen Ticaret ünvanımızın ve aşağıda örneği bulunan imzamın yukarıda ticaret ünvanı ve adresi yazılı firmamım tüm resmi ve hususi daireler, idareler, bankalar, kuruluşlar, firmalar, özel ve tüzel kişilerle yapacağı sözlü veya yazılı borçlandırıcı veya hak kazandırıcı her türlü müracaat, beyanname, sözleşme, taahhüt ve işlemlerde şirketin ticari ünvanı altında yukarıda belirtilen şekilde aşağıya koyacağım imzalarımla …… temsil ve ilzam edeceğimi arzederim.


    TEMSİLE YETKİLİ OLAN:

  • Adi ortaklık sözleşmesinde, ortaklığı şu kişi temsil eder vs. diye maddeye dayanılarak sirküler çıkarılabilirmi? Bu sorunun cevabı mevzunun çekirdeği aslında. Yorum ve insiyatif farkı burada meydana çıkıyor.


    Kanaatim odur ki; ticaret siciline kaydı olmayan tüzel tacirlere imza sirküleri çıkarılması sakıncalıdır. Bence yapılmaması gerekir.


    Bana göre size gelen kişilere şahıs adına vekaletname yapılması yerinde olacaktır..


  • aynen katılıyorum.

  • Duygu hanım; adi ortaklık sözleşmesi yapılıp,vergi numarası alınmış ancak,ortaklık sözleşmesi ticaret siciline tescil edilmemiş ise;
    VEKALETNAME
    ........Adresinde .....Vergi sicil numarasında......Ünvanı altında faaliyet gösteren adi ortaklıkla ilgili olarak bizler adına T.C. sınırları dahilinde bilumum ihalelere iştirak etmeğe,teklif vermeğe,pey sürmeğe,teminatlar yatırıp geri almağa,sözleşme imzalamağa vs.vs.............nı vekil tayin ettik.


    VEKİL EDENLER. DUYGU-CABİR-SEVGİ
    şeklinde vekaletname düzenleyebilirsiniz diye düşünüyorum.selamlar.

  • a-ADİ ŞİRKETTE TEMSİL:


    ...................


    Şirketin temsili: Bir temsilci tayin edilmemişse, her ortak şirketi üçüncü kişilere karşı temsil hakkına sahip sayılır (BK 533. son cümle).


    Olağan işlerde her ortağın temsil yetkisi olup, olağanüstü işlerde ise tek kişinin temsil etmesi mümkün değildir.


    ................



    T.C.
    YARGITAY
    HUKUK GENEL KURULU


    E. 1989/13-457
    K. 1990/2
    T. 17.1.1990


    • ADİ ORTAKLIK ( Aktif Husumette Ehliyet )
    • DAVA VE TARAF EHLİYETİ ( Adi Ortaklıkta )
    • ADİ ORTAKLIĞIN DAVA VE TARAF EHLİYETİNİN OLMAMASI
    • ADİ ORTAKLIKTA İŞTİRAK KURALLARINDAN YARARLANMA ( Davaya Katılma-Temsil Yetkisi Verme )


    743/m.630
    818/m.388, 530, 534


    ÖZET : Adi ortaklık iştirak kurallarına tabi olduğu cihetle davalar bütün ortaklar tarafından birlikte açılmalıdır. Ancak tek ortak tarafından davanın açılmış olması halinde iştirak kurallarından yararlanılarak, davacıya diğer ortakların davaya katılması veya muvafakatlarının alınıp kendisine temsil yetkisini vermelerini sağlamak üzere önel verilmesi gerekir.


    DAVA : Taraflar arasındaki "muarazanın men'i" davasından dolayı yargılama sonunda; ( Kütahya Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi )nce davanın kabulüne dair verilen 17.11.1988 gün ve 559-706 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesinin 23.3.1989 gün ve 7094-2001 sayılı ilamiyle; ( ...Davacı, ortaklaşa işlettikleri taksi durağında, kurallara uymayan davalıya 15 gün duraktan uzaklaştırma cezası verildiğini, bu cezanın tescilini ve infazını istemiştir.


    Davalı, davanın reddini istemiştir.


    Mahkemece, dava kabul edilerek, cezanın tesciline karar verilmiştir


    Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir,


    1- Taraflar arasındaki uyuşmazlık Adi Şirket ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dosya içerisinde Adi Şirket sözleşmesi mevcut değildir. Yazılı Adi Şirket sözleşmesi olduğu da isbat edilememiştir.


    Adi şirketin tüzel kişiliği yoktur. O halde davanın Adi şirketi teşkil eden ortakların tamamı tarafından davalı aleyhine açılması gerekir. Bu sebeple davacı tek başına aktif husumete ehil değildir. Bu yönden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.


    2- Yukarıda yazılı bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    Temyiz eden: Davalı vekili.


    KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:


    Taraflar, 1979 yılında ( ...... Taksi Durağı ) adı altında kurulan adi ortaklığın ortaklarındandır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi, dava ve taraf ehliyeti de yoktur. Dosya içeriğinden, adi ortaklığın yazılı sözleşmesinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.


    Davacı ortak, temyize konu davayı adi ortaklığın ortaklarını temsilen açmıştır. Borçlar Kanununun 530. maddesinde düzenlendiği üzere, adi ortaklık sözleşmesinde bir hüküm mevcut olmadıkça, adi ortaklığı idare eden şerik ile diğer şerikler arasındaki ilişkiler vekalet hükümlerine tabidir.


    Özel bir yetkiyi haiz olmadıkça vekilin, önemli işlemlerden olan dava açamayacağı ise Borçlar Kanununun 388. madde hükmü gereğidir.


    Adi ortaklık iştirak kurallarına tabi olduğu cihetle, davaların Borçlar Kanununun 534 ve Medeni Kanunun 630. maddeleri gözetilerek bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir.


    Ancak, olayımızda olduğu gibi tek ortak tarafından davanın açılmış olması halinde, iştirak kurallarından yararlanılarak, davacıya diğer ortakların davaya katılması veya muvafakatlarının alınıp kendisine temsil yetkisini vermelerini sağlamak üzere önel verilmesi ve sonucuna göre gerekli tesbitin yapılarak hüküm kurulması gerekir.


    Nitekim 25.6.1958 gün 38-33 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.10.1974 gün ve 2570-15172 sayılı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinin ve 19.12.1974 gün 5508-3728 sayılı Yargıtay Onüçüncü Hukuk dairesinin emsal kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.


    Bu itibarla gerekli iştirak sağlanıp davanın görülebilirlik koşulu yerine getirilmeden işin esasına girilerek karar verilmesi doğru değildir.


    O halde yerel mahkeme direnme kararı bozulmalıdır.


    SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, 17.1.1990 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY YAZISI:


    Dava, adi ortaklığın idareci ortağı tarafından verilen vekalet üzerine, adi ortaklığı temsilen açılmış bulunmaktadır: İdareci ortağın isteği ile açılan bu davada temsil eksikliği vardır. Belirtilen temsil eksikliği, herhangi bir sınır getirilmeksizin her türlü biçimde giderilebilir.


    Sözgelimi, sayın çoğunluğun kabul ettiği üzere idareci ortak tarafından, davalı dışında kalan ortakların tamamının isim listesi verilerek ve bunlar davacı gösterilmek veya dava dışındaki ortakların muvafakatları alınmak suretiyle eksiklik tamamlanacağı gibi, davanın açılışını duyan dava dışı ortakların duruşmaya gelerek davaya muvafakat vermeleri veya vekalet vererek bir avukat aracılığı ile davada temsil olanağının sağlanması yahut dava dosyasına bir dilekçe göndermek suretiyle muvafakat vermeleri olanaklı bulunduğundan, sayın çoğunluğun temsil eksikliğini biçime bağlı sınırlı biçimde tamamlanması gerektiğine ilişkin kararına, sadece bu gerekçe ile katılmıyorum.


    Gönen ERİŞ
    Onbirinci Hukuk Dairesi Üyesi