terk eden eşin ortak konuta davet ihtarı vs.

  • Merhaba meslektaşlarım


    2011/99 nolu genel yazının B bendinin ilgili maddelerine göre, Terk eden eşin ortak konuta davet edilmesi konusunda ihtar çekilmesidir. ihtar çekiliyor, gayet iyi ve güzel..


    Gelelim işin cevabına,


    Haliyle karşı tarafta cevap vermek zorunda kalacak veya kalmayacak,


    Cevaben , bana göndermiş olduğunuz ihtarnameyi tebliğ ettim. ben eve dönmek istemiyorum, boşanmak istiyorum diye ihtarnameye cevaben ihtarname çekmek istiyor. yoksa ihtarnameye karşılık olarak direk aile mahkemesine gidip davamı açması lazım.


    prosüdür nedir, paylaşmak istedim.

  • Adem bey;

    İhtarı niçin çekiyor eşin ortak konuta dönmesi için eşinin buna cevap vermesi önemli değil ortak konuta dönüp dönmemesi önemli şayet ihtara rağmen eş eve dönmedi ise ihtarı çeken eşin boşanma davası açıp ondan boşanmasına sebeptir. İhtar edilen eş kendince olan sebeplerini açılacak dava sonucu hakime anlatsın dönüpte çekilen ihtara veceği cevabın karşı tarafın ona açacağı boşanma davası açısından yarar sağlamayacaktır.

  • TÜRK MEDENİ KANUNUNDA VE YARGITAY UYGULAMASINDA
    TERK İHTARI


    Evlilik; iki kişinin aile kurmak üzere kanunların uygun gördüğü şekilde, ruhen ve bedenen bir ömür boyu sürecek şekilde bir araya gelmesidir.
    TMK. 185. Maddesinin lII. fıkrasına göre, eşler birlikte yaşamak zorundadırlar. Buna göre, evlilik birliğinin temel şartı; eşlerin bir arada yaşamalarıdır. Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın bu görevi yerine getirmekten kaçındığı takdirde, kanunumuz diğer eşe öncelikle eşini eve davet etmek amacı ile ihtar isteminde bulunma hakkı vermiştir.
    TMK. nununa göre evi terk eden eşe ihtar hakim tarafından gönderilmekteydi , ancak 31.03.2011 Tarihinde kabul edilen 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 1512 sayılı Noterlik
    Kanununa 71. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 71/A maddesiyle Terk eden eşin ortak konuta davet edilmesi ve mirasçılık belgesi verilmesi işlemlerinin noter tarafından yapılmasına da olanak sağlanmıştır.Bu yasa hükmü doğrultusunda TMK. nunun terk ile ilgili 164. maddesinde gerekli değişiklikler yapılmıştır.
    Geçerli bir ihtara rağmen, ortak konuta dönmeyen veya ortak konutu terk etmeye zorlayan eş aleyhine terk sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilir. Bu durum, “terk” adı altında 4721 sayılı Kanunun 164. maddesinde düzenlenmiş olup; Bu madde :6217 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten sonra :


    “Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir.
    . Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.” şeklini almıştır
    A.İHTARIN NİTELİĞİ VE AMACI:
    İhtar, evlilik birliğinden doğan edimlerini ifa etmemek amacıyla ve haklı bir sebebe dayanmadan ortak konutu terk eden veya ortak konuta dönmeyen eşe, diğer eş tarafından yapılan son bir uyarıdır. İhtar bir dava değildir. boşanma davası öncesinde hâkim kararı veya noter aracılığı ile yaptırılması gereken bir işlem niteliğindedir. İhtarın amacı, boşanma davası açılmadan önce terk eden eşe son bir şans vermek ve Türk Aile Hukukunun temel felsefesi olan “boşanmanın son çare olması” ilkesinin yerine getirilmesidir.


    B.İHTARIN ŞEKLİ İÇERİĞİ:
    TMK 164. maddesinde terk eden eşe çekilecek ihtardan bahsedilmiş ise de bu ihtarın içeriğinin nasıl olması gerektiği konusunda açıklama bulunmadığından bu husus Yargıtay kararları ile açıklığa kavuşturulmuştur. Bu konuda başvurulabilecek en önemli karar da 27.03.1957 tarih, 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıdır. Anılan içtihat ve Yargıtay’ın diğer kararları doğrultusunda terk eden eşe çekilecek ihtarda bulunması gereken zorunlu unsurlar şu şekilde sıralanabilir:
    1-Dönülecek bağımsız ortak konutun açık ve ayrıntılı adresi ve evde sürekli birisinin bulunmaması halinde anahtarın alınabileceği yer (komşu, muhtar, karakol, mahkeme, noter gibi) gösterilmelidir.
    2-Dönüş süresi “iki ay” olarak açıkça gösterilmeli, bu süre kısaltılmamalı ya da sınırlandırılmamalıdır.
    3-İhtara uymama halinde boşanma davası açılacağı uyarısını taşımalıdır.
    4-İhtar gönderilerek ortak konuta davet edilen eş, başka bir şehirde ya da aynı şehirde uzak bir mesafede bulunuyor ise yol giderine ilişkin paranın kendisine konutta teslim kayıtlı olarak gönderildiğinin de ihtar da belirtilmesi gerekmektedir.


    Yeni Medeni Kanun ile terk olgusu iki şekilde gerçekleşebilmektedir;
    Gerçek terk,
    Yapıntı terk.
    Eski Kanunumuzda düzenlenen terk, gerçek terk olup, kısaca eşlerden birinin iradi ve hukuka aykırı olarak ortak yaşamdan ayrılmasıdır. Yapıntı terk ise; ortak konutu terk etmeye zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eşin terk etmiş sayılması olarak yeni TMK ile kabul edilmiştir. Uygulamada çok sık rastlanılmamakla birlikte yapıntı terk halinde de ihtar çekilebileceği ve bu ihtarın aşağıdaki şekilde olması gerektiği Ömer Uğur Gençcan’ın “Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku” isimli kitabında belirtilmiştir.
    “…. İş bu ihtar kararının tarafınıza tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde ortak yaşamdan uzaklaştırıldığını açıklayan davacı eşinizi ortak konuta kabul etmeniz, geldiğinde eve girmesini olanaklı kılan önlemleri almanız, ihtarın tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde ortak konuta dönen eşinizi eve kabul etmediğiniz ya da eve girmesini her ne suretle olursa olsun engellediniz anlaşıldığı taktirde davacı tarafından terk sebebi ile boşanma davası açılacağın ihtarına evrak üzerinde karar verildi.”
    Yukarıda açıklanan şekli unsurları içeren ihtarın terk sebebine dayalı olarak açılacak boşanma davasında geçerli kabul edilebilmesi için;


    1. Haklı Bir Sebep Olmaksızın Ortak Konut Terk Edilmiş Olmalıdır:
    Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacı ile ortak konutu terk etmiş veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemiş olmalıdır.
    4721 sayılı yeni Medeni Kanunumuzla öngörülen, doktrinde “Yapıntı Terk” diye isimlendirilen hükme göre; diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Bu durumda ortak konuttan ayrılmak zorunda kalan ya da ortak konuta dönmesi engellenen kişinin talebi üzerine hâkim veya noter,çekeceği ihtarda terk eden eşe, eşinin ortak konuta dönmesini engellememesi gerektiğini, buna uymaması durumunda aleyhine boşanma davası açılabileceğini bildirir
    Ayrı yaşama haklı bir nedene dayanıyor ise, bu durumda gönderilecek davet içeren ihtarın geçerli bir ihtar olarak kabulü mümkün değildir. Örneğin; Eşlerden biri boşanma davası açmakla ayrı yaşama hakkı elde eder. Bu durumda gönderilen ihtar geçerli olarak kabul edilerek terk sebebi ile boşanma kararı verilemez. Yine evi terk eden eş tarafından açılan tedbir nafakası davası kabul edilmiş ise, eşin ayrı yaşamada haklı olduğu mahkeme kararı ile tespit edilmiş bulunduğundan ihtar hukuki sonuç doğurmaz. Eş, kendi iradesi dışındaki sebeplerle veya evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmeme amacı gütmeksizin ortak konutu fiilen terk zorunda kalmışsa, gönderilecek ihtar geçerli bir ihtar olarak kabul olunamaz. Örneğin; bir eşin görevi gereği başka bir ülkeye gitmesi, askerlik görevini yapmak üzere evden ayrılması, cezaevinde cezasını çekiyor olması gibi.


    2. İhtarın Düzenlendiği Tarihte Ortak Konutun Terkinden İtibaren En Az Dört Ay Geçmiş Olmalıdır:
    Kanunumuza göre; terk nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için terk tarihinden itibaren ayrılık, en az 6 ay sürmüş olmalıdır. Bu altı aylık süre iki bölümden meydana gelmektedir. En az dört aylık ayrı yaşama süresi tamamlandıktan sonra gönderilen ihtarın tebliğ tarihinden itibaren kanunen verilen iki aylık süre içinde terk eden eş ortak konuta dönmezse boşanma davası açılabilecektir. Kanunda yazılı bu süreler hâkim veya taraflarca değiştirilmesi mümkün olmayan hak düşürücü sürelerdir.


    3- Ayrılık Dört ay sürdükten sonra çekilen ihtarın tebliği tarihinden itibaren evi terk eden eşe eve dönmesi için en az iki aylık Süre verilmelidir.


    Bu süre ihtarda açıkça gösterilmeli ,kısaltılmamalı , sınırlandırılmamalıdır. Aksi halde ihtar ,beklenen sonucu doğurmaz.


    C. İHTARLA İLGİLİ USULİ KURALLAR:.


    -İhtar isteminde HUMK’ da öngörülen yetki kuralları uygulanmaz.


    -Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin uygulamasına göre, hakim ihtar talebini yerine getirmek zorundadır. (Y2.HD, 26.02.2009, 17337 E -3324 K) Doktrinde bu görüşe karşı çıkanlar olduğu gibi anılan dairenin üyelerinden de bu konuda muhalif görüşte olanlar bulunmakta, hakimin dilekçenin içeriğini incelemesi gerektiğini savunmaktadırlar. (Gençcan,2010,s 201)
    -İhtar kararına karşı yasa yolu kapalıdır, istemin reddi halinde ise yasa yoluna başvurulabilir.
    -İhtar terk eden veya terke zorlanan eş tarafından çekilebilir. Yasal ya da akdi temsilde genel kurallar uygulanır.
    -Uygulamada ihtar kararı verilmesi istemi vekil aracılığı ile mahkemeye başvurulduğunda ibraz edilen vekaletname, boşanma davası açma yetkisini içeren fotoğraflı vekaletname ise de; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15.02.2011 tarih ve 2010/20854 Esas ve 2011/2459 Karar sayılı ilamına göre itiraza uğramaması halinde genel vekaletname ile de boşanma davası açılabileceği belirtilmiş olup ihtar için aranacak vekaletin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. ( Anılan karar metni ihtarla ilgili Yargıtay karar özetleri içerisinde sunulmuştur.)


    D. NOTERLİKLERDE İŞLEMİ YAPARKEN
    NASIL BİR YOL İZLEYEBİLİRİZ:


    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 385. Maddesinin 3. Fıkrasında :” Mahkemeler dışındaki resmi makamlara bırakılan çekişmesiz yargı işlerinde uygulanacak usul, ilgili özel kanunlarında belirtilen hükümlere tabidir.” Denilmektedir.Bu madde ışığında şunları söyleyebiliriz.


    1-İlgilinin öncelikle T.C.K.No’lu nüfus hüviyet cüzdanını inceleyeceğiz. Gene vukuatlı aile nüfus kaydına bakarak evlilik ilişkisinin olup olmadığını tespit edebiliriz.
    2- İlgili Görme özürlü ise NK.73.; Türkçe bilmiyorsa NK. 74. ;imza yerine parmak izi , mühür kullanıyorsa NK. 75. Maddesi gereğince işlem yapacağız.


    3- Talep eden vekil ise, başkaları adına işlem yapılacak ise NK. Nun 79 maddesine göre hareket edeceğiz.
    4- İşlem vekil aracılığıyla yapılıyorsa boşanma davası açmaya yetki veren genel vekaletname ile yapılabilir .ancak N:K. Yönetmeliğinin 93/1. Fıkrası nın k bendi gereğince bu vekaletnamenin fotoğraflı olması istenebilir.


    E. TERK EDEN EŞİN ORTAK KONUTA DAVET EDİLMESİ İŞLEMİNİ, BİR DE HENÜZ KESİNLEŞMEYEN TASLAK HALİNDE OLAN YÖNETMELİK IŞIĞINDA İRDELEDİĞİMİZDE, ŞU SAPTAMALARI YAPABİLİRİZ:


    a- Terk eden eşe gönderilen ihtar: ihtar gönderen eşin ad, soy ad, Açık adresini; davet edilen konutun açık adresini; davet edilen eşin yanında çocuklar varsa bunların ortak konutta dönmesi için gereken giderler ile konuta kabul edilmemesi halinde dönüş için yol ve konaklama giderlerini karşılayacak yeterli paranın konutta teslim şeklinde gönderilmesi durumunda buna ilişkin açıklamayı; davet edilen konuta ait anahtarın bulunduğu yeri ;ihtarın tebliğinden itibaren eşin iki ay içinde dönmesi gerektiğini ,aksi takdirde hakkında Türk Medeni Kanununun 164. Maddesine göre boşanma davasının açılabileceğini ,kapsamalıdır.


    b- Terk eden eşin ortak konuta davet edilmesinde yetki itirazı söz konusu değildir. İhtar bir dava olmadığından ilgili , istediği noterlikten terk ihtarını gönderebilecektir.
    c- İhtar talebi sözlü ya da yazılı yapılabilir.Bu başvuru üzerine noterliklerde NK.nunun 100.maddesine göre bir tutanak düzenlenir. Bu tutanaklar için Türkiye Noterler Birliği tarafından hazırlanacak formlar kullanılacaktır..


    d- İlgili yönetmelik gereğince yapılacak işlem bizzat noter veya noterlik dairesinde kendisine imza yetkisi verilmiş olan hukuk fakültesi mezunu görevli veya noter stajyeri tarafından düzenlenecek ve imzalanacaktır.
    e- Bu işlem evrakları hem noterlik cilbendinde yer alacak hem de özel bir dosyada saklanacaktır. İhtar evrakı boşanma davası açıldığında mahkeme tarafından istendiğinde bu özel dosyadan çıkartılıp gönderilecektir.


    f- Bu yönetmelik kasamsında yapılacak işlemlere ait ilişkin bilgi ve belge alışverişi elektronik ortamda gerçekleştirilebilecek ve bu işlemler elektronik ortamda merkezi olarak kaydedilecektir..


    F. İHTARLA İLGİLİ YARGITAY KARAR ÖZETLERİ


    27.03.1957 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararına göre; terk nedeniyle boşanma davasına temel olmak üzere ihtar yapılması istendiğinde hâkim, bu istemi yerine getirmek zorundadır. İhtarın yapılması hâkime işin esasını araştırma yetkisi vermez. İhtar yapılması sonuç doğurucu (nihai) nitelikte olmadığından bu tür işlemler temyiz edilemez.
    İhtarı yapan hâkimin ihtarnameye, eşin gideceği yerin açık adresini ve terkin mahiyetine göre icap ederse ve ihtarı yaptıran talep etmişse o yere gitmek için eşin emrine amade kılınan para miktarını ve bir ay (Yeni Medeni Kanun döneminde bu süre iki ay) zarfında gidilmesi lüzumunu ve gidilmemesi halinde de bunun müncer olacağı neticeyi yazması gerekmektedir.


    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.1990 tarihli kararına konu teşkil eden bir olayda, davalı eş ihtara uyarak yasal süre içinde davet edilen eve gitmiş, kapıyı ısrarla çalmasına rağmen açılmadığını beyan ederek noter aracılığıyla durumu tespit ettirmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bu durumda noterin görevli olmadığını, durumun Mahkeme tarafından tespit edilmesi gerektiğini belirterek bozma kararı vermiştir. Hukuk Genel Kurulu ise, noter aracılığı ile yapılan tespitin Noterlik Kanununun 61. maddesine aykırı olmadığını, fiili durumu belgeleyen bir belge niteliğinde olduğunu belirterek, eve giden eşin kanuni yükümlülüğünü yerine getirdiğine karar vermiştir.(1990/31 E, 1990/169 K)


    -Yine Yargıtay 2.HD’nin 1988/6983 E, 1988/8189 K. sayılı kararına göre; “Konuta dönmesi için kendisine ihtarda bulunulan eşin, bu ihtara uyduğu ve fakat diğerinin eşin eve girmesini temin etmediği anlaşıldığına göre öncelikle davanın reddine karar verilmelidir. Bu somut olgulardan sonra davacının eşine anahtar göndermesi sonuca etkili değildir.”


    -Eşini davet eden diğer eş, eve geliş için harcayacağı yol parasını vermelidir. Bunun miktarını kendisi tayin edebileceği gibi, hâkimin takdirine de bırakabilir. İhtar kararında bu husus da belirtilir. Bu para, eşi sıkıntıya sokmamak amacıyla konutta ödemeli olarak gönderilmelidir. Eş yurt dışına çağrılıyorsa, sadece gidiş parasının değil, eve kabul edilmemesi veya evin bağımsız olmaması gibi bir sebeple geri dönmek zorunda kalması halinde yurda dönüşünü temin edecek yol giderini de karşılamaya yetecek miktarda olmalıdır. Kanunda belirtilen 2 aylık süre paranın teslim tarihinden itibaren işlemeye başlar.İhtar kararında davet edilen eş için yol parası öngörülmüşse, bir aylık (eski Medeni Kanuna göre) dava açma süresi, paranın alındığı tarihte başlar. (Y2HD, 13.02.1989,1989/250 E, 1989/1048 K)


    -Eşini yurt dışına çağıran diğer eş, onun çağrılan ülkede süresiz oturmasını sağlayan şartları da hazırlamakla yükümlüdür. Eş, böyle bir işlemi yapmaya, yurt dışına gidip oturma izni almaya zorlanamaz. İhtarın hukuki sonuç doğurabilmesi için, davalının misafir olarak değil, devamlı olarak Hollanda’da oturması için o ülke resmi makamlarınca verilmiş belgenin de alınması, bu belgenin ihtar kararı ile birlikte davalıya gönderilmesi gerekir.(Y2HD, 12.10.1993,1993/7171 E, 1993/8041 K)


    -Davacı kocanın çalıştığı yerde haline uygun bir ev hazırlayıp, eşini oraya davet etmesi gerekir. Kocanın eşini çalıştığı yerin dışındaki bir mahalde hazırladığı eve çağırması aile birliği kavramı ile bağdaşmaz. Çünkü asıl olan, eşlerin birlikte yaşamalarıdır. (Y2HD 11.09.1990,1990/2020 E, 1990/8170 K )


    -Tuvaletinden başkalarının da yararlandığı evin bağımsızlığından söz edilemeyeceği… (YHGK 04.05.1994, 1994/75 E, 1994/294 K sayılı kararı)


    -Davalı kadın kocası tarafından birçok yerinden yaralanmış, bu sebeple evi terk etmiştir. Bunun üzerine davacı eş, Kanunda belirtilen süreye uyarak eşine ihtar çekmiştir. Buna rağmen davalı eve dönmemiştir. Yerel Mahkeme, davacının Kanunda belirtilen sürelere uyduğunu ve buna rağmen eşi eve dönmediği için tarafların boşanmalarına karar vermiştir. Temyiz üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi “Terk tarihi ile ihtar isteği tarihi arasında geçen zamana göre davalının aldığı yaralar sebebiyle olayı unutacak kadar bir süre geçmeden ihtar isteği bulunduğu anlaşılmaktadır. İhtarın samimi bir arzunun ürünü olduğu kabul edilemez.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yerel Mahkemenin kararında direnmesi üzerine dava HGK’ya intikal etmiştir. HGK ise, Kanunun kabul ettiği iki aylık sürenin kötü olayların etkisiyle evi terk eden eşin, bu olayların etkisinden kurtulabilmesi amacıyla konulduğunu belirtmiş ve davalının kötü olayların etkisinden kurtulmadığını öne sürerek eve dönmemezlik edemeyeceğini kabul etmiştir. Bu sebeple de salt çoğunlukla direnme kararının onanmasına karar vermiştir. Karşı oy yazısında ise; ihtarın geçerliliğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, ancak davalının maruz kaldığı muamelenin mahiyeti ve niteliğine göre ihtar gönderen kocanın bu davette samimi sayılamayacağı belirtilmiştir. Kanunda belirtilen sürelerin sadece ihtarın geçerliliği için öngörüldüğünü, bunun yanında ihtarın samimiyetinin ayrıca değerlendirilmesi gerektiği bildirilmiştir (HGK,1989/274E, 1989/408K).


    -Dava, terk hukuki nedenine dayalı açılmıştır. Davacı ihtar talep dilekçesinde davalının üç ay önce evden ayrıldığını ifade etmiş ve tanıklarca da bu husus doğrulanmıştır. Türk Medeni Kanununun 164. maddesine göre ayrılığın üzerinden dört ay geçmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz. Türk Medeni Kanununun 164. maddesi koşulları oluşmamıştır. Davacının davasının reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. (Y2HD 14.10.2009 2009/13222E-17480K)


    -Davacı koca 10.10.2002 tarihinde ihtar istemiş, ihtar kararı 21.01.2003 tarihinde davalı kadına tebliğ edilmiş boşanma davası ise 04.07.2006 tarihinde açılmıştır. Davacı kocanın terk sebebine dayalı boşanma davası süresindedir. Toplanan delillerden davalı kadının haklı bir nedenle müşterek konuta dönmediği kanıtlanamamıştır. Mahkemece davacı kocanın terke dayalı boşanma davasının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekliyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Y2HD 03.03.2008 2007/5806E-2008/2675K)


    -Toplanan delillerden; davacı-davalı kocanın ihtar isteğinden sonra "eşini istemediğini söyleyerek, biz yapamıyoruz, en doğrusu ayrılmak" şeklinde sözler sarf ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı-davalının ihtar göndermekte samimi olduğu söylenemez. Davacı-davalı kocanın terk hukuki sebebine (TMK.m.164) dayalı olarak açtığı boşanma davasının reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Y2HD 17.06.2010 2009/8555E-2010/12055K )


    -Yapılan soruşturmaya, toplanan delillere, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere, ihtarın Türk Medeni Kanununun 164. maddesi ile 27.03.1957 günlü 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun bulunmamasına ve terk ihtarında davalı kadının tebliğ tarihinden itibaren iki ay içerisinde müşterek konuta dönmesinin ihtar edilmemiş olmasına göre geçersiz ihtara dayanılarak açılan davanın reddi doğrudur. Bu sebeplerle temyiz istemlerinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, (Y2HD 18.03.2009 2008/2407E-2009/4926K)


    -Terk sebebiyle boşanma davasında (TMK. md.164) boşanma kararı verilebilmesi için ihtar kararının davalıya usulüne uygun biçimde tebliğ edilmiş olması gerekmektedir. Davalıya ihtar kararı tebliğe çıkarılmış ancak 9.11.2006 tarihinde tanınmadığından bahisle iade edilmiştir. Davacı 6.2.2007 tarihinde terke dayalı bu davayı açmış, davalı da ihtar kararını 2.4.2007 tarihinde tebellüğ etmiştir. İhtar kararı davalıya tebliğ edilmeden boşanma davası açılmış olduğundan boşanma davasının kabulü için gerekli ön koşul oluşmamıştır. Bu husus gözetilmeden davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.(Y2HD 10.11.2008 2007/14966E-2008/14852K)


    -Davacı koca tarafından davalı kadın aleyhine Bakırköy 2. Aile Mahkemesinin 2007/313 esasında terk hukuki sebebiyle 30.4.2007 tarihinde açılan boşanma davası 22.6.2007 tarihinde başvuruya kalmış ve 1.10.2007 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, davalı kadının bu tarihe kadar ayrı yaşamakta haklı olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle davacı koca tarafından ilk davanın kesinleşme tarihinden itibaren dört aylık ihtar süresi dolmadan gönderilen 8.8.2007 tarihli ihtar kararı sonuç doğurmaz. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken geçersiz ihtara dayalı olarak terk sebebiyle boşanmaya karar verilmesi boşanma davasının kabulü doğru olmamıştır. (Y2HD 14.10.2010 2009/14959E- 2010/16860K)


    -Toplanan delillerden; davacı kocanın, Şişli 2. Aile Mahkemesinde açmış olduğu boşanma davası 30.10.2006 tarihinde reddedilmiş, karar 03.11.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Bu davada dayanılan terk ihtarı ise 17.11.2006 tarihinde talep edilmiştir. İhtar istem tarihinde devam etmekte olan boşanma davasının varlığı nedeniyle kadının birlik dışında yaşaması haklı sebebe dayanmakta olup, terk ihtarının bu yönden sonuç doğurmayacağının anlaşılmasına göre sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, (Y2HD 01.12.2010 2009/17297E-2010/20066K)


    -Dava, davalı eşe 15.9.2006 tarihinde tebliğ edilen 2006/46 değişik iş sayılı ihtar kararına dayanılarak açılan terk sebebiyle boşanma isteğine ilişkindir. Davacı tarafından, aynı ihtar kararına dayanılarak 9.11.2006 tarihinde açılan terk sebebine dayanan 2006/811 esas sayılı boşanma davası, "iki aylık eve dönüş süresi dolmadan açıldığından" bahisle 26.12.2006 tarihinde reddedilmiştir. Aleyhinde boşanma davası açılmış olan eş, dava süresince ayrı yaşamakta ve eve dönmemekte haklıdır. Bu süre zarfında Türk Medeni Kanununun 164'ncü maddesi kapsamında bir terkin varlığından ve haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemekten bahsedilemez. Boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren dört ay bittikten sonra yeniden ihtar isteminde bulunulması gerekir. Bu yasal düzenlemeye göre terkin koşulları bulunmamaktadır. O halde isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. (Y2HD 23.03.2009 2009/1912E-2009/5348K)


    -İhtarın hukuki sonuç doğurabilmesi için, ihtar isteğinden önceki dört ay içinde, ihtar edilen eşin haklı bir sebep olmaksızın birlik dışında yaşadığının gerçekleşmesi gerekir. İhtara dayalı boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz. (TMK. 164/son) Davacı, 24.05.2006 tarihinde mahkemeye başvurarak eşinin ortak konuta dönmesi için ihtar edilmesini istemiştir. İhtar isteğine ilişkin dilekçede davalının ortak konutu 31.1.2006 tarihinde terk ettiğini bildirmiştir. Bu tarihten itibaren dördüncü ay bitmeden ihtar istediğine göre, verilen ihtar kararı sonuç doğurmaz. İhtar geçersiz olup davanın reddi gerekirken boşanmaya karar verilmesi doğru bulunmamıştır. (Y2HD 15.04.2009 2008/4623E-2009/7281K)


    -Terk sebebine dayalı boşanma davasının kabul edilebilmesi için öncelikli şart davalı eşin haklı bir sebep olmadan en az dört aydan beri evlilik birliği dışında kalmasıdır. Tarafların birlikte seçtikleri (TMK.md.186) veya Türk Medeni Kanununun 188.maddesi şartlarının oluşması sebebiyle eşlerden birinin seçtiği, ya da hakim tarafından belirlenen (TMK.md.195) hallerine uygun, oturmaya elverişli, bağımsız bir evleri yoksa birlik dışında bulunan eşin bu davranışı haklı sebebe dayanır.
    Terk edilen eş (TMK.md.164) diğerini yukarıda açıklanan kurallara uygun olarak ortak konuta çağırmakla yükümlüdür. Çünkü ortak hayat bunu zorunlu kılar (TMK.md.185/3) Bu itibarla kanunda gösterilen (TMK.md.164) sürelerin başında tarafların kanuni koşullara uygun ortak konutunun olmadığı anlaşıldığından ihtar geçersiz olmakla, davanın reddi gerektiğinin düşünülmemesi doğru bulunmamıştır. (Y2HD 10.02.2010 2008/20693E-2010/2231K)


    -Terk hukuki sebebine dayalı olarak açılan davada boşanmaya karar verilebilmesi için diğer şartlar yanında davet edilen konutun ihtar istek tarihinden dört ay önce hazır edilmesi gerekmektedir. (TMK. m. 164) Davacı koca 18.08.2006 tarihinde ihtar talebinde bulunmuş, müşterek konut olarak Karataş mahallesi G…sitesi B blok No: 2’i göstermiştir. Gemerek Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/… soruşturma nolu evrak içerisinde bulunan 21.8.2006 tarihli polis tutanağında, kocanın belirtilen adresten bir ay önce taşındığı, adresin halen boş olduğu belirtilmiştir. Kocanın davet edilen evde oturmadığı, bu evde herhangi bir eşyanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında ihtar koşulları oluşmamıştır. Geçersiz ihtara dayalı davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir. (Y2HD 27.05.2009 2009/6763E-2009/10064K)


    -Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı-karşılık davacının, 2005 yılı Aralık ayı başında ortak konutu terk ettiği anlaşılmaktadır. Bu tarihten itibaren dört ay geçmeden davacı-karşılık davalı (koca) tarafından 23.01.2006 tarihinde eşinin eve dönmesi için ihtar isteminde bulunulmuştur. Bu durumda ihtar sonuç doğurmaz. Geçersiz ihtara dayanılarak da boşanmaya karar verilemez. O halde davacı-karşılık davalı koca tarafından açılan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde boşanma kararı verilmesi doğru bulunmamıştır. (Y2HD 12.03.2009 2008/2080E-2009/4512K)


    -Terke dayanan davanın kabul edilebilmesi için, usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen davalının haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemiş olması gerekir. Davacının, eşini, anne, baba ve kardeşleriyle birlikte oturduğu konuta davet ettiği toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı ortak konuta dönmemekte haklıdır. Türk Medeni Kanununun 164. maddesi koşulları bu sebeple gerçekleşmemiştir. Öyleyse boşanma davasının reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile boşanma kararı verilmesi doğru değildir.(Y2HD 24.11.2010 2009/18833E-2010/19386K)


    -Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz (TMK.md.2). Davacı-karşılık davalı kocanın 13.09.2001 tarihindeki ihtar isteği üzerine verilen ve davalı-karşılık davacı kadına 28.09.2001 tarihinde tebliğ edilen ihtar kararına dayanılarak, hiçbir haklı ve kabul edilebilir sebep gösterilmeden 7 yıl sonra terk sebebiyle boşanma davası açılması yukarıda açıklanan dürüstlük kurallarına uygun olmadığı gibi, geçen zaman dikkate alındığında ihtar talebinin samimi olduğundan da bahsedilemez. Açıklanan sebeple davanın reddi gerekirken; kabulü ile boşanma kararı verilmesi doğru görülmemiştir. (Y2HD 06.12.2010 2009/17799E-2010/20428K)


    -Dava, terk nedenine dayalı boşanma davasıdır. Davacı koca tarafından terk hukuki nedenine dayalı açılan boşanma davası, yerel mahkemece Türk Medeni Kanununun 164. madde şartları oluşmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
    Türk Medeni Kanunu 164. maddesi uyarınca “terk nedenine” dayalı boşanma davası açma hakkı, terk edilen eşe aittir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır (TMK. md. 164/1.fıkra son cümle).
    Toplanan delillerden; davacı kocanın şiddet uygulaması nedeniyle, davalı eş yedi yıl önce “Helvacılar Mah. Buldan” adresinden ayrılarak, davacı koca adına tapuda kayıtlı Cumhuriyet Mah. 272 ada 16 parsel üzerinde inşaa edilen evde müşterek çocuk Musa ile yaşamaya başlamıştır. Davacı kocanın barışma girişimleri kadın tarafından geri çevrilince, davalı kadının yaşamakta olduğu konuta dönmesinin engellenmemesi hususunda mahkeme kanalı ile çektiği ihtar 12.8.2008 tarihinde davalı eşe tebliğ edilmiştir.
    Davacı kocanın dönmek istediği ve halen davalı eşin yaşamını sürdürdüğü Cumhuriyet Mah. 272 ada 16 parsel üzerindeki evin ortak konut olmadığı yönünde tarafların bir itirazlarının bulunmadığı aksine, davacı kocanın bu konuta dönmesinin engellenmemesi için ihtar gönderdiği, davalı kadının da bu konutu “aile konutu” olduğu yönünde kaydına şerh verdirdiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, terk ihtarı usul ve yasaya uygun olup, dava süresinde açılmıştır. Davalı eşin, davacı kocayı haklı bir sebep olmaksızın, terk ihtarının tebliğinden sonra ortak konuta dönmesini engellediği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu 164. madde koşulları gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    KARŞI OY YAZISI: Davacı, 4.8.2008 tarihinde ihtar talebinde bulunmuş, ihtarla “davalının ikamet ettiği Cumhuriyet mahallesindeki eve dönmek istediğini belirterek, bu eve dönmesine engel olunmamasını, ihtarın tebliğinden itibaren iki ay süreyle konutun açık bulundurulmasını veya evin anahtarının kendisine gönderilmesini” istemiştir. İstek doğrultusunda verilen ihtar kararı davalıya 12.8.2008 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 10.11.2008 tarihinde açılmıştır.
    Davalı ise, tarafların müşterek konutunun “Cumhuriyet mahallesindeki” ev olmayıp, “Helvacılar mahallesindeki" ev olduğunu, davacının, eşini müşterek konuta davet etmek yerine, oğluyla birlikte oturduğu Cumhuriyet mahallesindeki eve dönmek istediğinden bahisle ihtar gönderdiğini ileri sürmüş, davanın reddini istemiştir.
    Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; tarafların, mülkiyeti davacıya ait olan “Helvacılar mahallesindeki” evde oturmaktalarken, davacının eşini dövdüğü ve evden kovduğu, bunun üzerine davalının oğlunun oturduğu mülkiyeti davacıya ait “Cumhuriyet mahallesindeki” diğer eve sığındığı, tarafların yaklaşık yedi yıldır bu şekilde ayrı yaşadıkları anlaşılmaktadır. Davacı koca, eşinin oğluyla birlikte oturduğu konuta dönmek istediğini belirterek ihtar isteğinde bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 164. maddesine göre ihtar, “terk edenin ortak konuta dönmesine” veya “haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmenin davalı eş tarafından engellenmesi halinde bu konuta dönme” isteğine ilişkin olabilir. Koca, ihtar isteğiyle eşini “ortak konuta” davet edebilir. Tarafların ortak konutunun Helvacılar mahallesindeki ev olduğu, eşyalarının bu evde bulunduğu tanıklarca ifade edilmiştir. Kovulduğu eve çağrılma beklentisi içinde olan davalı, evli olan oğluyla birlikte oturduğu eve davacıyı kabul etmek zorunda değildir. Bu bakımdan çekilen ihtar hukuki sonuç doğurmaz. Cumhuriyet mahallesindeki evin tapu kaydı üzerine davalının talebi üzerine ihtardan sonra “aile konutu” şerhi konulmuş olması da ihtara geçerlilik kazandırmaz. Bu bakımdan davanın reddedilmesi doğrudur. Hükmün onanması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum. (Y2HD 01.12.2010 2009/17281E-2010/20053K)


    -Karı-kocadan her biri, evlenmenin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmekten kaçınan ve bu amaçla diğerini terk eden veya haklı bir neden olmadan evine dönmeyen tarafa karşı boşanma davası açabilir. Dava hakkı olan tarafın isteği üzerine hâkim, diğer tarafı iki ay içinde eve dönmesi konusunda uyarır. (TMK. mad. 164) Görüldüğü gibi uyarıda bulunma konusunda karı-koca arasında bir ayrım yapılmamıştır. Diğer yönden istek halinde hâkimin uyarı isteğini yerine getirmek zorunda olduğu 27.3.1957 gün ve 10/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile de vurgulanmıştır.
    O halde somut olayda davacı kocanın uyarı isteğinin yerine getirilmesi, kadına gerekli uyarının yapılması konusunda karar oluşturulması gerekirken yasal dayanağı olmayan gerekçelerle ihtar isteğinin ret edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
    KARŞI OY YAZISI: Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim “esası incelemeden” yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. (TMK. m. 164/2.) Ancak boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz. (TMK. m. 164/2.) Davacının ihtar istem dilekçesinde dört aylık süre bitmeden ihtar isteminde bulunulduğu açık ve seçik olarak bellidir. Yasa koyucunun hâkimi mekanik bir tebliğ aracı saydığı kabul edilemez. (TEKİNAY s. 239). İhtar isteminde bulunan eşin dilekçesinde terkin üzerinden dört ay geçmediği açıkça beyan edilmişse ihtar kararı verilmemelidir. (FEYZİOĞLU s. 285, TEKİNAY s. 234) Başka bir anlatımla ihtar istemi reddedilmelidir. (GENÇCAN-Boşanma 2008, s. 197) Redde mahkûm bir dava için ihtar istemini gerçekleştirmek ne davacıya bir yarar sağlar ne de usul ekonomisine uygundur. İçtihadı Birleştirme Kararı (YİBK. 27.3.1957. 10-1) usule değil esasın incelenmesine yöneliktir. Yerel mahkemenin kararı “usulün” incelenmesine ilişkindir. Yerel mahkeme hakimi davacı eşi gereksiz bir hukuki işlemi gerçekleştirmekten ve gereksiz yol giderini karşılamaktan alıkoyduğu gibi mahkemesini de usul ekonomisi kurallarını uygulayarak redde mahkum bir davadan kurtarmıştır. Yerel mahkeme hâkimi ile aynı görüşü paylaştığım için değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılma olanağım yoktur. (Y2HD 26.02.2009 2007/17337E-2009/3324K)


    Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin, itiraza uğramayan genel vekaletname ile boşanma davası açılabileceğine ilişkin 15.02.2011 tarih ve 2010/20854 Esas 2011/2459Karar sayılı ilamı:
    “Mahkemece davacının şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm dairemizce "davalının süresinde yetki itirazında bulunmadığı" belirtilerek onanmıştır.
    Davalı vekili süresi içerisinde karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Karar düzeltme dilekçesinde, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, yetki ilk itirazlarının süresi içerisinde olduğunu ileri sürerek onama kararının kaldırılmasını hükmün bozulmasını istemiştir.
    Davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün 23.10.2008 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekilinin B…. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi kanalı ile gönderdiği 27.10.2008 tarihli cevap dilekçesiyle yetki itirazında bulunduğu görülmektedir. Mahkemece 21.4.2009 tarihli oturumda usulüne uygun olmayan vekaletname sunan ve davalı vekili olduğunu belirten Av. C.G.'ün yokluğunda taleplerinin reddine karar verilerek yargılama bitirilmiştir. Davalı vekilinin sunduğu davacı tarafın itiraz ettiği vekaletname asılın fotoğrafını taşımayan genel vekaletname niteliğindedir. Genel vekaletname ile boşanma davası açılıp yargılama işlemi yapılabilir. Ancak diğer tarafın bu vekaletnameye itiraz etmesi halinde, boşanma davaları için verilecek vekaletnameye, vekalet verenin fotoğrafının yapıştırılması zorunludur (Noterlik Kanunu m.80/1, Yönetmelik m.93). Mahkemenin davayı takip yetkisi kabul olunmayan vekile bir defaya özgü olmak üzere kendiliğinden ihtarlı davetiye tebliğ ettirerek; durumu açıklaması ve fotoğraflı vekaletnamesini ibraz etmesi için, süre vermesi gerekir. İlgilinin ihtarlı davetiyenin gereğini yerine getirmesi durumunda; B. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi kanalıyla gönderilen ve süresi içerisinde olan yetki ilk itirazı usulünce incelenmeden davalı ve vekilinin yokluğunda taleplerini ret edip davayı da sonuçlandırmış olması usul ve yasaya aykırı hale gelmiş olacaktır. Zira, yetki ilk itirazının hadise şeklinde incelenip (HUMK.m.191/1) bu konuda verilen kararın ilgililere tebliği zorunludur. İlk itirazın reddine ilişin karar davalı tarafa tebliğ edilmeden yokluğunda hüküm kurulması, savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. Bu hususlar gözetilmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebi olduğu halde; bu durum ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından hüküm onanmıştır. Davalının karar düzeltme istemi bu sebeple yerinde görüldüğünden kabulüne, Dairemizin 22.9.2010 gün 2009/13307 esas, 2010/15108 sayılı onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.”


    KAYNAKÇA:
    1-Ömer Uğur GENÇCAN
    Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku
    2-Zafer Ergün
    Boşanma Davaları
    3-Yeliz Darende
    Türk Hukuk Sitesi
    Yeni Medeni Kanunda Terk Sebebi ile Boşanma
    4-Tuğçe Oral
    Boşanma
    5-Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları
    6-Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Kararları





    T.C.
    Y A R G I T A Y
    2.HUKUK DAİRESİ
    SAYI:
    ESAS KARAR
    2010/20854 2011/2459
    Y A R G I T A Y İ L A M I
    İNCELENEN KARARIN:
    MAHKEMESİ :Gölcük 2.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    TARİHİ :21.4.2009
    NUMARASI :Esas No:2008/98 Karar No:2009/205
    DAVACI :Bekir Sunar
    DAVALI :Gülşen Sunar
    DAVA TÜRÜ :Boşanma
    KARAR DÜZELTME İSTEYEN [Blocked Image: http://www.noterforumu.net/forum/images/smilies/biggrin.png]avalı
    Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 22.9.2010 gün ve 13307-15108 sayılı ilamı ile ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Mahkemece davacının şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm dairemizce "davalının süresinde yetki itirazında bulunmadığı" belirtilerek onanmıştır. Davalı vekili süresi içerisinde karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Karar düzeltme dilekçesinde, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, yetki ilk itirazlarının süresi içerisinde olduğunu ileri sürerek onama kararının kaldırılmasını hükmün bozulmasını istemiştir.
    Davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün 23.10.2008 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekilinin Besni Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi kanalı ile gönderdiği 27.10.2008 tarihli cevap dilekçesiyle yetki itirazında bulunduğu görülmektedir. Mahkemece 21.4.2009 tarihli oturumda usulüne uygun olmayan vekaletname sunan ve davalı vekili olduğunu belirten Av. Cüneyt Göğüş'ün yokluğunda taleplerinin reddine karar verilerek yargılama bitirilmiştir. Davalı vekilinin sunduğu davacı tarafın itiraz ettiği vekaletname asılın fotoğrafını taşımayan genel vekaletname niteliğindedir. Genel vekaletname ile boşanma davası açılıp yargılama işlemi yapılabilir. Ancak diğer tarafın bu vekaletnameye itiraz etmesi halinde, boşanma davaları için verilecek vekaletnameye, vekalet verenin fotoğrafının yapıştırılması zorunludur (Noterlik Kanunu m.80/1, Yönetmelik m.93). Mahkemenin davayı takip yetkisi kabul olunmayan vekile bir defaya özgü olmak üzere kendiliğinden ihtarlı davetiye tebliğ ettirerek; durumu açıklaması ve fotoğraflı vekaletnamesini ibraz etmesi için, süre vermesi gerekir. İlgilinin ihtarlı davetiyenin gereğini yerine getirmesi durumunda; Besni Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi kanalıyla gönderilen ve süresi içerisinde olan yetki ilk itirazı usulünce incelenmeden davalı ve vekilinin yokluğunda taleplerini ret edip davayı da sonuçlandırmış olması usul ve yasaya aykırı hale gelmiş olacaktır. Zira, yetki ilk itirazının hadise şeklinde incelenip (HUMK.m.191/1) bu konuda verilen kararın ilgililere tebliği zorunludur. İlk itirazın reddine ilişin karar davalı tarafa tebliğ edilmeden yokluğunda hüküm kurulması, savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. Bu hususlar gözetilmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebi olduğu halde; bu durum ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından hüküm onanmıştır. Davalının karar düzeltme istemi bu sebeple yerinde görüldüğünden kabulüne, Dairemizin 22.9.2010 gün 2009/13307 esas, 2010/15108 sayılı onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Davalının karar düzeltme isteminin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince kabulüne, Dairemizin 12.9.2010 gün 2009/13307 esas, 2010/15108 karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde tashihi karar harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 15.02.2011

  • [size=3]IV. Terk[/size] MADDE 164.- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
    Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.


    Değerli meslektaşım ihtar çekebilirsiniz diye düşünüyorum

  • Davet edilen evin açık -ayrıntılı-adresi gösterilmeli,
    2-Davet eden eş evde bulunmayacaksa evin anahtarının bulunduğu yer belirtilmeli,
    3-Davet edilenin yol gideri KONUTTA ÖDEMELİ olarak gönderilmeli, 4-İhtarın düzenlendiği tarihte, ortak konutun terkinden itibaren en az 4 ay (dört ay) geçmiş olmalıdır.
    5
    -Özellikle davete İKİ ay içinde uyulması gerektiği aksi halde terke dayalı boşanma davası açılacağı açıklanmalıdır 6-Süreler gün olarak değiştirilmemelidir. örneğin 2 ay için 60 gün ve 61 gün dört ay için 120 gün gibi süre yazılmamalıdır.
    Kanunda gösterilen süreler hakim(NOTER) veya taraflarca değiştirilemeyeceğinden,konuta dönmesi istenen eşe "İKİ AYLIK" süreden farklı bir süre verilemez ve bu sürenin ihtarda yer alması geçerlilik koşuludur.


    Bu durumda, Erkan beyin dediği gibi, ihtara cevaba gerek yok.

    İhtar çekilen (terk eden) hiç sesini çıkarmasın. İhtar çeken açar boşanma davasını olur biter

    "Ağzıyla kuş tutsa da sevemediğim insanlar var benim! Bir de canımı okusa bile sevmekten vazgeçemediklerim.."


  • Vatandaş illa çek diyorsa çekeriz


    x noterliğin x yevmiye numarasına istinaden eve dön demenize rağmen dönmeyeceğimi ihtaren bildirimi :)

  • Geçenlerde biri geldi.
    Eşime dön diye ihtar çekecem dedi.
    Çekelim dedik.
    Yalnız dedi şartlarım var !
    - Negibi şart.
    "Ne bileyim" dedi.. - eve döndüğünde kafasını kendi kendine duvarlara vurup, kafasını gözünü patlatıp kocam yaptı demesin. Çocuklara hap içirip, kocam yaptırdı demesin..
    "Yok" dedim. öyle şeyler yazılamaz.
    Sadece 4 ay önce terketti ise, 2 ay içinde eve dön, şu kadar yol parası, bu makbuzu, anahtar şurda" diye yazarız dedim.

    Vazgeçti..
    Gitti..

    "Ağzıyla kuş tutsa da sevemediğim insanlar var benim! Bir de canımı okusa bile sevmekten vazgeçemediklerim.."


  • VUR BAŞINI TAŞLARA AĞLA GÖZLERİM AĞLA :)

  • Şu Noterlikten şu tarih ve yevmiye numarası ile tarafıma yapmış olduğunuz eve dön ihtarına uymayacağımı, bundan sonra o sokaktan bile geçmeyi düşünmediğimi, bu hususta tarafıma yazılı ve sözlü baskı yapmamanızı aksi halde yasal yollara başvurup nafaka yanında tazminat ta talep edeceğimi ihtaren bildiririm. :)


  • Şu Noterlikten şu tarih ve yevmiye numarası ile tarafıma yapmış olduğunuz eve dön ihtarına uymayacağımı, bundan sonra o sokaktan bile geçmeyi düşünmediğimi, bu hususta tarafıma yazılı ve sözlü baskı yapmamanızı aksi halde yasal yollara başvurup nafaka yanında tazminat ta talep edeceğimi ihtaren bildiririm. :)


    ayyy çok güldüm, o sokaktan bile geçmeyecek he :) :)