yetişkin %100 oranın özürlülerin noterlik işlemleri

  • Arkadaşlar bu önemli bir konu, lütfen gerçek anlamda bilgisi olanlar cevap verirse sevinirim. Çünkü bence şöyle olmalı böyle olmalı denildiği zaman kafa karıştırmaktan başka işe yaramıyor.
    Benim %100 özürlü 46 yaşında bir abim var. Abimin üzerinde bir araba var, satışı yapılacak.


    Babamın mahkeme kararı aynen şöyle:"kısıtlı SERDAR'ın TMK. 419/3 maddesi gereğince babası HASAN EROL'un VELAYETİ ALTINDA BIRAKILMASINA- " diye yazıyor.


    " TMK.416. maddesi aynen şöyle ;Vesayet makamı, gecikmeksizin vasi atamakla yükümlüdür. Gerek duyulduğunda henüz ergin olmayanlarında kısıtlanmasına karar verilebilir. ancak, kısıtlama kararı ergin olduktan sonra sonuç doğurur. Kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılır. "
    Bu kanuna ve bizim mahkeme kararına göre araç satışı için ek karar alınmasına gerek yoktur.
    çünkü velayet devam etmektedir. yani 2 yaşında çocuk neyse 46 yaşında özürlü çocukta aynı konumdadır.


    Bu konuda bilgisi olan arkadaşlar cevap yazarlarsa sevinirim. TEŞEKKÜRLER.

  • iclal hanım;


    Mahkeme kararları ile VELİ atanmalarında kısıtlı adına araç satışı için özel yetkinin aranması lazım söz konusu mahkeme kararına bakarsanız orada kısıtlının mal varlığının olup olmadığı hususu, menfaat çatışmasının olup olmadığı hususlarının da mahkeme tarafından incelendiğini göreceksiniz
    KEZA; mahkeme kararının hüküm kısmında ;
    .....Kısıtlıya ait denetim altına alınmaya değer mal varlığının bulunmadığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, velinin defter tutmaktan ve hesap vermekten muaf tutulmasına, ancak mahçurun mal varlığında bir artış olduğu taktirde mahkemesine veli tarafından bir ay içinde bilgi vermesi gerektiğinin veliye ihtarına denmekte


    Kolaylıklar diliyorum

    Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.

    Mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenleyen Mahmut Bürke ().

  • Değerli arkadaşlarım bende Mahmut beyin düşündüğü gibi düşünmüş idim.Ancak başımdan geçen bir olayda Ergin olup,Medeni kanunun 419 ncu maddesi üçüncü bendine göre vasi tayin edilerek velayet altına alınan kısıtlının yakınına yapacağı bir gayrimenkul satışı için vereceği vekaletile ilgili olarak "gidin mahkemeden izin kararı çıkartın" dediğimde, ilgililer haklı olarak mahkemeye gittiler.Hakim Ergin olup velayet altına alınan kimseler için özel bir karara ihtiyaç yoktur.Şeklinde tekrar karar verdi.Ben bu kararı uzun bir süredir saklıyordum.Hatta Sait Doğan beyin sitesinde de yayınlattırdım.Sizler bugün siteye yazdığınızda kararı bulmağa çalıştım ama ne yazıkki kararı kaybetmişim.Buradaki Asliye Hukuk mahkemesindeki arkadaşımla görüştüm yarın benzeri bir kararı bana gönderecek bende sizlerle paylaşacağım.Sonuç olarak Ergin olup velayet altına alınan kimseler için ikinci bir karara ihtiyaç yoktur fikri ağırlıkta gibi görünüyor.Selamlar sevgiler.

  • CABİR Bey , bu söylediğiniz doğru, hakim bize karar bile vermedi.
    ek karara gerek yok dedi. Kimse bunu anlamıyor. Noterde çalışan
    arkadaşları bir türlü ikna edemedimm. Lütfen bu konuda bir karar bulursanız
    bana faks çekersenizz çokkk sevinirim.

  • Değerli meslekdaşım bir aksilik olmaz ise yarın kararı sizinle paylaşacağım.Zaten benim izah etmeğe çalıştığım hususta, ikinci bir kararın alınmaması yönünde verilmiş bir karardı.Selamlar.

  • Merhaba,
    Bende Mahmut Bey gibi düşünüyordum ama araştırmamdan aşağıdaki sonuç çıkınca fikrim değişti. Daha teferruatlı bilgi için bir dosya eklemek istedim ama sistem dosya boyutunu fazla buldu :) Kolylıklar diliyorum.


  • Arkadaşlar ;


    Değerli meslektaşım abim, Kocaeli 6. Noterliği Başkatibi Cabir Karahasanoğlu’nun gönderdiği Kocaeli Birinci Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.02.2005 tarih 2004/1685 Esas 2005/159 karar sayılı Vasiye izin kararın Hüküm kısmında “ Yukarıda açıklanan sebeplerle; Davacı vasinin satış için izin isteminde bulunduğu taşınmazların satışı ve alımı konusunda mahkememizce daha önce verilen 2004-1367-1679 sayılı kararda mahcurun annesi olan vasinin velayeti altında bırakılmasını karar verildiği ve velayet hükümleri uyarınca gayrimenkul satışı ve alımı konusunda izin alması gerekmediği hususunda karar verilmiş olduğundan yeniden bir karar verilmesine gerek olmadığına denilmiştir
    Sonuç olarak bu karara göre ergin kısıtlının velayetinin babaya verilmesi buda Cabir abinin dediği gibi ergin kısıtlının velayetinin babaya verilmesi halinde baba’nın ergin kısıtlı adına kayıtlı araç satışı için izin almasına gerek kalmamaktadır.


    TABİKİ DÜNDEN BERİ TMK'YI BİTİRDİM FAYDASI OLDU BENİMDE FİKRİM DEĞİŞTİ :)


    Cabir abi verdiğiniz bilgiler için çok çok teşekkürler ,saygılar




    cabir abi'nin gönderdiği mahkeme kararı : http://www.katibiadil.com/mahkemekarari.JPG

    Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.

    Mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenleyen Mahmut Bürke ().

  • YHGK
    Esas : 1989/1-146
    Karar : 1989/239
    Tarih : 05.04.1989



    TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Hacir Altındaki Kişiye Vesayeten Yapılan Pay Temliki Satış - Sulh Hukuk Mahkemesinden İzin Alınması - Asliye Hukuk Mahkemesinin Onayı)
    REŞİT OLAN EVLADIN HACREDİLMESİ
    SULH HUKUK HAKİMİNDEN ALINAN İZİN ( Velayet Altınadaki Mahcura Ait Gayrımenkulün Satışı)
    GAYRIMENKÜL SATIŞI ( Mahcura Ait Taşınmazın Satışı İçin Gerekli Olan Sulh Hakiminin İzni )
    743 Sa.Ka.369, 388
    Reşit evlat hacir altına alınıp annesi vasi atanmışsa da, tayin edilmişse de, MK. m. 369 uyarınca, vasi atama, tayin kararı velayet altına konulma anlamında değerlendirilmelidir.Bu halde, ona ait taşınmazın satışında, hakimin iznini öngören MK.nun 388. maddesi uygulanmaz.


    DAVA VE KARAR:
    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Asliye 5. Hukuk mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.11.1987 gün ve 1987/293-522 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 4.10.1988 gün ve 1988/6695-10273 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı vekili, hacir altındaki Gülseren Benere vesayeten yapılmış olan pay temlikinde satışında Sulh Hukuk Mahkemesinden izin alınmış olmasına karşı, Asliye Hukuk mahkemesinin onayının sağlanamadığını bu yasal noksanlığın ise satışı yok hükmünde kıldığını ileri sürmüş 3/4 paya hasren iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.


    Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde salt Medeni Kanunun 388-2. maddesi hükmü esas alınmış ve ( ... Asliye Hakiminin tasvip kararı olmadıkça, mahcura ait bir gayrimenkul satışının mümkün bulunmadığı, bu unsuru taşımayan satışın yoklukla illetli olduğu ) gerekçesine dayanılıp davanın kabulüne karar verilmiştir. Kuşkusuz gerçek anlamda vesayetin söz konusu olduğu hallerde değinilen gerekçe doğrudur ve yasaldır. Ne varki, olayda Gülseren Bener akıl hastalığından ötürü hacir altına alınınca, kendisine annesi Münevver Benerin vasi tayin edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu durum karşısında Medeni Kanunun 369. maddesi hükmünün gözardı edilemiyeceği açıktır. Başka bir deyişle uyuşmazlığın asıl çözüm maddesi, 369. madde olmak gerekir.


    Bilindiği üzere, anılan maddenin son fıkrası ( Reşit olan evlat hacredildikte, vesayet altına alınacak yerde asıl olan velayet altına konulmaktır. ) şekliyle ifade edilmiş bulunmaktadır. Bu hükmün buyurucu nitelikte olduğu açıktır. Hal böyle olunca, vasi tayin kararı velayet altına konulma anlamında değerlendirilmelidir. Nitekim dosyaya örnekleri ibraz edilen Yargıtay özel Daire kararları da bu doğrultuda yorum getirmişlerdir. Esasen, mehaz madde ( reşit çocuklar hacredildikçe vesayetin yerine kaideten velayet kaim olur. ) şeklinde dilimize çevrilmiştir. ( Dr. A.Egger. Medeni Kanunun şerhi, Volf Çernis Çevirisi Shf. 302 ) öte yandan Medeni Kanunun 268 ve 269. maddeleri ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi 27.1.1929 tarih 542 sayılı yorumunda "Anılan maddelerinin açık hükmü karşısında velilerin, velayetleri altında bulunan küçüklere ait gayrımenkullerini satmak ve rehin etmek konularında önceden hakimden onatmak gibi bir işlemin gerekmediği öngörülmüştür.


    Kaldı ki olayda satış işlemini gerçekleştiren annenin velayet hakkını kullanmaya ehil ve muktedir bir kimse bulunduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanısıra mahcure adına bankaya yatırılmış satış parasının annesi tarafından çekilerek tümü kızına ait olmak üzere yeni bir taşınmaz alımı için sarfedilmek istenildiği, yeni taşınmazın alımının da satış vaadi sözleşmesine bağlandığı saptanmıştır.


    O halde yukarıda belirtilen ilke ve olgular ve özellikle Medeni Kanunun 369/son maddesi hükmü gözetilmek suretiyle davanın reddedilmesi gerekirken yazılı şekilde iptali karar verilmesi isabetsizdir. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
    YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI: Medeni Kanunun 369/2. maddesinde reşit olan evlat hacredildikte, vesayet altına alınacak yerde asıl olan velayet altına konulmaktır" denilmiştir. Olayda Maddi vakalar karşısında bu madde uyarınca velayet altına konulma söz konusu olmakla velayet hükümlerinin dikkate alınması ve dolayısıyla hakimin iznini öngören Medeni Kanunun 388. maddesinin uygulanmaması icabedeceğine göre mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.


    SONUÇ:
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi.
    YHGK 05.04.1989 E.1989/1-146 - K.1989/239



    Mahkeme Karaı Linktedir : http://www.katibiadil.com/mahkemekarari.JPG

    Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.

    Mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenleyen Admin ().

  • Nihayet bu konu açıklık kazandı. Her keze teşekkür ederim. Şimdi bir mesele daha var.
    Elimizde velayetin babaya verildiğine dair, mahkeme kararı var.


    kısıtlı oğlu adına araç satışı yaparken, babanın yanında annenin imzasını almaya
    gerek varmı ? Yoksa sadece babasının imzası yeterlimidir ?
    Bence mahkeme babaya verdiğine göre baba atacak imzayı ama noter bey
    hayır annede gelecek diyo.?


    Siz ne dersiniz arkadaşlar ? :-[

  • değerli meslektaslarım,
    iki gün önce bu işlem banada geldi,
    hakim vasi tayinine gerek olmadığına,
    anne olduğundan velayetin tesisinne
    ve velayetin aynen devamına diye karar
    vermiş ayrıca velinin yapacağı işle ilgili
    ayrı bir karar vermiş.
    Her iki karardan dayanak alarak işlemi
    yaptım. şu var bildiğiniz gibi velayet
    en kapsamlı ve en geniş temsil sıfatıdır. Yinede
    Kısıtlı ergin olduğundan hakime
    müraacat edilmesinde fayda var
    diye düşünüyorum.
    Saygılar.

  • İclal hanım; Sizin noterinizin pek iş yapmağa niyeti yok galiba ki çeşitli bahaneler üretiyor.O kararı veren hakim o kadar düşünememişmi de sadece babaya yetki vermiş?Anne ve babanın müşterek velayeti , reşit olmayan yani rüştünü isbat etmemiş başka bir deyimle on sekiz yaşını bitirmemiş çocukları içindir diye biliyorum.Selamlar.

  • iclal hanım;
    mahkeme kararında-ki bizdeki kararlar öyle- TMK'nun 407. maddesi gereğince kısıtlanmasına, vasi adayının ...babası olması sebebiyle babasının velayeti altında bırakılmasına, veli olarak ....atanmasına
    ....
    3- Kendisine kendisi ile aynı nüfusta kayıtlı...ve ...'den olma .../.../19.. doğumlu.......'nun VELİ OLARAK ATANMASINA,


    denildiğinden sadece baba'nın yetkili olduğu ve baba imzasının yeterli olacağını düşünüyorum


    selamlar

    Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.