Bilinen genel dava yetkilerinin bulunmadığı sair konuları içeren genel vekaletnamede "adıma avukat tutmaya, vekil tayin ve azline" cümlesine dayanarak avukata dava vekaletnamesi verilip verilemeyceği, bu vekaletnamenin tevkil yapılıp yapılamayacağı, eğer tevkil yapılacaksa yazılacak yetkilerin neler olacağı konusunda görüş ve düşünceleriniz nelerdir.
Teşekkür ederim.
Bilindiği gibi metin içerisinde ne yazarsa tevkil yetkisine dayanarak aynısı aktarabiliriz,avukat tutmaya vekil tayin etmeye yetkisine dayanarak içeriğinde olmayan birşeyi ekleyemeyiz.
"adıma avukat tutmaya, vekil tayin ve azline" cümlesine dayanarak avukata dava vekaletnamesi.
İbrahim Bey, bayramınız kutlu olsun, umarım iyisinizdir. Bu konuda; Vekil bu yetkiyle sadece avukat tutabilir, vekalet veremez, nedeni de ahzu kabza olacakmı, olmayacakmı, avukat vekaletlerinde bile standart yok, ayrıca vekil kendisine verilen yetkinin dışında bir yetki veremez. Genel yetkiyi, özele çevirebilir ama, özel yetkiyi genele çeviremez, diye düşünüyorum.
Bu itibarla, ileride herhangi bir ihtilafa meydan verilmemesi bakımından bu çeşit matbu vekaletnamelerde «başkalarını tevkil etme yetkisinin tüm yetkilerin en sonuna yazılması veya daha önce yazılmış ise. bu cümleden sonra verilecek diğer yetkileri de devredebileceği hususunun açık bir şekilde metinde ifade 'edilmesi gerekir.
Borçlar Kanununun 388/3 ncü maddesi hükmü karşısında avukat tutma yetkisinin dava açma yetkisini kapsamadığı sonucuna varılmış olup bu hususada dikkat edilmesi yerinde olur. (TNB 1988/80 sayılı genelge)
Teşekkür ederim Cafer bey. Sizinde bayramınız kutlu olsun.
Görüşlerinize kesinlikle katılıyorum. Bu genel vekaletnameye (dava yetkilerini içermeyen) dayanarak ilgili bir kaç defa vekaletname vermiş, Noterliklerde standart yok diye epeyde mevzuu etti. Fakat dava vekaletnamesindeki yetkiler ilgilinin aleyhine olabilir. En azından avukat ile arasında ihtilaf çıkması halinde avukat davadan çekilebilir, feragat edebilir, karşı tarafla sulh yapabilir ki bunlardan müvekkil zarar görebilir. Bu düşünceler ışığında işlemi yapmadım.
Saygılar ...
Biraz önce gönderdiğim cevapta aşağıdaki metin eksikti;
Borçlar Kanununun 388/3 ncü maddesi hükmü karşısında avukat tutma yetkisinin dava açma yetkisini kapsamadığı sonucuna varılmış olup bu hususada dikkat edilmesi yerinde olur. (TNB 1988/80 sayılı genelge)
Arkadaşlarımın görüşlerine katılıyorum, yapılması doğru değil, her ne kadar bazı meslektaşlarımız yapıyor olsada.
Bu vesileyle, Hepinizin Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum, selam ve saygılarımla.
Borçlar kanunu: Madde 388 - Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tesbit edilmemiş ise, taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir.
Vekalet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için icabeden hukuki tasarrufları ifa salahiyetini şamildir.
Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame edemez, sulh olamaz, tahkim edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, hibe edemez, bir gayrimenkulü temlik veya bir hak ile takyit edemez.