Müstenidat - Noterlikte Başkaları Adına İş Yapanlar - Hüseyin Bozkurt

  • Noterlik İşlemlerinde Başkaları Adına İş Yaptıranlardan Aranacak Ve İbraz Edilecek Belgeler Hakkındaki Hükümler



    Hüseyin BOZKURT
    Beyoğlu 7. Noteri



    YAZI PLANI
    Giriş
    Başkaları Adına İşlem Yaptıracak Kişiler ve Belgeler
    Kişilerin ve Belgelerin Tanımı
    Birlik Genelgelerine Göre Kişiler ve Belgeler
    İbraz escort izmit Edilen Belgenin İşleme Yazılması ve Örneğinin Eklenmesinde Şekil
    SONUÇ



    Kısaltmalar:-
    Kanun-K.
    Yönetmelik-Y.
    Madde-m.
    Noterlik Kanunu-NK.
    Noterlik Kanunu Yönetmeliği-NKY
    Medeni Kanun-MK.



    Borçlar Kanunu BK.
    Ticaret Kanunu TK.
    Sayı S.
    Sahife Sh.
    Genelge G.
    I- Giriş
    1512 sayılı Noterlik Kanununun 79. ncu maddesi "Noterliklerde başkaları adına işlem yaptıracaklardan aranacak belgeler ve bu işlemin şekline ait hususlar ve 88. nci madde ile de işleme eklenecek dayanak belgelerin hükmü belirlenmiştir.
    Başkaları adına işlem yaptıracak olarak sayılan vekil, veli, kayyım, mümessil, mirasçı, şirket ve dernek gibi tüzel kişi ve resmi kuruluşların temsil ve yetkileri; Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu, Şirket ve Dernek Kuruluş Sözleşmeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş kanun ve yönetmelikleri ile düzenlenmiştir.
    Konuya ait Adalet Bakanlığı ve Türkiye Noterler Birliğinin açıklayıcı genelgeleri de bulunmaktadır. Bunların toplu olarak gözden geçirilip incelenmesi faydalı olacaktır.
    II- Başkaları adına işlem yaptıracak kişiler ve aranacak belgeler ve dayanaklar:
    Başkaları adına işlem yaptıracak kişiler Noterlik Kanununda, aranacak belgeler ise Noterlik Kanunu Yönetmeliğinde gösterilmiştir. Bunlara göre:
    "Vekil, veli, vasi, kayyım, mümessil ve mirasçı sıfatıyla veya şirket ve dernek gibi tüzel kişiler adlarına noterlik işlemi yaptırmak isteyenler, sıfat ve yetkilerini ve işlemi yapmaya izinli olduklarını bildirir belge göstermekle yükümlüdürler.
    Belgenin gösterildiği iş kağıdına yazılmakla beraber, işlemle ilgili kısımlarını ve nereden hangi tarih ve numara ile verilmiş olduğunu gösteren, birer örneğini harçsız ve vergisiz olarak gerek ilgilisine verilecek ve gerekse dairede saklanacak asıl ve örneklerine bağlanır." NK.m.79
    "Başkaları adına işlem yaptıracaklardan Noterlik Kanunu'nun 79 uncu maddesinde yazılan belgelerin aranması işlemle ilgili kısımlarının örneklerinin işlem kağıdına eklenmesi zorunludur. Vekil ve mümessilin temsil ettikleri kişiler birden çok iseler, temsil ettikleri bütün kişilerin ad ve soyadlarının işleme teker teker yazılması ve ibraz olunan belge veya belgelerin bu kişileri tamamen kapsaması şarttır.
    Yetki izni gösteren belgeler:
    a- Vekil için, vekaletname düzenlemeye yetkili hakim ve noterlerce onanmış vekaletname,
    b- Veli için, kendisi veya velayeti altında bulunan küçüğün nüfus hüviyet cüzdanları,
    c- Vasi ve kayyım için, mahkeme kararı ve nüfus cüzdanları ,
    d- Mirasçı için veraset belgesi ve nüfus hüviyet cüzdanları,
    e- Mümessiller için, temsil veya izin kağıdı,
    f- Köy hükmi şahsiyetini temsil yetkisine haiz muhtarlar için yetkili idare makamlarının usulüne göre verecekleri yetki belgeleridir." NKY.m.92
    Kanun, başkaları adına işlem yaptıracak kişileri genel olarak saymıştır.
    Tüzel kişiler özel olacağı gibi kamu kurum ve kuruluşları gibi resmi de olabilir. Bunlara benzerleride eklenebilir.
    Veli, vasi, kayyım, mirasçı ve mümessillik ile dernekler Medeni Kanun ile düzenlenmiştir. 2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni Medeni Kanunumuz eskisine göre bazı değişiklikler getirmiştir.
    Derneklerin temsili kuruluş sözleşmesiyle belirlenmektedir.
    Vekille ilgili genel düzenleme ve yetkiler Borçlar Kanunu ve vekaletname ile yapılmaktadır.
    Mümessil ve şirket temsiline ait hükümler Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu ve kuruluş sözleşmeleri ile düzenlenmektedir.
    Kamu kurum ve kuruluşlarının temsili ve yetkileri ise bunların kuruluş kanunu ve yönetmelikleri ile gösterilmektedir.
    Noterlik daireleri, başkalarının adına işlem yaptıracaklardan isteyeceği belge, bunların şirket sıfat ve yetkilerine ve işlemi yapmaya izinli olduklarına dairdir. Belgede sıfatı ve yetkisi varsa ilgilisine ait işlemi yaptırabilir. Aksi halde o işlem yapılamaz (NK.m.79).
    III. Başkaları adına işlem yapan kişiler ve aranacak belgelerin tanımı:
    a) Vekil: Vekalet akti dairesinde, kendisine tahmil olunan işin idaresini ve tekabbül ettiği hizmetin ifasını iltizam eyleyen kişidir (BK.m.386/1).
    "Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tesbit edilmemiş ise taallûk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir.
    Vekalet, vekilin tekabbül eylediği işin yapılması için icap eden hukuki tasarrufları ifa salahiyetini şamildir.
    Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame edemez, sulh olamaz, tahkim edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlayamaz, bir gayrimenkulu temlik veya bir hak ile takyit edemez" (BK.m.388).
    Kanunun bu hükmünden anlaşılacağı gibi vekalet bir akittir. Akit olması sebebiyle vekaletnamenin yazılı olması gerekir. Vekaletname tek taraflı ve yazılıdır. Ancak vekilin bu vekaletnamenin gereğini yapması ile yürürlüğe girmiş olur. Tapu dairesinde yapılacak işlemle ilgili vekaletnameler noterliklerde düzenleme şeklinde yapılmalıdır (NK.m.89). ilgilinin fotoğrafı yapıştırılmalıdır. Boşanma yetkili vekaletname de fotoğraflı olmalıdır (NKY.m.93).
    Vekaletin sona ermesi:
    Vekaletnamenin, vekil edenin tek taraflı olarak yapabilmesi özelliğinden dolayı bunun sona ermesi de kanunla özel sebeplere bağlanmıştır.
    Kanuna göre:
    "Vekaletten azil ve ondan istifa her zaman caizdir. Şu kadar ki münasip olmayan bir zamanda vekaletten azil veya ondan istifa eden kimse diğerinin zararını zemin olur" (BK.m.396). Keza:
    "Hilafı mukaveleden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekalet, gerek vekilin gerek müvekkilin ölümü ile ve ehliyetinin zevali veya iflası ile nihayet bulur.
    Şu kadar ki vekaletin nihayet bulması müvekkilin menfaatlerini tehlikeye koyuyorsa, müvekkil veya mirasçısı veya mümessili bizzat işlerini görebilecek hale gelinceye kadar vekil veya mirasçısı veya mümessili vekaleti ifaya devam ile, mükelleftir" (BK.m.397).
    Yargıtay'ın 22.2.1941 tarih ve 87 sayılı içtihadı Birleştirme Kararına göre "müvekkilin ölümünden sonra dahi maliki olduğu malın tapu sicil muhafızlığında başkasına satış ve ferağa ilişkin vekaletin devam edeceği vekil ile müvekkil arasında kararlaştırılmışsa, müvekkil öldükten sonra vekilin salahiyetleri devam eder; fakat vekili azil hakkı ölünün kanuni mirasçılarına geçer. Mirası reddetmemiş olan mirasçılar bu hakkı kullanabilirler." (Senai Olgeç Borçlar Kanunu ve ilgili özel kanunlar İsmail Akgün Matbaacılık ve Kitapçılık Müesseseleri No. 2 sn.314).
    Belirli bir tarih ve süre ile verilen vekaletnameler, o tarih ve süre sonrası için geçerli olmamaktadır. Keza belirli bir iş için verilmiş olan vekaletnameler, işin yapılmasını takiben sona ermektedir.
    İşlem yapılabilmesi için, vekaletnamenin düzenlemeye yetkili noterlik veya hakimlikçe (askerler için komutanlıkça) onaylı olması gerekir (NKY.m.92/a9).
    b) Veli: Bilindiği gibi Noterlikte Veli'nin küçük çocuğu için işlem yaptırabilmesi için kendisinin ve küçüğün nüfus hüviyet cüzdanları aranmaktadır (NK.Y.m92).
    Medeni Kanuna göre: Ehliyet (Yeterlilik):
    "Her insanın hak ehliyeti vardır", "Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır" (MK.m.8,10). yine Kanunumuza göre "Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar" "Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin imzasıyla mahkemece ergin kılınabilir" (MK.m.11,12). Ayırt etme gücü "Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlar benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir" (MK.m.13).
    Fiil ehliyetsizliği: Kanunumuza göre;
    "Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur." "Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere,
    ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz." "Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumludurlar."
    Velilik ve velayet, Medeni Kanunumuzda soy bağı sebebiyle Ana-baba ve küçük çocukları arasında kurulan hukuki ilişkilerdir. Bu ilişkiler yeni Medeni Kanunumuzda 282-363 vd. maddelerinde ve mirasla ilgili hükümlerle düzenlenmiştir.
    Velilik ve velayet, soy bağı sebebiyle ana-babanın, fiil ehliyeti bulunmayan küçük veya mahcur çocuklarla birbirleri veya başkalarına karşı olan ilişkileri düzenleyen kurallardır.
    Medeni Kanunun bu hükümlerine göre veli, küçüklerin ve kısıtlıların soy bağı sebebiyle yasal temsilcisi bulunan ana ve babasıdır (MK.m.282), küçük ve kısıtlının karşılıksız kazanma ve kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını kullanmalarının dışındaki hukuki işlemler ve mallarının yönetimi yasal temsilcileri olan velileri yani ana ve babaları tarafından temsil edilerek yapılır.
    Kanuna göre (MK.m.335 vd):
    1. Velayet
    Genel olarak
    Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.
    Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar (MK.m.335).
    2. Ana baba evli ise
    Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.
    Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.
    Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir (MK.m.336).
    3. Ana ve baba evli değilse
    Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir (MK.m.337).
    4. Üvey çocuklar
    Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler.
    Kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder (MK.m.338).
    5. Çocuğun temsil edilmesi
    Ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler.
    İyi niyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler
    Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır (MK.m.342).
    6. Çocuğun fiil ehliyeti
    Velayet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir.
    Çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına bakılmaksızın kendi malvarlığı ile sorumludur (MK.m.343).
    7. Çocuğun aileyi temsil etmesi
    Velayet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana ve babanın rızasıyla aile adına hukuki işlemler yapabilir; bu işlemlerden dolayı ana ve baba borç altına girer (MK.m.344).
    8. Çocuk ile ana ve baba arısındaki hukuki işlemler:
    Çocuk ile ana ve baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır (MK.m.345).
    9. Çocuğun korunması:
    Koruma önlemleri
    Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır (MK.m.346).
    10. Çocukların yerleştirilmesi:
    Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş halde kalırsa hakim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir.
    Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hakim aynı önlemleri alabilir.
    Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu önlemlerin gerektirdiği giderler devletçe karşılanır.
    Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır (MK.m.347).
    11. Velayetin kaldırılması:
    Genel olarak
    Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hakim aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir:
    1. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, özürlü olması, başka bir yerde bulunması veya
    benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.
    2. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini
    ağır biçimde savsaklaması.
    Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır.
    Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar (MK.m.348).
    12. Ana ve babanın yeniden evlenmesi halinde:
    Velayete sahip ana ve babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir (MK.m.349).
    13. Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın yükümlülükleri:
    Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder.
    Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır (MK.m.350).
    14. Durumun değişmesi:
    Durumun değişmesi halinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara uydurulması gerekir.
    Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hakim, re'sen ya da ana veya babanın istemi üzerine velayeti geri verir (MK.m.351).
    15. Yönetim:
    Genel olarak
    Ana ve baba, velayetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler; kural olarak hesap ve güvence vermezler.
    Ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hakim müdahale eder (MK.m.352).
    16. Evlilik sona erince:
    Evlilik sona erince velayet kendisinde kalan eş, hakime çocuğun malvarlığının dökümünü gösteren bir defter vermek ve bu malvarlığında
    veya yapılan yatırımlarda gerçekleşen önemli değişiklikleri bildirmek zorundadır (MK.m.353).
    17. Kullanma hakkı:
    Ana ve baba, kusurları sebebiyle velayetleri kaldırılmadıkça, çocuğun mallarını kullanabilirler (MK.m.354).
    18. Gelirlerin sarfı:
    Ana ve baba, çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için; hakkaniyete uyduğu ölçüde de aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere sarf edebilirler.
    Gelir fazlası, çocuk mallarına katılır (MK.m.355).
    19. Çocuk mallarının kısmen sarfı:
    Olağan ihtiyaçlar gerektirdiği ölçüde sermaye biçiminde ödemeler, tazminatlar ve benzeri edimler çocuğun bakımı için kısmen kullanılabilir.
    Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hakim, ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir (MK.m.356).
    20. Çocuğun serbest malları:
    Kazandırmalar
    Ana ve baba, faiz getiren yatırım veya tasarruf hesabı açılmak üzere ya da açıkça ana ve babanın kullanması koşuluyla çocuğa yapılan kazandırmaların gelirlerini kendi menfaatlerine sarf edemezler.
    Kazandırmada bulunan kişi, kazandırma sırasında açıkça aksini öngörmedikçe, ana ve baba bunlar üzerinde yönetim hakkına sahiptir (MK.m.357).
    21. Saklı mal:
    Ölüme bağlı tasarruf yoluyla çocuğun saklı payı ana ve babanın yönetimi dışında bırakabilir.
    Miras bırakan yönetimi bir üçüncü kişiye bırakmışsa, tasarrufunda bu kişinin belirli zamanlarda sulh hakimine hesap vermesini öngörebilir (MK.m.358).
    22. Meslek veya sanat için verilen mal ve kişisel kazanç:
    Ana ve baba tarafından bir meslek veya sanat ile uğraşması için çocuğa kendi malından verilen kısmın veya kendi kişisel kazancının yönetimi ve bunlardan yararlanma hakkı çocuğa aittir.
    Çocuğun evde ana ve babasıyla birlikte yaşaması halinde, ana ve baba ondan kendisinin bakımı için uygun bir katkıda bulunmasını isteyebilirler (MK.m.359)
    23. Çocuk mallarının korunması:
    Önlemler
    Ana ve baba, çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermezlerse hakim, malların korunması için uygun önlemleri alır.
    Hakim, özellikle malların yönetimi konusunda talimat verebilir; belirli zamanlarda verilen bilgi ve hesabı yeterli görmezse, malların tevdi edilmesine veya güvence gösterilmesine karar verebilir (MK.m.360).
    24. Yönetimin ana ve babadan alınması:
    Çocuğun mallarının tehlikeye düşmesi başka bir şekilde önlenemiyorsa hakim, yönetimin bir kayyıma devredilmesine karar verebilir.
    Çocuğun, yönetimi ana ve babaya ait olmayan malları tehlikeye düştüğünde hakim, aynı önlemlerin alınmasını kararlaştırabilir.
    Çocuk mallarının gelirlerinin veya bu mallardan ayrılmış belirli miktarların kanuna uygun şekilde sarf edileceğinden kuşku duyulursa hakim, bunların da yönetimini bir kayyıma bırakabilir (MK.m.361).
    25. Yönetimin sona ermesi:
    Malların devri
    Ana ve baba, velayetleri veya yönetim hakları sona erince, çocuğun mallarını, hesabıyla birlikte ergin çocuğa, vasisine veya kayyıma devredebilir (MK.m.362).
    26. Ana ve babanın sorumluluğu:
    Ana ve baba çocuk mallarının geri verilmesinde vekil gibi sorumludurlar.
    Dürüstlük kuralına uygun olarak başkasına devrettikleri malların yerine sadece aldıkları karşılığı geri vermekle yükümlüdürler.
    Kanuna uygun olarak çocuk veya aile için yaptıkları harcamalardan dolayı tazminatla yükümlü tutulmazlar (MK.m.363).
    Yeni MK.nun yukarıya alınan hükümlerinden anlaşıldığı gibi velayet hakkı, çocuk ve kısıtlının malları üzerinde sınırsız bir yetki vermemektedir. Velayetteki temsil yetkisi, vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümlere bağlanmıştır. Bu duruma göre MK.nun vesayet makamından izin alınması dair 462 ve denetim makamından izin alınmasını gerektiren 463. ncü maddeleri hariç, kısıtlı adına işlem yaptıracak ana-babadan da aranmalıdır. Aksi halde yapılan işlem hukuken geçersizdir (MK.m.465). Keza çocuk ile ana-baba arasındaki hukuki işlemlerde çocuğun borç altına girmesi bir kayımın katılmasına ve hakimin onayına bağlanmıştır. (MK.m.345) "Kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılır." (MK.m.419 son) Ana-baba vasi olarak tayin olunsa dahi velayet haklarına sahiptirler.
    c) Vasi ve Kayyım:
    1) Vasi ve kayyım hakkındaki hükümlere göre:
    "Vasi ve kayyım
    Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.
    Kayyım, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır.
    Bu Kanunun vasi hakkındaki hükümleri, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanır" (MK.m.403).
    2) Vasi ve kayyımın vesayetleri altındaki kişi adına işlem yaptırabilmesi için noterlikçe mah
    keme kararı ve nüfus cüzdanları aranır. Mahkeme kararı öncelikle vasi veya kayyım tayinine
    ait olmalıdır. (NKY.m.92) Vesayet ve denetim makamının iznine bağlı işlemlerde ise, sulh ve
    asliye hukuk mahkemelerinin işlemin yapılma sına dair kararları aranmalıdır.
    Medeni Kanunda vesayeti gerektiren sebepler ve vesayet organları gösterilmiştir. Bunlara göre:
    "Küçüklük
    Velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.
    Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir halin varlığını öğrenen nüfus memurları, idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar" (MK.m.404).
    3) "Kısıtlama
    Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
    Akıl zayıflığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.
    Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar." (MK.m.405)
    4) "Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kütü yaşama tarzı, kötü
    yönetim Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç, olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır" (MK.m.406).
    5) "Özgürlüğü bağlayıcı ceza
    Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her ergin kısıtlanır.
    Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir yükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür" (MK.m.407).
    6) "İstek üzerine
    Yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir" (MK.m.408).
    VESAYET ORGANLARI
    7) "Vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır" (MK.m.396).
    8) "Vesayet daireleri
    Kamu vesayeti, vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütülür.
    Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi; denetim makamı, asliye hukuk mahkemesidir" (MK.m.397).
    9) (Özel vesayet Koşulları
    Vesayet altındaki kişinin menfaatinin haklı gösterdiği, özellikle bir işletmenin, bir ortaklığın veya benzeri işlerin sürdürülmesi gerektiği takdirde vesayet istisnai olarak bir aile verilebilir.
    Bu durumda vesayet makamının yetki, görev ve sorumluluğu kurulacak aile meclisine geçer" (MK. m.398).
    10) "Kurulması
    Özel vesayet, vesayet altına alınan kişinin fiil ehliyetine sahip iki yakın hısımının veya bir kışımı ile eşinin istemi üzerine denetim makamı tarafından kurulur" (MK.m.399).
    11) "Aile meclisi
    Aile meclisi, vesayet altındaki kişinin vasi olmaya ehil, denetim makamınca dört yıl için atanacak en az üç hısımından oluşur.
    Vesayet altına alınanın eşi de aile meclisine üye olabilir" (MK.m.400).
    12) "Usul
    İlgilinin dinlenilmesi ve bilirkişi raporu
    Bir kimse dinlenilmeden savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi veya isteği sebebiyle kısıtlanamaz.
    Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Hakim, karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir" (MK.m.409).
    YETKİ
    13) "Vesayet işlerinde yetki
    Vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir" (MK.m.411).
    14) "Yerleşim yerinin değişmesi
    Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez.
    Yerleşim yerinin değişmesi halinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilan olunur" (MK.m.412).
    KAYYIMLIK VE YASAL DANIŞMANLIK
    15) "Kayyımlığı gerektiren haller Temsil
    vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re'sen temsil kayyımı atar:
    1. Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir
    işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse,
    Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa,
    Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa" (MK. m.426).
    16)"Yönetim Kanun gereği
    Vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gereken önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki hallerde bir yönetim kayyımı atar:
    Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinmezse,
    Vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, bir kişi malvarlığını
    kendi başına yönetmek veya bunun için temsilci atamak gücünden yoksunsa,
    Bir terekede mirasçılık hakları henüz belli değilse veya ceninin menfaatleri gerekli kılarsa,
    Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa,
    Bir hayır veya genel yarar amacı güden başka bir iş için halktan toplanan para ve sair
    yardımı yönetme veya harcama yolu sağlanamamışsa" (MK.m.427).
    17) "İstek üzerine
    İsteğe bağlı kısıtlama sebeplerinden biri varsa, ergin bir kişiye kendi isteği üzerine bir kayyım atanabilir" (MK.m.428).
    18) "Yasal danışmanlık
    Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır:
    Dava açma ve sulh olma,
    Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması,
    Kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi,



    Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri,
    Ödünç verme ve alma,
    Ana parayı alma,
    Bağışlama,
    Kambiyo taahhüdü altına girme,
    Kefil olma.
    Aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir" (MK.m.429).
    19) "Yetki Temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı tarafından atanır.
    Yönetim kayyımı, malvarlığının büyük bölümünün yönetildiği veya temsil edilen kimsenin payına düşen malların bulunduğu vesayet makamı tarafından atanır" (MK.m.430).
    VASİNİN GÖREVLERİ
    20) "Defter tutma
    Vasiliğe atanma kararının kesinleşmesi üzerine vasi ile vesayet makamının görevlendireceği bir kişi tarafından, vakit geçirilmeksizin, yönetilecek malvarlığının defteri tutulur.
    Vesayet altındaki kişi ayırt etme gücüne sahipse, olanak bulunduğu takdirde defter tutulurken hazır bulundurulur.
    Koşullar gerektirdiği takdirde denetim makamı, vasi ve vesayet makamının isteği üzerine vesayet altındaki kişinin malvarlığının resmi defterinin tutulmasına karar verebilir. Bu defter, mirastaki resmi defterin alacaklılara karşı doğurduğu sonuçları doğurur ve oradaki usul uyarınca tutulur" (MK.m.438).
    21) "Değerli şeylerin saklanması
    Kıymetli evrak, değerli eşya, önemli belge ve benzerleri, malvarlığının yönetimi bakımından bir sakınca yoksa, vesayet makamının
    gözetimi altında güvenli bir yere konulur" (MK.m.439).
    22) "Taşınırların satılması
    Vesayet altındaki kişinin menfaati gerektirirse değerli şeylerin dışındaki taşınırlar, vesayet makamının vereceği talimat uyarınca, açık artırma ile satılır, Hakim, özel durumları, taşınırın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir.
    Vesayet altındaki kişinin kendisi veya ailesi için özel bir değer taşıyan şeyler, zorunluluk olmadıkça satılamaz" (MK. m. 440).
    23) Paraların yatırılması Yatırma zorunluluğu
    Vesayet altındaki kişinin kendisi veya malvarlığının yönetimi için gerekli olmayan paralar, faiz getirmek üzere, vesayet makamı tarafından belirlenen milli bir bankaya yatırılır veya hazine tarafından çıkarılan menkul kıymetlere çevrilir.
    Paranın yatırılmasını bir aydan fazla geciktiren vasi, faiz kaybını ödemekle yükümlüdür" (MK.m.441).
    24) "Yatırımların dönüştürülmesi
    Yeteri kadar güven verici olmayan yatırımlar, güvenli yatırımlara dönüştürülür.
    Dönüştürme işleminin uygun zamanda ve vesayet altındaki kişinin menfaati gözetilerek yapılması gerekir" (MK.m.442).
    25) "Ticari ve sınai işletmeler
    Vesayet altındaki kişinin malvarlığı içinde ticari, sınai veya benzeri bir işletme varsa; vesayet makamı, bunların işletilmesinin devamı veya tasfiyesi için gerekli talimatı verir" (MK.m.443).
    26) "Taşınmazların satılması
    Taşınmazların satışı, vesayet makamının talimatı uyarınca ve ancak vesayet altındaki kişinin menfaati gerekli kıldığı hallerde mümkündür.
    Satış, vesayet makamının bu iş için görevlendireceği bir kişi tarafından vasi de hazır
    olduğu halde açık artırmayla yapılır ve ihale vesayet makamının onamasıyla tamam olur; onamaya ilişkin kararın ihale gününden başlayarak on gün içinde verilmesi gerekir.
    Ancak denetim makamı, istisnai olarak özel durumları, taşınmazın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir" (MK.m.444).
    27) "Temsil
    Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil eder" (MK.m.448).
    28) "Yasak işlemler
    Vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır" (MK.m.449).
    29) "Vesayet altındaki kişinin görüşünün alınması
    Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahipse, vasi önemli işlerde karar vermeden önce olanak ölçüsünde, onun görüşünü almakla yükümlüdür.
    Vesayet altındaki kişinin işi uygun bulmuş olması vasiyi sorumluluktan kurtarmaz" (MK.m.450).
    30) "Serbest mallar
    Vesayet altındaki kişi, kendi tasarrufuna bırakılmış olan mallar ile vasinin izniyle çalışarak kazandığı malları serbestçe yönetir ve kullanılır" (MK.m.455).
    31) "Kayyımlığın kapsamı
    Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım, vesayet makamının talimatına aynen uymak zorundadır" (MK.m.459).
    32) "Malvarlığının yönetimi
    Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile görevlendirilmiş ise, yalnız o malvarlığının yönetim ve korunması için gerekli olan işleri yapabilir.
    Kayyımın, bunun dışındaki işleri yapabilmesi, temsil olunanın vereceği özel yetkiye, temsil olunan bu yetkiyi verecek durumda değilse vesayet makamının iznine bağlıdır" (MK.m.460).
    33) "İzin Vesayet makamından
    Aşağıdaki hallerde vesayet makamının izni gereklidir:
    Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması,
    Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin
    alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,
    Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
    Ödünç verme ve alma,
    Kambiyo taahhüdü altına girme,
    Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası
    sözleşmeleri yapılması,
    Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,
    Acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma,
    sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,
    Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri
    yapılması,



    Borç ödemeden aciz beyanı,
    Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,
    Çıraklık sözleşmesi yapılması,
    Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,
    Vesayet altındaki kişinin yerleşim yeri nin değiştirilmesi" (MK.m.462).
    34) "Denetim makamından
    Aşağıdaki hallerde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izni gereklidir:
    Vesayet altındaki kişinin evlat edinmesi veya evlat edinilmesi,
    Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,
    Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa
    girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,
    Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,
    Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,
    Küçüğün ergin kılınması,
    Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması" (MK.m.463).
    VESAYETİ GEREKTİREN HALLERİN SONA ERMESİ
    35) "Küçüklerde
    Küçük üzerindeki vesayet, onun ergin olmasıyla kendiliğinden sona erer.
    Erginliğe mahkemece karar verilmiş ise, mahkeme aynı zamanda küçüğün hangi tarihte ergin olacağını tespit ve ilan eder" (MK.m.470).
    36) "Hükümlülerde
    Özgürlüğü bağlayıcı cezayı mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar" (MK.m.471).
    37) "Diğer kısıtlılarda
    Diğer kısıtlılar üzerindeki vesayet, yetkili vesayet makamının kararıyla sona erer.
    Vesayeti gerektiren sebebin ortadan kalkması üzerine vesayet makamı vesayetin sona ermesine karar verir.
    Kısıtlı ve ilgilerden her biri, vesayetin kaldırılması isteminde bulunabilir" (MK.m.472).
    d) Mirasçı:
    Başkası adına işlem yaptıracak olan mirasçıdan, Veraset belgesi ve nüfus hüviyet cüzdanı istenecektir (NKY.m.92).
    Medeni Kanunda mirasçılar gösterilmiştir. Bunlara göre mirasçılar:
    "1. Kan hısımları
    Altsoy
    Miras bırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur.
    Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar.
    Miras bırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır" (MK.m.495).
    "2. Ana ve baba
    Altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdırlar. Yerlerini her derecede halefiyet yoluyla kendi alt soyları alır
    Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır" (MK.m.496).
    "3. Büyük ana ve büyük baba
    Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır.
    Miras bırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi
    Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşse alır.
    Ana ve baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır.
    Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.
    Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyükbabalardan birinin miras bırakandan önce ölmüş olması halinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olması halinde onların payları diğer tarafa geçer" (MK.m.497).
    4. Evlilik dışı hısımlar
    "Evlilik dışında doğmuş ve soy bağı, tanıma veya hakim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik için hısımlar gibi mirasçı olurlar" (MK.m.498).
    5. Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre miras bırakana aşağıdaki oranlar
    da mirasçı olur:
    Miras bırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,
    Miras bırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
    Miras bırakan büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı
    olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.
    6. Evlatlık
    "Evlatlık ve altsoyu, evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar, Evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder.
    Evlat edinen ve hısımları, evlatlığa mirasçı olmazlar" (MK.m.500).
    7. Devlet
    Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer.
    8. Diğerleri:
    Miras bırakanın, sağlığında ölüme bağlı tasarruf yoluyla hak sahibi kıldığı, kimseler bulunabilir. Bunlar, işlem yaptırabilmek için miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufu ve kimliği istenmelidir. Ölüme bağlı tasarruf miras sözleşmesi ve vasiyetnamedir. Miras sözleşmesi ve vasiyetnameden yetki ve sıfat araştırması yapılır.
    Başkası adına işlem yaptıracak olan mümessilden, temsil veya izin kağıdı istenir (NKY.m.92)
    Mümessiller; Medeni Kanun, Borçlar Kanunu.Ticaret Kanunlarında gösterilmiştir. Bunlar.
    1. Alım-satım Komisyoncusu
    "Alım ve satım işlerinde Komisyoncu, ücret mukabilinde kendi namına ve müvekkili hesabına kıymetli evrak ve menkul eşya alım ve satımını deruhte eden kimsedir.
    Atide beyan olunacak hükümler müstesna olmak üzere komisyon mukavelelerinde vekalet hükümleri tatbik olunur" (BK.m.416).
    Kanuna göre komisyonculuk, akitle kararlaştırılan iki taraflı bir sözleşmedir. Vekaletname hükümlerine uyulur. İşlem yaptıracak olan komisyoncu kendi namına fakat müvekkili hesabına kıymetli evrak ve menkul eşya alım ve satımını yaptığı için, bu hususu komisyonun sıfatı ile icra ettiği takdirde kendisinden yetki belgesi alarak komisyon mukavelesi aranmalıdır.
    2. Ticari Mümessil
    Tarifi, Salahiyet İtası
    "Ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya fabrika ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir.
    Müessese sahibi, vekaletnameyi ticaret siciline kaydettirmeğe mecburdur. Ancak kayıttan evvel dahi mümessilinin muameleleri ile mülzemdir.
    Diğer nevi müesseselerde ve islerde ticaret siciline kayıttan başka surette ticari mümessil tayin olunamaz" (BK.m.449).
    Vekaletin Şümulü
    "Ticari mümessil, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı, müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunmak ve onun namına müessesenin gayesine dahil olan
    bilumum tasarrufları yapmak salahiyetini haiz sayılır.
    Ticari mümessil, sarih salahiyet almadıkça gayri menkulleri temlik veya bir hak ile takyid edemez" (BK.m.450).
    Tahdidi
    "Temsil salahiyeti bir şubenin işlerine hasrolunabilir.
    Tayin olunan şartlar dahilinde diğerleri iştirak etmedikçe, yalnız birinin imzası müesseseyi ilzam etmemek üzere birden ziyade kimselere de verilebilir ve buna birlikte temsil denir.
    Temsil salahiyetinde bundan başka tahditler hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı muteber değildir" (BK.m.451).
    İstirdadı
    "Mümessil tayin edilirken tescil edilmemiş olsa bile, temsil salahiyetinin istirdat edildiği zaman keyfiyetin ticaret siciline kaydedilmesi mecburidir.
    Temsil salahiyetinin istirdadı, ticaret siciline kayıt ve ilan edilmedikçe bu salahiyet hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslar hakkında bakidir" (BK.m.452).
    3. Diğer Ticaret Vekilleri
    "Ticari vekil, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir.
    Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu kadar ti ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.
    Mağaza içinde müşteriler kolaylıkla görebilecekleri bir yerde ve kolayca okuyabilecekleri bir şekilde aksi ilan edilmiş olmadıkça, toptan, yarı toptan veya perakende satış mağazalarının memur veya müstahdemleri, o mağazanın mutad satış muamelelerinin hepsini yapmaya,
    salahiyetli oldukları muameleler hakkındaki faturaları imzalamaya, bu mutad muamelelerden doğan borçların yerine getirilmesine veya bunların hiç veyahut gereği gibi yerine getirilmemiş olmasına ilişkin ihtar veya diğer beyanları işletme sahibi adına yapmaya, bu mahiyetteki ihtar veya diğer beyanları bu husus ile mutad muamele dolayısıyla teslim edilmiş olan mallara ilişkin ayıp ihbarlarını mağaza sahibi adına kabule salahiyetli sayılırlar; şu kadar ki, kendilerine yazı ile salahiyet verilmiş olmadıkça mağaza dışında ve kasa memurları tayin edilmiş ise, mağaza içinde mal parasını isteyip alamazlar. Bu kimseler, mal parasını almaya salahiyetli bulundukları hallerde faturaları kapatmaya veya makbuz vermeye de salahiyetlidirler" (BK.m.453).
    4. Seyyar Tüccar Memurları
    "Bir müessese için merkezinin haricindeki mahallerde muamele icra eden seyyar memurlar, müessese namına sattıkları malın bedelini almak ve makbuz vermek ve borçluya mehil ita etmek salahiyetini dahi haiz sayılırlar.
    Bu salahiyetin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı muteber değildir" (BK.m.454).
    5. Mümessil ve diğer tüccar vekillerinin vekaletlerinin sona ermesi
    "Hizmet, şirket, vekalet mukavelelerinden ve iki taraf arasında mevcut diğer hukuki münasebetlerden mütevellit haklara halel gelmemek üzere ticari mümessiller ve ticari vekiller her zaman azil olunabilirler.
    Müessese sahibinin medeni haklarını kullanmak salahiyetini kaybetmesi veya vefatı ile ticari mümessilin ve ticari vekilin salahiyeti hitam bulmaz" (BK.m.456).
    Adi Şirket
    Tarifi
    "Şirket, bir akiddir ki onunla iki veya ziyade kimseler, saylerini ve mallarını müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeyi iltizam ederler.
    Bir şirket, Ticaret Kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını haiz değil ise bu bap ahkamına tabi adi şirket sayılır" (BK.m.520).
    Şirket Muamelesinin İdaresi
    "Akid ile veya karar ile münhasıran şerike veya müteaddit şeriklere yahut üçüncü bir şahsa kafi surette tevdi edilmiş olmadıkça şirket muamelelerinin idaresi bütün şeriklere aittir. Şirket muamelelerinin idaresi şeriklerin cümlesine yahut birkaçına tevdi edilmişse bunlardan herbiri diğerlerinin iştiraki olmaksızın muamele yapabilir. Şu kadar ki; şirket muamelelerini idareye salahiyettar her bir şerik bu muameleye ikmalinden evvel itiraz edebilir. Tehirinde tehlike melhuz değilse şirkete umumi bir vekil nasbi ve alelade şirket muamelelerin fevkinde hukuki tasarrufların yapılması için bütün şeriklerin ittifakı lazımdır" (BK.m.525).
    İdare Salahiyetinin Nez'i ve Tahdidi
    "Şirket mukavelesiyle şeriklerden birine verilen idare salahiyeti, muhik bir sebep olmaksızın diğer şerikler tarafından ne nezi ne de tahdit olunabilir. Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm mevcut olsa bile haklı bir sebep bulunduğu takdirde, diğer şeriklerden her biri, idare salahiyetini nez ettirebilir. Husus ile şirketi idare eden şerikin vazifelerini fahiş bir surette ihmal etmesi yahut iyi idare lazım olan ehliyeti zayi eylemesi keyfiyetleri haklı sebep olmak üzere nazara alınabilir" (BK.m.529).
    Şeriklerin Üçüncü Şahıslara Karşı Münasebeti
    "Şirket hesabına ve kendi namına bir üçüncü şahıs ile muameleye girişen şerik, bu üçüncü şahsa karış yalnız kendisi alacaklı ve borçlu olur. Şirket veya bütün şerikler namına üçüncü bir şahıs ile şeriklerden biri muameleye giriştiği halde diğer şerikler ancak temsil hakkındaki hükümlere tevfikan üçüncü şahsın alacaklı veya borçlusu olurlar. Kendisine idare vazifesi tahmil edilen şerik şirketi ve bütün şerikleri üçüncü
    şahıslara karşı temsil etmek hakkını haiz sayılır" (BK.m.533).
    Temsilin Hükümleri
    "Şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar şirket mukavelesi dairesinde müştereken şirkete ait olur. Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça; bir şerikin alacakları haklarını ancak o şerikin tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler.
    Hilafı mukavele edilmiş olmadıkça, şerikler birlikte yahut bir mümessil vasıtası ile üçüncü şahsa karşı deruhte etmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes'ul olurlar." (BK.m.534)
    f) Ticari şirket, dernek gibi tüzel kişileri temsilen işlem yaptıracak kişiler; sıfat ve
    yetkilerini ve işlemi yapmaya izinli olduklarını bildirir belge göstermekle yükümlüdürler. (NK.m.79)
    Ticari şirket ve dernek gibi tüzel kişilerin temsili Türk Ticaret Kanunu, Medeni Kanun, Şirket kuruluş sözleşmeleri, dernek kuruluş sözleşmesi, sözleşmelerde gösterilen Genel Kurul Kararları, Yönetim Kurulu, Kararları, bunlara dayanarak hazırlama imza Sirküleri veya yetki belgeleri ile belirlenir, Noterlikte şirket ve dernek gibi tüzel kişiler adına işlem yaptıracak kişiler kendi kimlikleri ile sıfat ve yetkilerini ve işlemi yapmaya izinli oldukları belgeleri göstermek zorundadırlar. İşlemi yapma yetkisi ve izni yasadan, kuruluş sözleşmesinden, bazı durumlarda şirket ve demeğin kararlarından anlaşılır. Bu durumlarda karar defterindeki kararın onaylı sureti veya karar defterinin kendisi aranmalıdır.
    g) Kamu kurum ve kuruluşları temsilen işlem yaptıracak kişilerden; kendi kimlikleri
    ile beraber sıfat ve yetkisini gösteren kimlik veya belge aranır.
    Kamu kurum ve kuruluşlarında temsil ve yetki, yasa ve yönetmeliklerle gösterilmektedir. Kamu görevlilerine sıfatlarını gösterir özel kimlikler verilmelidir. Yetki için bazı durumlarda
    vize veya onay şartları da bulunmaktadır. İşlem yapılırken bu belgelerin de aranması gerekir. Önemli olan işlem anında bu sıfat ve yetkilerin ve iznin bulunmasıdır.
    Noterlik Kanunu Yönetmeliği sadece köy hükmi şahsiyetini temsil yetkisini haiz muhtarlar için yetkili idari makamların verecekleri belgeyi örnek göstermiştir (NKY.m.92). Bu örnek diğer yetkililer içinde geçerlidir.
    IV- Türkiye Noterler Birliği Genelgelerine göre ilgililerden istenecek belgeler:
    1. Acente Sözleşmesinin Turizm-Seyahat işletme belgelerinden Bakanlık izni aranması;
    Turizm-Seyahat acenteleri işletme belgelerinin kişisel nitelikte olduğu ve Bakanlık izni olmadan devredilemeyeceği, bu nedenle devir işlemlerinin yapılmasından önce buna ilişkin BAKANLIK İZNİNİN aranması gerektiği (1991/21 s.g.)
    2. Araç Satış ve devirlerinde;
    Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri Tescil Belgesi esas alınarak Noterlerce yapılır.
    Tescili silinmiş veya tescil belgesi bulunmayan araçların sahiplik belgesi ile satışı,
    Noter senedi ile alınan aracın tescil belgesi alınmadan satılamayacağı,
    Kayıt ve tescili araçların icra dairelerince satışının geçerli satış işlemi niteliğinde olduğu,
    Bir taşıttan sökülmüş motorların bir menkul mal gibi satılabileceği (1987/7 s.g)
    a) Veraset yolu ile intikal eden taşıtların vereseler adına tescil edilmeden bir başkasına
    satışının mümkün olmadığı,
    b) Araç sahiplerinin taşıtlarını satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren 3 ay
    içinde adlarına tescil ettirmeleri, bu süre geçtikten sonra ilk malik adına tescil işlemi yapılma
    dan başkalarına satış ve devir yapılamayacağı (1987/32 s.g.).
    Yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilen veya satın alınan araçların trafiğe çıkışını takip eden 5. yıl sonunda ahara devir, temlik ve satışında teşvik uygulamaları bakımından sakınca bulunmadığına dair bir yazının aranması gerektiği. Bu yönde Devlet Planlama Teşkilatınca yazılmış bir yazının yanı sıra Maliye ve Gümrük Bakanlığı Kontrol Genel Müdürlüğünden alınacak aynı doğrultuda bir yazı ile ahara devir, temlik ve satış işlemi yapılabileceği. (1989/50 s.g.)
    Geçici olarak veya muafen yurda girmiş bulunan vasıtaların süreleri bitiminde aynen yurt dışına çıkarılmaları veya gümrüğe terk edilmeleri gerektiği, satış bedellerinin transfer konusu yapılmaması kaydı ile triptik, gümrük geçiş karnesi ile yurda getirilen otomobil ve benzeri nakil vasıtaları hariç bunların Türkiye'de başkasına satışına veya devrine müsteşarlıkça izin verileceği, Noterlerce bu tür taşıtların satış ve devirlerinin mümkün olmadığı. (1989/52 s.g.)
    Geçici ikamet tezkereli kişilerin (16.6.1985 gün 18786 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 55/e maddesi dikkate alınarak) noterde taşıt alım satımı yaptırabilecekleri Hk. (1989/33 s.g.)
    Göçmen soydaşların beraberinde getirdiği araçların giriş gümrüklerince kafi giriş eylemleri tamamlandıktan ve tescile esas gümrük trafik şahadetnamelerinin düzenlenmesinden sonra satış işlemlerinin noterlerce yapılabileceği. (1989/83 s.g.)
    Ticari Plaka sahiplerinin bu plakalarını taşıtla birlikte veya ayrı olarak satabileceği plakanın araçtan ayrı olarak devri işlemlerinde TAV. alınmayacağı, tescil bürolarına bildirilmesine de gerek olmadığı. (1990/16)
    Ticari Plakalı araç satış işlemlerinde (Ticari taşıt tahsis belgesi)nin aranması ve bu belgeyi ibraz etmeyen şahısların satış işleminin yapılmaması. (1989/97 s.g)
    3) Piyango ve Çekilişlerde aranacak belgeler;
    320 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile buna istinaden çıkarılan Karşılığı Nakit Olmayan Piyangolar ve Çekilişler Hk. Yönetmelik hükümlerine uygun biçimde düzenlenmeyen piyango çekilişlerine noterlerin katılmamaları gerektiği (1991/69 s.g.).
    4) Devir Sözleşmesi
    Eczacı, Eczane devir işlemi; Kota devirleri (1990/57 s.g.) Eczane devirleri ve Türk Eczacılar Birliği Kanunu hk. (1990/81 s.g.)
    Turizm-Seyahat acenteleri işletme belgelerinin kişisel nitelikte olduğu ve Bakanlık izni olmadan devredilemeyeceği Hk. (1991/21)
    İhale sözleşmesinin devrini sağlayan ve idarenin de muvafakatine konu olan muameleler hk. (1998/5 s.g.)
    Müteahhit karnelerinin devri hk. (1998/41 s.g.)
    Müteahhit karnelerinin devri hk. (1999/14 s.g.)
    5) Fatura ve benzeri belge tasdik;
    T.İş Bankası A.Ş.'ye ait belge tasdikleri için ibraz edilen izin belgelerinde beş günlük sürenin aranmaması Hk. (1989/30 s.g.)
    VUK.'nun 1988/2 sıra no.lu iç genelgesi ile belgelerin basım, dağıtım ve takdiki konusunda getirilen yeni düzenlemeler. (Vergi dairesinden yazı isteme zorunluluğu bilgi formu ve sair uygulamalar.) (1988/17 s.g.)
    (Aynı konuda ve diğer bazı hususlarda açıklamalar için Bkz. 1988/24 ve 1988/26)
    Noterlerin belge tasdik ettirmek isteyen mükellefin hüviyeti ile vergi dairesinde alınan müsaade yazısında yer alan bilgilerin karşılaştırmaları, bilgilerin tutması halinde tasdik işlemini yapmaları, müsaade yazısını bilgi formu ile defterdarlığa gönderecekleri, 1.5.1989 tarihinden itibaren mükelleflerin belgelerini işyerinin,
    işyeri olmayanlarda ikametgahlarının bulunduğu belediye veya Büyükşehir belediye sınırları içinde bulunan Noterlerden birine onaylatacakları. (1989/60 s.g.)
    Dernek ve apartman yöneticiliği ile benzeri kuruluşların noterlere takdik için getirecekleri gider pusulası, tahsil, fiş ve makbuzlarının talep halinde onaylanmasında engel bulunmadığı, bunlardan vergi dairesinden yazı istenmesinin söz konusu olmadığı. (1988/55 s.g.)
    Maliye Bakanlığı'ndan alınmamış olan yardım toplama makbuzlarının mülki amirlerinden izin alınması suretiyle noterlerde onaylanabileceği hk. (1993/55 s.g.)
    Fatura ve benzeri belgelerin tasdikine dair 274 No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği hk. (1985/19, 1988/17, 1988/24 No.lu genelgelerle birlikte değerlendirilecek.) (1999/19 s.g.)
    6) Fax belgeleri
    Noterliklere ibraz edilen faxların, faxtan geçtikten sonra yapılmış bir onayı ihtiva etmemesi halinde, noterlik işlemlerinde müstenidat olarak kullanılmaması. (1989/58 s.g.)
    7) Finansal Kiralama
    Finansal Kiralama Sözleşmesinin düzenlenmesinden önce TAV.'nin ödenmesi gerektiği, bu kişilerin sözleşmeye göre kiraladıkları taşıtların mülkiyet hakkını almaları sırasında yeniden TAV.'nin alınmayacağı, ancak Finansal Kiralama Sözleşmesi düzenlenirken ödenen TAV.'ne ait belgelerin görülmesi gerektiği. (1991/33 s.g.)
    8) Göçmen soydaşların işlemleri;
    Tapuda işlem yapılmasını gerektiren konularda noterlikte işlem yaptıracak soydaşlarımızdan nüfus kağıdı yerine göçmen kağıdı istenilmekle iktifa olunması. (1989/74 s.g.)
    Göçmen soydaşlarımıza ait yabancı menşeli araçlar. (1990/63 s.g.)
    9) Harç ve Damga muafiyetleri ve istisnalarında aranacak belgeler (Genelge Özetleri
    sh. 77 vd.)
    İhracat ve yatırımlarla ilgili vergi ve harç istisnaları teşvik belgesi (Genelge
    özetleri sh. 117 vd.)
    İhtar, ihbar, azil ve istifa işlemleri
    İhtarname ve ihbarname işlemlerinde dikkat edilecek hususlar:
    İlgili yahut vekili veya mümessilin huzuru aranmalı,
    Bunların kimlikleri tespit iş kağıdına şerh verilmeli,
    Sıfat ve yetki belgesi aranarak NK.'nun 79. maddesine göre işlem yapılmalı,
    Tebliğ belgesi altındaki imzanın ilgiliye aidiyetinin tespiti yolunda herhangi bir girişimde
    bulunulmaması,
    Kamu kuruluşları adına imza koyanlardan resmi yetki yazısı alınarak müstenidat olarak
    kabulü gerektiği (Bu görüşlerin değiştirilmesi isteği kabul edilmemiş, bu husus 1983/13 sayılı
    genelge ile duyurulmuştur.) (1982/50 s.g.)
    İmza Sirküleri ve imza onaylaması
    İmza şeklinin onaylanması - imza beyannamesi - imza sirküleri hakkında genel bilgiler (Aynı konuda 1980/24 sayılı genelgeye bak.) (Tasdik harcı bakımından 1988/42 sayılı genelgeye bakılmalı) (1984/41 s.g.)
    Kooperatif ve anonim şirketleri temsil edeceklerin imza sirküleri onaylanırken müstenit olarak gösterilen ana sözleşme veya genel kurul kararları ile belirlenen görev sürelerinin gösterilmesi. (1988/74 s.g.)
    Banka yetkililerinin noterler nezdinde yapacakları işlemlerde esas olarak noterden tasdikli imza sirküleri veya Ticaret Sicili Memurluğundan düzenlenmiş yetki belgesi ibraz etmelerinin yeterli olacağı. (1991/66 s.g.)
    Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin imza sirkülerinde görev süreleri belirtilmemişse, ana sözleşme ve genel kurul kararında da süre yoksa; görev süresinin bir faaliyet yılı (3 yıl) olarak kabulü gerektiği hk. (1993/12 no.lu genelge ile birlikte değerlendirilmeli) (1992/25 s.g.)
    Şubelerin tüzel kişiliği olmadığı, ancak ana sözleşmede şubenin organ olduğu, şirketi temsil ve ilzam yetkisi bulunduğu kabul edilmişse tüzel kişiliği temsil ve ilzam edebileceği hk. (1995/76 no.lu genelge ile birlikte değerlendirilmeli) (1993/51 s.g.)
    Anonim şirkette temsilin iki imza ile olması asıl olup, bir imza ile sirküler yapılabilmesi için ana sözleşmede hüküm bulunmasının gerektiği. (1995/15 s.g.)
    Kamu İktisadi Teşebbüslerinde temsil yetkisinin genel müdüre ait olduğu, devir edilmesi halinde bu kişilerin yetkilerinin de tescil ve ilana tabi olacağı hk. (1995/77 s.g.)
    Limited şirketlerde imza sirküleri düzenlenirken aranılacak müstenidat hk. (1997/77 s.g.)
    Banka yetkililerinin ibraz edecekleri imza sirküleri hk. (1991/66 nolu genelge ile birlikte değerlendirilecek) (1998/35 s.g.)
    Anonim şirketi temsil edenlerin şirketin alt kademesinde görevli olanlara verdikleri yetki hk. (1999/25 s.g.)
    13) Vergi muafiyetinde işlem yapılmadan önce vergi dairelerinden muafiyetle ilgili yazı isteneceği (1985/65 s.g.).
    Noterlerin 2982 sayılı kanunun kapsamına giren işleri yapmadan önce Mafiyet ve istisnalara konulan olayın geçtiği mahaldeki vergi dairesinden söz konusu muafiyet belgesini isteyerek bu belgeye göre işlem yapmaları gerekecektir. (1987/41 s.g.)
    Noterliklerde yapılan işlemler sebebiyle 2982 sayılı kanunundaki muafiyet ve istisnalardan yararlanmak isteyen mükelleflerden konu-
    nun istisna ve muafiyet kapsamında bulunduğuna dair resmi bir yazının ibrazının istenmesi, böyle bir yazı ibraz edemeyen veya kanunda yer alan muafiyet ve istisnalardan yararlanmak istemeyen mükelleflere ait işlemlerin ise herhangi bir beyan aranmaksızın damga vergisi ve harç tahsili suretiyle tamamlanması gerekecektir. (1989/16 s.g.)
    Muafiyet uygulaması ile ilgili yazının istisna ve muafiyete konu işlemin yapılmış olduğu bölgedeki vergi dairesinden alınması, ancak cezai müeyyidelerin takibi yönünden vergiyi veren dairenin, durumunu inşaatın yapıldığı yerdeki vergi dairesine bildirmesi gerektiği. (1989/19 s.g)
    2982 sayılı yasanın uygulanmasında muafiyet ve istisnadan yararlanacakların vergi dairesinden yazı getirme zorunluluğu hk. (1994/9 s.g.)
    Emlak Bankası konut kredilerine ilişkin taahhüt ve kefaletnamelerde 2982 sayılı yasadaki istisnadan yararlanacakların vergi dairesinden muafiyet belgesi getirmesi hk. (1995/69 s.g.)
    Bakanlık veya ilgili vergi dairesinden özel konuların muafiyet hükmüne dayanılarak (Harçlar Kanunu 123. madde) bir yazı gönderilmiş ise, aynı kanunun muafiyet hükmüne göre noterlerce yapılacak ikinci işlemin bu yazıya istinaden yapılması, ayrıca yazı istenmesi. (1981/79 s.g.)
    14) Valilerin imza yetkilerinin devrinde belge aranması:
    Valilerin imza yetkilerinin devrinde belge aranacağı hk. (1982/92 s.g)
    15) Silah satış ve devirlerinde aranacak belgeler
    Silah devri sırasında aranacak belgeler hk. (1992/58 s.g.)
    16) Hukuki işlem ehliyetinin tespiti için alınacak raporlar:
    Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 19.03.2003 tarih 3763 sayılı yazısı ekinde ve ilgili mercie duyurulmak üzere gönderilen 229. Yüksek Sağlık Şurası'nın 10642 sayılı kararı Yönetim Kurulu'nun 17.04.2003 günlü toplantısında görüşülmüştür.
    Bu kararda aynen;
    "Ülkemizde akli meleke (hukuki işlem yapma ehliyeti) raporlarının düzenlenmesi ile ilgili olarak uygulamada karşılaşılan bazı tereddütler genel olarak değerlendirildi.
    65 yaşın üstündeki kişilerin yapacakları hukuki işlemler ile ilgili olarak herkesten sağlık raporu istenmesi ve bunun rutin hale getirilmesi, bu yaşın üzerindeki kişilere yönelik haysiyet kırıcı, ayrımcı bir uygulama olarak görülmektedir. Nitekim, Avrupa Temel Haklar Şartnamesinin 21. nci maddesi yaş nedeni ile ayrımcılığı yasaklamaktadır. Ayrıca, Medeni Kanun "ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergen kişinin fiil ehliyetinin olduğu" genel kaidesini getirmiştir. Bunun aksini iddia eden, iddiasını isbat ile yükümlü bulunmaktadır.
    Bu nedenle, tüm yaşlılardan istenilerek bu kişileri ek külfetlerle yormamak için, yalnızca yapılacak hukuki işlemle ilgili olarak işlemin yapıldığı anda kişinin işlem yapma ehliyeti veya akli melekesinin yerinde olmadığından ciddi şüphe duyulması ve/veya bu yolda bir iddia ve şikayetin bulunması halinde tabip raporu istenmelidir.
    Diğer taraftan, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 13 üncü maddesindeki, "Bir şahsın ahvali bedeniye ve akliyesi hakkında rapor tanzimine münhasıran bu kanunla icrayı sanata salahiyeti olan tabipler mezundur" hükmü ile tabiplere ve yetki verilmiştir. Bu Kanun'a göre sanatlarını icra etmeye yetkili olan tabipler; kişinin ayırt etme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için, doğru algılama, kavrama ve buna göre hareket etme konusundaki ruhsal yetenekleri, bellek yapısı, zihinsel işlevleri, fiziksel vaziyeti, zaman ve mekan orayantasyonları gibi bir dizi davranış özelliklerini saptayarak, kişi hakkında sağlık raporu düzenlenmeye yetkilidir. Tabip gerek görürse, ilgili uzmana sevk ederek uzman tarafından karar verilip raporun düzenlenmesini isteyebilir.
    Belirtilen sebeplerle;
    65 yaşın üzerindeki herkesten bila istisna rapor istenmesinin doğru olmadığına,
    Hukuki işlemle ilgili olarak işlemin yapıldığı anda kişinin işlem yapma ehliyeti veya akli
    melekelerinin yerinde olmadığından ciddi şüphe duyulması ve/veya bu yolda bir iddia ve şikaye
    tin bulunması halinde rapor istenilmesine,
    1219 sayılı Kanun uyarınca mesleğini icraya yetkili olan tabiplerin, akli meleke (hukuki
    işlem yapma ehliyeti) raporlarını düzenleme yetkilerinin olduğunun kabulüne,
    Bu tavsiye kararının ilgili mercilere bildirilmesi hususunun uygun olacağına,
    Şuramızca oybirliği ile karar verildi" Denilmektedir.
    Bilginizi ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim.
    Saygılarımla.
    (25.04.2003 Tarih ve 2003/17 sayılı genelge)
    17) Cezaevinde vesayet altında bulunan kişinin vesayet kararını göstermesi fiili ehliyet
    yönünden yeterlidir. 1995/65 sayılı genelge
    18) Noterlik işlemlerinde sahteciliği önlemek için oto satış sözleşmesi ve oto satışına,
    bankalardan para çekmeye, gayrimenkul satışlarına yetki veren vekaletnamelerde ilgilinin
    kimlik, vekalet ve yetki belgesi örneklerinin işlemin tüm nüsha ve örneklerine harçsız ve
    vergisiz olarak eklenmesi ve bu belgenin verildiği makam ve merciin, tarih ve numarasının
    yazılması gerekir. 1996/1 sayılı genelge
    19) Noterliklerde yabancı para birimleri ile yapılan işlemde günlük gazetedeki
    T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru esas alınıp işleme eklenmelidir. 1996/21
    20) Velayet haklarının kullanılması ve çocuk mallarının idaresinde uyulacak kurallar için Birliğin 11.06.2002 tarih ve Hukuk-8761 sayılı genel yazısına uyulmalıdır.
    V. İbraz edilen belgenin işleme yazılması ve örneğinin eklenmesinde
    a) Noterlik Kanun ve Yönetmelikleri hükümleri:
    Noterlikte işlem yapılırken ibraz edilen ve istenen belgelerin işlem kağıdına yazılması ve örneğinin eklenmesi Noterlik Kanununun 79 ve 88 nci maddelerinde Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin ise 92 nci maddesinde gösterilmiştir. Bunlara göre:
    1) Vekil, veli, vasi, kayyım, mümessil ve mirasçı sıfatıyla veya şirket ve dernek gibi tüzel
    kişiler adlarına noterlik işlemi yaptırmak isteyenler, sıfat ve yetkilerini ve işlemi yapmaya izinli
    olduklarını bildirir belge göstermekle yükümlüdürler.
    Belgenin gösterildiği iş kağıdına yazılmakla beraber, işlemle ilgili kısımlarını ve nereden hangi tarih ve numara ile verilmiş olduğunu gösteren, birer örneğini harçsız ve vergisiz olarak gerek ilgilisine verilecek ve gerekse dairede saklanacak asıl ve örneklerine bağlanır. (NK.m.79f.1)
    İlgili, beyanında bir belgeye dayanır ve bu, tutanağa bağlanırsa, o belge tutanağın ayrılmaz bir parçası sayılır. Şu kadar ki, 84 üncü maddenin son fıkrası gereğince tutanak
    örneğinin ilgililere verilmesi sırasında, bu belgenin de örneğinin çıkartılması ilgilinin isteğine
    bağlıdır. (NK.m.88)
    Başkaları adına işlem yaptıracaklardan Noterlik Kanununun 79 uncu maddesinde
    yazılan belgelerin aranması işlemle ilgili kısımlarının örneklerinin işlem kağıdına eklenmesi zorunludur. Vekil ve mümessilin temsil ettikleri kişiler birden çok iseler, temsil ettikleri bütün kişilerin ad ve soyadlarının işleme teker teker yazılması ve ibraz olunan belge veya belgelerin bu kişileri tamamen kapsaması şarttır. (NKY.m.92f.1)
    Noterlik Kanunun 88 nci maddesi düzenleme şeklinde yapılan işlemler için, Noterlik Kanunu Yönetmeliği 92 nci maddesi hükmü ise bütün işlemlerde genel olarak yer almıştır.
    b) Türkiye Noterler Birliği genelgeleri hükümleri:
    Müstenitlerin işlem içine yazılması ve örneklerinin eklenmesi hakkında Birliğimizin Adalet bakanlığından görüş alarak yapmış bulunduğu genelgeler bulunmaktadır. Bunlara göre:
    1) "Bir başvurumuz üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden gönderilen 13.9.1990 tarih ve 39292 sayılı yazıda:
    "1512 sayılı Noterlik Kanununun 79 ncu maddesindeki anlamda müstenit sayılmayan, ilgiliye ait nüfus kağıdı örneği, işleme konu gayrimenkulun tapu kaydı veya aracın ruhsatnamesinin örneklerinin işlem kağıdına eklenmesi gerekip gerekmeyeceği, keza noterin sırf kendisini sorumluluktan kurtarmak için bu gibi örneklerini yalnızca daire nüshasına eklemesi halinde bunlardan değerli kağıt ve yazı ücreti alıp almayacağı hususlarındaki yazınızla Bakanlığımız görüşü sorulmaktadır.
    Yasada yazılı zorunluluk dışında noterin ileride sorumluluktan kurtulmak amacıyla bazı evrak örneklerini işlem kağıdının dairedeki nüshasına eklemesi halinde, bu eklerden dolayı iş sahibinden yazı ücreti ve değerli kağıt bedeli alamayacağı düşünülmüştür." denilmektedir.
    Bilginizi ve gereğini rica ederim." (1990/68
    s.g.)
    2) "1512 sayılı Noterlik Kanununun 79 ncu maddesinin uygulanması konusunda noterlerimiz arasında farklılıklar bulunduğu görülmüş ve bu konuda zaman zaman Birliğimize başvurularda yapılmıştır. Bu nedenle 1990 yılında Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne bir yazı yazılarak;
    "79 ncu maddenin 2 nci fıkrasında, belgenin gösterildiği iş kağıdına yazılmakla beraber, işlemle ilgili kısımlarını ve nereden, hangi tarih ve numara ile verilmiş olduğunu gösteren birer örneği bağlanır denilmektedir.
    Bu maddenin lafzi şekilde yorumlanarak, mutlaka işlem kağıdının ilgili kısımlarının bir örneğinin ayrı bir kağıda çıkartılıp, yeni işleme eklenmesi mi gerekmektedir, yoksa aynı işlem kağıdının altına, yanına ve arkasına bu bilgilerin çıkarılmasının kanunun ruhu ile uygunluk sağlamıyacağı konusunda tereddütler bulunmaktadır.
    Bu itibarla konunun incelenerek müstenidatların işlem kağıtlarına bağlanma veya geçirilmesi konusundaki" görüşleri rica edilmiştir.
    Bunun üzerine anılan Bakanlıktan gönderilen 9.5.1990 tarih ve 21641 sayılı yazıda:
    "79 ncu maddenin 1 nci fıkrası, vekil, veli, vasi, kayyım, mümessil ve mirasçı sıfatıyla veya şirket ve dernek gibi tüzel kişiler adlarına noterlik işlemi yaptırmak isteyenler, sıfat ve yetkilerini ve işlemi yapmaya izinli olduklarını bildirir belge göstermekle yükümlüdürler hükmünü taşımaktadır.
    Demek ki belge, işlem kağıdından başka olup, bir vekaletname bir mahkeme kararı yahut da temsile yetki veren başka bir yazı olabilecektir.
    Maddenin 2 nci fıkrasında, belgenin gösterildiği iş kağıdına yazılmakla beraber, işlemle ilgili kısımlarını ve nereden hangi tarih ve numara ile verilmiş olduğunu gösteren birer örneği harçsız ve vergisiz olarak gerek ilgilisine verilecek ve gerekse dairede saklanacak asıl ve örneklerine bağlanır denilmektedir.
    Bu fıkra hükmüne göre:
    Noter işlem kağıdına, belge gösterildiğini yazacaktır. Ancak sadece belge gösterdi demeyip, belgeyi düzenleyen merci, belge tarih ve sayısını da işlem kağıdına işleyecektir.
    Ayrıca söz konusu belgeden harçsız örnekler çıkartıp işlem kağıtlarının her bir nüshasına birer adet ekleyecektir.
    Bu itibarla noterin ibraz edilen belgeyi sadece işlem kağıdına yazmakla yetinmeyip, bundan başka söz konusu belgeden çıkarılacak örneklerden birer adedini işlemin asıl ve örnek nüshalarına eklemesi gerekeceği ve bu iki hususun 1512 sayılı Kanunun 79 ncu maddesinin 2 nci fıkrasında ayrı ayrı düzenlenmiş bulunduğu anlaşılmaktadır." denilmektedir.
    Konu o tarihte Yönetim Kurulunda görüşülmüş ve bazı hususlarda araştırma yapılması ve Bakanlık ile görüşülmesi uygun görüldüğünden noterlere duyurulmamıştı. Ancak, son zamanlarda bu yazıdan bilgi edinen Adalet Müfettişlerinin bu yönde tenkitler yaptıkları öğrenilmekle, noterlere duyurulmasının yararlı olacağı sonucuna varılmıştır.
    Bilginizi ve gereğini rica ederim." (1994/2
    s.g.)
    3- "Zaman zaman Birliğimize intikal eden başvurularda, noterler tarafından işlem kağıtlarına eklenen vekaletname temsil belgesi veya imza sirküleri gibi müstenidatların ilgililer tarafından iş kağıtlarından ayrılarak müstakil olarak kullanıldıkları ve bu kanuna aykırı davranışın önlenmesi hususunda gerekli tedbirlerin alınmasının istendiği görülmektedir.
    Konu son Yönetim Kurulumuzda görüşülmüş ve yasal olmayan bu davranışın önüne geçilebilmesi için müstenidat olarak kullanılan belgelerin uygun bir yerine en az 2x5 cm. ebadında ve üç satır halinde yaptırılacak ve içinde (MÜSTENİDATTIR-TEK BAŞINA KULLANILAMAZ) yazılı bir damganın yaptırılarak basılmasının uygun olacağı sonucuna varılmıştır.
    Bilginizi ve buna göre işlem ifasını rica ederim." (1995/10 s.g.)
    4- "Oto satış işlemlerindeki sahteciliklerin artması üzerine ilgililer tarafından yapılan başvurular ile bankalardan para çekmeye yetki veren vekaletnamelerde de sahteciliğin önlenmesi için bazı banka genel müdürlüklerinden gelen yazılar üzerine konu Yönetim Kurulumuzda görüşülerek, bazı öneriler bildirilmekle beraber bu konularda izlenecek yol hakkında Adalet Bakanlığından görüş istenilmiş idi.
    Adalet Bakanlığından verilen ilk cevabın bazı noktalarının açıklanması için ikinci bir yazı yazılmış ve son olarak gelen cevap üzerine aşağıdaki hususların tüm meslektaşlarımıza duyurulmasına karar verilmiştir.
    Gerek oto satışı, gerekse oto satışına veya bankalardan para çekmeye yetki veren
    vekaletnamelerin düzenlenmesi sırasında ve hatta gayrimenkul satışına yetki veren vekalet
    namelerin düzenlenmesi sırasında ibraz edilen kimliklerin esaslı bir surette kontrol edilmesi, bu
    kimliklerin gerçek olduğundan emin olunması halinde bu hususun işlem kağıdına yazılması ve
    ayrıca gideri iş sahibinden alınmak üzere çıkartılacak fotokopisinin 1512 sayılı Noterlik
    kanununun 88/1 nci maddesi gereğince müstenidat olarak kabulü ile HARÇSIZ ve VERGİSİZ olarak işlemin tüm nüsha ve örneklerine eklenmesi yerinde olacaktır.
    İşlem vekil tarafından yapılıyorsa, bu takdirde de vekaletnamenin veya yetki belgesi
    nin dikkatle incelenmesi, vekaletnamenin kuşkuya yer vermeyecek şekilde işlem yaptırmak
    isteyen kişiye ait olduğunun anlaşılması halinde, vekaletname veya yetki belgesinin ilgili
    kısımlarının çıkartılacak örneklerinin 1512 sayılı Kanunun 88/1 nci maddesi gereğince işlemin
    tüm nüsha ve örneklerine HARÇSIZ ve VERGİSİZ olarak eklenmesi gerekmektedir.
    Bakanlık yazılarında ayrıca, birinci bentde ibraz edilen kimliklerin, ikinci bent de ise
    ibraz olunan vekaletnamenin müstenidat olarak kabul edilmesi karşısında, 1512 sayılı Kanunun 79 ncu maddesinde öngörülen koşulların da yerine getirilmesi gerekeceği tabiidir. Yani, belgenin gösterildiğinin ve bu belgenin hangi makam ve merciden verildiği tarih ve sayısının işlem kağıtlarına yazılması zorunlu bulunmaktadır.
    Bilginizi ve buna göre işlem ifasını rica ederim. (1996/1 s.g.)
    5- "Bazı noterliklerde müstenit sayılacak belgelerin işlem kağıtlarının aslının arka yüzüne fotokopi çekilmek suretiyle eklenerek noterlikler arasında farklı gider alınmasına ve rekabet ortamı yaratılmasına neden olunduğu yolunda intikal eden başvurular nedeniyle konu Yönetim Kurulu'nun 29.11.2002 günlü toplantısında görüşülmüş;
    "Noterliklerde yapılan tüm işlemlerde müstenit sayılacak belgelerin işlem kağıtları aslının arka yüzüne fotokopi çekilmek suretiyle eklenemeyeceğine, bu belgelerin ayrı bir kağıda fotokopisi çekilerek değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğine" karar verilmiştir.
    Bilginizi ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim. (2002/49 s.g.)
    IV. SONUÇ
    Noterlik işlemlerinde başkaları adına işlem yaptıracaklardan aranacak ve ibraz edilecek belgeler hakkındaki Noterlik Kanun ve Yönetmelikleri ile Birlik genelgelerine ait hükümleri ve bunların dayanağı alan Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve diğer kanun hükümlerini yazının planı içinde arz etmiş bulunuyorum.
    Başkaları adına işlem yaptıracak kişilerden veli, vasi, kayyım, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri yetkilerini kanun ve mahkeme kararları ile almakta; vekil, mümessil, murahhas üye gibileri ise sözleşmelerden almaktadır. Bunların noterlikte işlem yaptırmak istemleri halinde kendilerinden bu sıfat ve yetkilerini gösteren belge isteneceği gibi, işleme katılan bütün tarafların hukuki yeterlilikleride aranacaktır. Bazı durumlarda işlemin konusuda belgeye dayalı olabilir. Bunların tamamı Noterlik Kanununun 79 ve 88. nci maddelerinde yer alan ve dayanak teşkil eden belgelerdir. İşlemin şekli ne olursa olsun Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 92 nci maddesine göre bu dayanakların aranması ve işlemin içine yazılması ve örneğinin de eklenmesi gerekir, Yazım işi düzenleme şeklinde yapılan işlemlerde iş tutanağın başlangıcında yer alan kimlik tespitlerinin devamına, onaylama noterlik işlemlerinde ise onaylama şerhinin içinde yer alması daha uygundur. Birliğimizin 1994/2 sayılı genelgesinde Adalet Bakanlığından görüş isteyen yazılarda belirtildiği gibi işlemin bitiminden sonra yazılan dayanak özetlerin eklenecek örnek olmadığı Bakanlığın açıkça yazmadığı zımni bir görüşüdür. Birliğimizin görüşü açık olarak reddedilmemiştir. Genelge sadece örneğin nasıl ekleneceğini göstermiştir.

    <p>İNSANDA YOKSA EDEP... NEYLESİN MEDRESE NEYLESİN MEKTEP... OKUSA ALİM OLSA MERKEP... BAK YİNE MERKEP YİNE MERKEP...</p>

    Mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenleyen Metin ÇELİK ().