küçük adına kat karşılığı sözleşme

  • Sözleşme maddelerine dikkat etmek gerekiyor, çocuğu borçlandırıcı bir madde olmamalı.


    *2002/54 G.Yazı_ Velayet haklarının kullanılması ve çocuk mallarının idaresi hk.
    I-e)... çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır.

  • [size=3]Yayın Tarihi: 19.04.2016[/size]
    [size=3] Yayınlayan: HALUK NECDET TEKİN[/size]
    [size=3] Konu: 02 - [/size]
    [size=3]VELAYET VESAYET - Küçüğe ait malların satışı- Vasinin vekalet vermesi İçerik: YÖNETİM KURULU KARAR TARİHİ: Konuya ilişkin hazırlanan görüş, Yönetim Kurulunun 02.12.2015 tarihli toplantısında görüşülerek uygun bulunmuştur. 1- TMK ’nın “Çocuk mallarının kısmen sarfı” başlıklı 356’ncı maddesinin ikinci fıkrası “Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hâkim, ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir.” hükmünü içermektedir. Velayet haklarının kullanılması ve çocuk mallarının idaresine ilişkin açıklamalar, 2002/54 sayılı genel yazı ile noterliklere duyurulmuştur. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 03.06.2002 tarihli ve 12071 sayılı yazı ile bildirdiği görüşünü içeren bu genel yazının (II.a) bölümünde; “(356’ncı) Maddenin 1. fıkrasında çocuğun olağan ihtiyaçlarının gerektirdiği durumlarda çocuğa ait para türündeki malların çocuğun bakımı için kısmen kullanılabileceği belirtilmiştir. 2. fıkrası ise, çocuğun ihtiyaçları zorunlu kıldığı takdirde diğer malların sarf edilebileceğini kabul etmekte ancak bu durumda hâkimden izin alınması şart koşulmaktadır. Görüldüğü gibi, bu maddenin hiçbir yerinde çocuk mallarının satılmasından ve bu satış için hâkimden izin alınmasından söz edilmemiştir. 2. fıkrada öngörülen hâkim izni, çocuğun para dışındaki diğer mal varlıklarının çocuğun ihtiyacına sarf edilmesi için gerekli görülmüştür. Çocuğun para dışındaki mallarının (otomobil, taşınmaz, ev eşyası, hisse senedi gibi) çocuğun bakımı, eğitimi ve yetiştirilmesi için kullanılması gerektiğinde hâkim izni gerekecektir. Buna göre, veli çocuğun mallarını bakımı, eğitimi ve yetiştirilmesi için satma amacını belirtmediği sürece noterlerin bu satış sırasında veliden bir mahkeme kararı getirmesini talep etmeleri gerekmeyecektir. Veli çocuğun malını, ona harcamak için değil de çocuğa bir yarar getirmediği ve daha elverişli bir yatırıma dönüştürmek için satabilir. Böyle bir satış TMK. nun 356/2. maddesi hükmüne girmez. Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 24.05.2002 gün ve 5872-6944 sayılı ilamı da bu doğrultudadır.”açıklamasına yer verilmiştir. TMK ‘nın 342’nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler velâyetteki temsilde de uygulanır.” hükmü uyarınca TMK ‘nın 462 ve 463 maddeleri hükümleri veliler için uygulanmamaktadır. Bu itibarla; TMK’ nın 462 ve 463 maddesinde sayılan hususlardan dolayı işlem yapan velilerin hâkimden izin almaları gerekli değildir. Aynı Kanunun 356’ncı maddesi uyarınca, çocuğun para dışındaki mallarının (otomobil, taşınmaz, ev eşyası, hisse senedi gibi) çocuğun bakımı, eğitimi ve yetiştirilmesi için kullanılması gerektiğinde hâkim izni gerekecektir. Ancak, yukarıda belirtilen genel yazı içinde yer alan Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün görüşü nedeniyle noterlik işlemleri sırasında veli çocuğun mallarını bakımı, eğitimi ve yetiştirilmesi için satma amacını belirtmediği sürece noterlerin bu satış sırasında veliden bir mahkeme kararı getirmesini talep etmeleri gerekmemektedir. 2 - Vasinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 462 ve 463. maddelerinde tahdidi olarak sayılan işlemleri yapabilmesi için mahkemeden izin almasından sonra avukata vekalet verilebileceğine ilişkin Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün görüşü 2002/51 sayılı genelge ile noterliklere duyurulmuş ise de, noterlik dairelerine başvuran vasilerden vesayet makamının izninin talep edilmesinin yasada öngörülmediği belirtilmek suretiyle 2009 yılında Adalet Bakanlığından tekrar görüş istenmiştir. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden 2009 yılında yeniden alınan ve 2009/24 sayılı genelge ile duyurulan görüşte: “Kanunda belirtilen işlemler için vekâletname verilmesi durumunda söz konusu işlemin mutlaka yapılacağı sonucu çıkmayacağından ve bu durumda mahkemelerin iş yükünün de artacağı göz önüne alınarak Türk Medeni Kanununun 462. ve 463. maddelerinde belirtilen işlemleri yapmak için vasinin Kanunda öngörülen makamlardan izin alması gerektiği, bu işlemler için vekâletname düzenlenmesi sırasında ise izin alınmasına gerek olmadığıdüşünülmektedir.” denildiğinden Türk Medeni Kanununun 462 ve 463. maddelerinde tahdidi olarak sayılan işlemler için vasi tarafından vekâletname verilmesi durumunda (vekâlet verilmesi için) mahkemeden izin alınması icap etmemektedir.[/size]