Mustafa bey,uyarıyı geçin,gideri o şekilde yazın,rapor alamazsınız diye verdiği uyarıya bakmayın,raporu o şekilde alırsınız.Bende birkaç kez oldu,krş'lardan sebep,aynı uyarıyı aldım,sonra devam edip raporu çıkardım.
Posts by ibrahim dal
-
-
Kemal bey,ya rehin koyacaklar,ya da müfettişin neden rehinli yapmadınız?
Kanuna karşı hile yaptınız .(söylemine karşı)..aradaki farkın harç damga ikmalini göze alıyorsanız
yapabilirsiniz?Bu satış böyle yapılır ise biz rehin sözleşmelerini niye yapıyoruz ki?
yani vatandaş hem şöför mahali hem 25 krş istiyor diye yapamayız?yapmamalıyız
diye düşünüyorum.
-
Değerli meslektaşım,bu işi yapan meslektaşımız,kesinlikle kat'i satış yapmamıştır,PARAYI TÜKETİCİ KREDİSİ KULLANARAK ÖDEYECEĞİNİ,demiş ya,ya tüketici kredisi alıp parayı satıcıya ödemez de kendi cebine atarsa,ve o aradan geçici tesçil belgesi ile aracı başka kişiye satmış ise ne olacak?O zaman satışı yapan notere araç satışını yapan ve zarara uğrayan kişi tarafından tazminat hakkı doğabilir.Noter belki her iki tarafın rızası ile satışı yaptım diyecektir,belki de herhangi bir yaptırım bile almayacaktır,ancak başı ağrıyabilir.Araç satışı yapıldığında trafiğe bizim satışı yaptığımız metin onların sistemine yansımıyor,trafikçi arkadaşlara sorduğumuzda bize söylenen oydu.Dolayısı ile burada trafiğin hiçbir kusuru gözükmez.
Böyle durumlarda biz genellikle işlemi yapan arkadaş ile birebir açıp görüşüyoruz.Arkadaşım bu işlemi neye dayanarak yaptınız diye?Keşke siz de sorup sonucunu buraya yazsanız.Bilakis memnun olurduk. -
rehin şerhi koymadan araci satmak istiyor ve parayı tam almadığını belirtmek istiyor.
Kemal bey,yazdığınız metinde çelişki var,
satıcı açısından;
parayı tam alamadıysan,o zaman Alibeyin dediği gibi araç üzerine rehin koyabilirsiniz.
Bunun da bir rehin bedeli var tabi ki;Ya da mülkiyeti muhafaza yolu ile satarsınız.Borç bitiminde ibra verirsiniz,olur biter.Satış metni üzerinde oynama yapmak pratik bir çözüm gibi görülmüyor.Kat'i olarak sattıysanız,zaten mülkiyet anında karşı tarafa geçiyor,alıcı geçici belge ile de başkasına aracı anında satabiliyor.Siz metin üzerinde oynama yaparsanız.Bu nasıl olacak?Mülkiyet geçti mi alıcıya?Hayır.Parayı tam alamadım.O zaman ona göre işlem yaparsınız.Söyleyebileceklerim bu kadar.Herkese kolay gelsin. -
Kemal bey,kişi aracı nasıl alırsa alır,
tüketici kredisi alabilir,o ayrıntıya satış metninde girmek gerekmez,
kişinin tüketici kredisi kullanması banka ile arasında olan bir ilişkidir.
Bu ilişkiyi satışla ilişkilendirmek gerekmez.Taşıt kredisi kullanarak aldı ise zaten banka araç üzerine trafiğe yazı yazarak rehin koyuyor.Senetle almış ise mülkiyeti muhafazalı satış senedi ile satış yapılabilir.
Yukarıda yazdığınız metindeki gibi satış yapılır ise o zaten kat'i satış olmaz.
Neticede kişi tüketici kredisi kullanmış ise o noter olarak bizi alakadar etmez. -
Yorum yok mu bu konuya? Şimdiye kadar nasıl yaptınız? bu şekil yapmadıklarımız ne olacak acaba ? Müfettiş anlamında sıkıntıya düşebilirmiyiz dersiniz?Gülhan hanım bazı arkadaşlar teftişlerde bu konuda sıkıntı yaşadı,yani müfettişler normal şekilde yazılan feragatları,bu mirastan feragattır diye zimmet çıkardılar.Biz bunu diğer arkadaşlardan duymuştuk.Gelen yazı muristen intikal eden araçla ilgili ancak zimmet çıkaran müfettişler,muristen intikal eden ateşli silahları dahi bu kapsama almışlar.Ancak bize gelen müfettişler bu konularla ilgilenmedi.
-
öncelikle kıdem tazminatımızı almanız için Noteriniz sizin iş aktinizi bir ihtarname ile fesih etmesi gerekiyor,kendiniz işten ayrılırsanız kıdemve ihbar tazminatı alma hakkınız olmaz.Bunu noteriniz ile görüşmelisiniz.
-
Hukuk- 7739
Ankara, 02.04.2008
Özü: Adi ortaklıklar ile şahıs işletmelerinin araç alımları hk.
G E N E L G E
( 9 )
........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
........................ NOTERLİĞİNE
Şahıs şirketleri tarafından alınan araçların tescili konusunda tereddütler yaşanması üzerine konu Emniyet Genel Müdürlüğüne intikal ettirilmiş ve buradan verilen, “İstanbul Emniyet Müdürlüğüne hitaben yazılan 11.11.2002 tarih ve 228401 sayılı yazımızda, her ne kadar adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığından bu şekilde unvan belirtilmesi halinde tescil işleminin yapılmaması belirtilmiş ise de, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığından bu konuda alınan ve birer sureti ekte gönderilen görüşler doğrultusunda şahıs şirketleri adına araç tescili mümkün olmaktadır.” yönündeki görüş 28.03.2005 tarihli ve 7 sayılı genelgemizle noterliklere duyurulmuştu.
Bu genelgeye rağmen, adi ortaklıklar ile şahıs işletmeleri adına yapılan araç satışlarının tescil edilmediğinin öğrenilmesi üzerine, 28.01.2008 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığına yazılarak “...adi ortaklıklar ile ayrı tüzel kişiliği bulunmayan şahıs işletmelerinin tescil edilen ticari unvanı adına trafik siciline kayıt ve tescil edilip edilmeyeceği, bu mümkün olmadığında noterlikçe tanzim edilen araç satış sözleşmesine adına tescil yapılacak gerçek şahıs adı yazılmakla birlikte ilaveten tescil edilen firma adı veya unvanının da yazılmasında sakınca olup olmadığı” sorulmuştur.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünden alınan 11 Şubat 2008 tarihli ve 825 sayılı yazıda;
“Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununa göre gerçek kişiler de tüzel kişilerin hak ehliyetine sahiptirler.
Türk Ticaret Kanununa göre kurulmuş ticaret şirketleri hükmi şahsiyete haiz olup, şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuu çerçevesi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları ilzam edebilirler.
Buna mukabil, ticaret işletmelerin hükmi şahsiyeti bulunmadığından hak ehliyetine de sahip değildirler. Ticari işletmelerin sahibi gerçek veya tüzel kişiler hak ehliyetine sahiptirler.
Bu itibarla, tüzel kişiliği olmayan adi ortaklıklar ile şahıs işletmeleri adına araç tescilinin yapılması mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.
Bununla birlikte, şahıs adına tescil edilecek aracın aynı zamanda bir ticaret unvanı adı altında kurulmuş işletmeye tahsis edildiğine ilişkin kaydın düşülmesinde bir mahsur olmayacağı düşünülmektedir.”
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığından alınan 05.03.2008 tarihli ve 21416 sayılı yazıda da;
“197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun Verginin Mevzuu başlıklı 1 inci maddesinde;
"Bu Kanunun 5 ve 6 ncı maddelerinde yazılı tarifelerde yer alan;
a) Karayolları Trafik Kanununa göre trafik şube veya bürolarına kayıt ve tescil edilmiş bulunan motorlu kara taşıtları,
b) Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescil edilmiş olan uçak ve helikopterler,
c) Liman veya belediye siciline kayıt ve tescil edilmiş olan motorlu deniz taşıtları,
Motorlu Taşıtlar Vergisine tabidir.” hükmü,
3 üncü maddesinde de ;
"Motorlu Taşıtlar Vergisinin mükellefi; trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişilerdir. " hükmü,
yer almaktadır.
Bu hükümlere göre, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefini ilgili sicilde adına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler oluşturmaktadır.
Diğer taraftan; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 41 inci maddesinde, tacirlerin ilgili sicile tescil ettirdiği ticaret unvanını, ticari işletmesine müteallik muameleleri yapması ve işletmesiyle ilgili senet ve sair evrakı bu unvan altında imzalaması amacıyla kullanabileceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre; gerçek kişi taciri veya ortaklarından ayrı olarak bir tüzel kişiliği tanımlamayan adi ortaklıklar ile şahıs işletmelerinin ticaret unvanları adına motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti tesis edilemeyeceğinden, noter satış sözleşmelerinin bu unvanlar ile düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak, gerçek kişinin ad ve soyadı ile birlikte söz konusu ticaret unvanlarının kullanılması mümkün bulunmaktadır.”
denilmektedir.
Yönetim Kurulumuzun 31.03.2008 tarihli toplantısında konunun görüşülmesi sonunda;
Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda; tüzel kişiliği olmayan adi ortaklıklar ile şahıs işletmelerinin ticaret unvanları ile alacakları araçların tescilleri mümkün bulunmadığından, sadece ticaret unvanları ile adlarına araç alım sözleşmesi yapılamayacağına,
Bu nitelikteki araç alım sözleşmelerine, alıcının gerçek kişi olması icap ettiğinden bu kişinin ad ve soyadının yazılması gerektiğine; ayrıca buna ilaveten de, aracın aynı zamanda bir ticaret unvanı altında bir işletmeye tahsis edildiğine ilişkin kayıt düşülebileceğine veya adi ortaklıklar ile şahıs işletmelerinin ticaret unvanlarının yazılabileceğine; ancak, gerçek kişinin adı ve soyadı yanında ticaret unvanının yazılması halinde bu unvanın ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş olmasının da aranması gerektiğine, (elektronik ortamda satış yapıldığından bunu uygulamak şu an için mümkün görülmüyor)
Bildirilen görüşler nedeniyle 28.03.2005 tarihli ve 7 sayılı genelgenin yürürlükten kaldırılmasına,
karar verilmiştir.
Bilgi edinilmesi ile buna göre işlem yapılmasını rica ederim.
Saygılarımla,
BAŞKAN
Hasan YENİ
(İstanbul 28.Noteri)
HNT
KY.Sanıyorum bu daha iyi,bu işinizi görecektir.Kolay gelsin...
-
Hukuk - 225
Ankara, 06.01.2010
Özü: Tescil edilmiş araçların satışında esas alınacak adresler hk.
G E N E L G E
( 4 )
.......................... NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
.......................... NOTERLİĞİNE
İlgi : 31.12.2009 tarihli ve 37 sayılı genelge.
31.12.2009 tarihli ve 27449 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan. 5942 sayılı Kanunla, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 5766 sayılı Kanunla değişik 20 nci maddesinin başlığı ile (d) ve (e) bentlerinin değiştirilerek, tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri ile ilgili olarak yeni bir düzenleme yapıldığı ve buna göre de satışlar sırasında uygulanacak esaslar ilgi genelgemizle duyurulmuştu.
İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü de kendi teşkilatı ile Birliğimize gönderdiği 31.12.2009 tarihli ve 211916 sayılı yazıyla aynı konuda yapılacak çalışma ve uygulamaları bildirmiştir.
Bu yazıda, Karayolları Trafik Yönetmeliğinde yapılan ve 18.07.2008 gün 26940, 09.09.2008 gün 26992 sayılı Resmi Gazetelerde yayımlanan değişiklik hükümlerinin 5942 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte uygulama imkanı kalmadığı, sözü edilen Kanunun 01.05.2010 tarihinde yürürlüğe girecek olan hükümlerine uygun olarak Yönetmelik değişikliği çalışmalarına başlandığı belirtildikten sonra, 3. maddede;
“3.) Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 30/b maddesi gereğince, araç sahiplerinin araçlarım iş veya ikamet adreslerinin bulunduğu yerdeki trafik tescil, kuruluşunda tescil ettirmeleri gerekmektedir.
Bu kapsamda;
a.) 14.12.2006 tarih ve 26377 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği ile Başbakanlığın 21.05.2008 tarih ve 2008/8 sayılı genelgesi gereğince; gerçek kişiler adına yapılacak araç tescil işlemlerinde araç sahiplerinin MERNÎS Kimlik Paylaşım Sistemi'nde (KPS) bulunan ikamet adresleri esas alınacaktır.
Buna göre gerçek kişiler adına yapılacak araç tescillerinde;
1.) 04.01.2010 tarihinden itibaren, ilk tescil (yeni kayıt) ve kendi adına nakil işlemlerinde KPS'de bulunan ikamet adresleri (sahiplik belgesinde yazılı bulunan ikamet adresleri dikkate alınmayacaktır),
2.) Tescilli (ikinci el) araçların alıcıları adına tescil işlemlerinde ise, 11,01.2010 tarihinden itibaren KPS'de bulunan ikamet adresleri esas alınacaktır, 11.01.2010 tarihinden itibaren yapılacak noter satış işlemlerinde, satış işlemini yapan noterler de satıcı ve alıcının KPS'de bulunan ikamet adresini esas alacak, satış sözleşmelerine bu adresleri yazacaklardır. 11.01.2010 tarihinden önce düzelenmiş olan noter satış sözleşmelerinde satıcı ve alıcının beyanına göre adres yazılmaya devam edileceğinden, tescil işlemlerinde de bu adresler dikkate alınacaktır.
b.) Şirketler için; ticaret sicil gazetesinde belirtilen adresleri, diğer tüzel kişilerin tüzük veya diğer resmi kayıt belgelerinde belirtilen adresleri dikkate alınacaktır.
c.) Yabancılar için; varsa MERNİS Kimlik Paylaşım Sistemi'nde (KPS) bulunan ikamet adresleri, yoksa ikamet tezkerelerinde gösterilen adresleri, bu da yoksa yazılı olarak beyan ettikleri adresleri esas alınacaktır.” denilmektedir.
Buna göre;
1) 11.01.2010 tarihinden itibaren gerçek kişiler tarafından yapılacak satışlarla ilgili sözleşmelere, satıcı ve alıcının MERNİS Kimlik Paylaşım Sistemi'nde (KPS'de) bulunan ikamet adresleri yazılacaktır.
KPS'de adres kaydının bulunmaması veya yeni bir adres bildirilmesi halinde satış işlemi yapılmayacak ve ilgililer nüfus müdürlüklerine yönlendirilerek Kimlik Paylaşım Sistemi'ne kayıtların işlenmesinden sonra satış işlemi yapılacaktır.
2) Ticaret siciline kayıtlı tüzel kişilere ait araçların satışlarında esas alınacak adreslerle ilgili olarak 16.10.2009 tarihli Hukuk –19015 (83) sayılı genel yazımız ile Emniyet Genel Müdürlüğünün yukarıda belirtilen görüşüne göre işlem yapılacaktır.
3) Yabancı gerçek kişiler tarafından yapılacak alım satım işlemlerinde de sözleşmelere, varsa MERNİS Kimlik Paylaşım Sistemi'nde (KPS) bulunan ikamet adresleri, yoksa ikamet tezkerelerinde gösterilen adresleri, bu da yoksa yazılı olarak beyan ettikleri adresleri yazılacaktır.
Bilgi edinilmesi ile gereğini rica ederim.
Saygılarımla,
sanıyorum altı çizili 2.madde işinizi kolaylaştıracaktır.
BAŞKAN
Hasan YENİ
(İstanbul 28. Noteri) -
kod:37.1,ancak...
SGK'ya olan borç miktarı belirtilmeli,..........şirketin .........TL borcuna mukabil sahibi bulunduğum ....Plakalı...model....Marka vasıtamın üzerine SGK tarafından rehin veya haciz konulmasına muvafakat ederim.
aracın kasko değeri,ile rehin değerinden hangisi yüksek ise o değer esas alınmalı.
-
Dayıcığım şirket ana sözleşmeleri harç ve damga vergisinden muaf 10.1'i uyguladığınızda harç damga alıyorsanız vatandaşa yazık olur,almayıp harçsız damgasız kodunu kullanıyorsanız buda tartışmalı bir durum,beyanname netiliğinde kabul edip maktu harc almak daha mantıklı gibi geliyor.....Matbu harçlı Normal beyanname,
Adi ortaklık da olduğu gibisermayeyi taahhüt etmiyor ki:Nispi Harç damga alalım.
sayın vertendel'in belirttiği koddan da kesilebilir.
biz böyle uyguluyoruz teftişte de bir sorun çıkmadı.Sevgili dayı tekrardan TNB'yi arayıp bir teyit almakta fayda var.Vatandaşın yükü zaten ağır.
-
Teftiş yeni bittiği için tutanak henüz elimize ulaşmadı. İtirazda etmedim müfettiş çok iyi birisi ve iyi niyetliydi. Belki ben yanlış anlamış olabilirim.İmza en az üç olması gerekiyordu, müfettiş beyin söylemesi beş, ki ben iki girdim zaten eksik girmişim ha üç ha beş aramızda aranmaz. ;D ;D ;D Bana gelen müfettiş başka bir arkadaşıma gitti ondada öğrenci taşımacılığı için taşıt sözleşmeleri var aracın her türlü gider masrafları taşıt sahibine ait. Normal olarak sözleşmeden kesiliyor makbuzu ben hep öyle kestim. Arkadaşıma giden bir önceki müfettiş kira diye kendisine söylemiş ondan sonra hepsini kira olarak kesti. Şimdi bana gelen müfettiş ona gidiyor ki görecek onları 200 civarında var %90 ikmal çıkartacak ona.Alibey kardeşim bizim de teftiş yeni bitti sayılır,özellikle kat karşılığı sözleşmelerini müfettiş beyin tetkik etmesini gözlemlediğimde,önce evraktaki imza adetlerini saydığını sonrada son sayfada imza atanların sıfatları ile birlikte imza adetini kontrol ettiğini gözlemledim.Örneğin mal sahibi sıfatı ile altı kişiye vekaleten kendi adına asaleten iki imza,birde müteahhitin imzası üç imza şeklinde....
-
Bu görüşümü bir genelge ile desteklemek isterim.Saygılarımla
10.06.1993 Tarihli 39 Numaralı Genelge
ANKARA, 10.6.1993
Özü : Harçlar Kanununun 44 ncü maddesi Hk.
GENELGE
39
Bir sorumuz üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk Îşleri Genel Müdürlüğünden gönderılen 12.5.1993 tarih ve 20750 sayılı yazıda;
"İlgi yazınızda bir avukatın değişik şahıslardan ve değişik işler sebebiyle aldığı vekaletnameleri, düzenlenecek yeni bir vekaletname ile başka bir avukatı TEVKİL etmesi durumunda Harçlar Kanununun 44. maddesi uyarınca tek harç alınması gerektiği halde, Genel Müdürlüğümüzün 7 Temmuz 1976 tarih ve 19701 sayılı mütalaasında harcın temsıl edilen kişi sayısınca çoğaltılması gerektiği yolunda görüş bildirildiği belirtilmiş, konunun yeniden incelenerek Bakanlık görüşü istenilmiş bulunmaktadır.
Bu konudaki mevcut yazışma dosyaları da birleştirilerek konu incelendi: 492 sayılı Harçlar Kanunun 44. maddesinde;
(Bir kişinin birden çok kişiyi temsil etmesi harcın artırılmasını gerektirmez. Şu kadar ki, bütün imzaların tasdiki kanunen şart olan muamelelerden, vekaleten imza edilmesi halinde, vekılin imzasından alınacak harç temsil ettiği kişilerin sayısınca çoğaltılır.
Bir işte müştereken hareket eden vekillerin bir borca kefalet eden müteselsil kefıllerin bir kağıda koyacakları birden çok imzalar bir imza sayılır.
Ancak mümesssıl, haiz olduğu birden çok sıfatlara dayanarak imza ederse, sıfatları sayısınca harç çoğaltılır. Bir kişi hem kendisi için hem başkalarını temsil suretiyle imza ederse, kendisi için ayrı başkaları için de yukarıdaki fıkralara göre harç alınır.
Birden ziyade kimseler bir kağıda ayrı ayrı işler için imza atıyorlarsa her birinden imza ettikleri kısım için ayrı ayrı harç alınır.) denılmektedir.
Bu hükme göre, genel prensip olarak, bir kişinin birden çok kişiyi temsil etmesi durumunda, harcın artırılmaması gerektiği esası kabul edilmiş bulunmaktadır. Ancak, madde nıetninde, harcın artlrılması gereken istisnai haller sayılmıştır. Birinci istisna, 2. fıkrada belirtılen, bütün imzaların kanunen tatbikinin şart olması halidir. Örnek olarak, Türk Ticaret Kanununun 136, 154, 158, 279, 505, 477. hükümleri uyarınca, bütün şirketlerin kuruluş sözleşmesinde imzaların, kanunen ayrı ayrı tasdiki şart bulunmaktadır. Bu hallerde harcın, ikinci fıkra hükmü uyarınca, temsıl edilen kişi sayısına göre çoğaltılması gerekmektedir.
İkinci istisna, 4. fıkrada belirtilen, değişik sıfatlarla imza atılması halidic Örneğin, bir kişi aynı işlern kağıdına kendisine asaleten, küçük çocuğuna velayeten ve üçüncü bir şahsa da vekaleten hareket ederek değişik sıfatlarla imzalaması mümkündür. Bu gibi hallerde 4.fıkra uyarınca harcın, sıfat sayısına göre çoğaltılarak alınması gereklidir.
Üçüncü istisna, 5. fıkrada belirtilen, ayrı ayrı işlere imza atılması halidir. Gerçi fıkrada birden ziyade kimselerden bahsedilmektedir. Ama bir kişinin de aynı işlem kağıdına ayrı ayrı işlemler için imza atr~ıası mümkündür. Bu durumda da harcın artırılması gerekir. Örneğin, bir kişi aynı işlem kağıdı içinde bir aracını kiraya verirken, diğer bir aracını satabilir ve daha fazla işlemde de bulunabilir. Bu durumda 5. fıkra hükmü gereğince herbir işlem içirı ayn harç alınması gsrekmektedir.
Genet prensibin istisnaları 44. maddede bu şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Buradan olayımıza dönersek, bır avukat de3işik kişilerden değişik işler sebebiyle aldığı vekaletnameleri başka bir avukata düzenlenecek yeni bir vekaletname ile devretmektedir. Kanunen imzaiarın ayrı ayrı tasdiki şart değildir ve imza bir sıfatla atılmıştır. Bu sebeple birinci ve ikinci istisnalara girmediği açıktır. Ancak, ilgili avukat herbir vekaletnameyi ayrı bir iş için alnııştır. Herbir vekalet ayrı ayrı işler için verilmiştir. Bu itibarla devredilen herbir vekaletname ayrı bir iş kabui edilerek ayrı ayrı harç alınması gerekir. Bu nedenle üçüncü istisna sözkonusu olmakta ve 44. maddenin 5. fıkrası uyarınca herbir işfemden ayrı harç alınması gerekmektedir.
Şimdi, 7 Temmuz 1976 tarih ve 19701 sayılı mütaalamıza dönersek, bu mütalaamızda harcın temsil edilen kişi sayısırıca çoğaltılması gerektiği sonucuna varılmıştı. Yukarıda ise, 5. fıkra hükmü gereği herbir vekaletname ayrı iş kabul edilerek buna göre fıarç alınması gerektiği sonucuna varıldı. Uygulamada örneğin, mirasçılar toplanıp bir işlem kağıdı ile aynı avukata vekalet verebilmektedirler. Bu tür bir vekaletin devrinde kişi say!sına göre harcın çoğaltılmasına gidilemez. Çünkü devredilen vekaletnarrıe aynı iş içir~ verilmiştir. Ayrı iş istisnası uygulanamaz. Diğer istisnalara da girmediğinden temsil edilen kişi sayısına göre harcın çoğaltılması kanuna uygun olmamaktadır.
Bu nedenlerle, bir avukatın değişik işler için a4dığı vekaletnarneleri başka bir avukata devretmesi halinde, devredilen herbir vekaletname ayrı işlem kabul edilerek ayrı ayrı harç alınmasının Harçlar Kanunumuza uygun olacağı düşünülmektedir " denilmektedir.
Bilginizi ve gereğinin buna göre ifasını rica ederim. Saygılarımla,
Türkiye Noterler Birliği
BAŞKANI
M.Muhsin BILGE
(Beyoğlu 23. Noteri)
Ali bey tavsiyeyi tam olarak bilmeden yazışmış olacağız görmek gerekir ne yazıyor tavsyesinde lakin bu dediğiniz durumdan ötürü gerekli açıklamaları genelge ve harçlar kanunundaki maddeleri gösterip ikna yoluna gidebilirdiniz diye düşünüyorum....
ANKARA, 9.8.1993
Özü : Vekaletname onayında birde fazla kişileri temsil edenlerden alınacak harç Hk.
GENELGE
59
Bir sorumuz üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüriden gönderılen 22.7.1993 tarih ve 31573 sayılı yazıda:
"Noterlikte yapılan bir vekaletnamenin onayı işleminde, bir kişinin vekili bulunduğu A, B, C, şirketlerine izafeten, kendisine asaleten ve üçüncü bir şahıs adına da VEKALETEN hareket ederek imza etmesi durumunda 492 sayıtı Harçlar Kanununun 44 üncü maddesi uyarınca her sıfai için birerden üç imza üzerinden mi, yoksa temsil edilen A, B, C şirketleri ayrr ayrı sayılarak beş imza üzerinden mi harç alınması gerektiği konusunda, Bakanlığımızdan görüş istenmekle konu incelendi.
492 sayılı Harçlar Kanununun 44 üncü maddesinde;
(Bir kişinin birden çok kişiyi temsil etmesi harcın artırılmasını gerektirmez. Şu kadarki bütün imzalarırı tasdiki kanunen şart olan muamelelerde VEKALETEN imza edilmesi halinde, vekilin imzasının tasdikinden alınacak harç, temsil ettiği kişılerin sayısınca çoğaltılır.
Bir işte müştereken hareket eden vekillerin ve bir borca kefalet eden müteselsil kefıllerin bir kağıda koyacakları birden çok imzalar bir imza sayılır. Ancak mümessil, haiz olduğu birden fazla sıfatlara dayanarak imza ederse sıfatları sayısınca harç çoğaltılır. Bir kişi hem kendisi için ve hem başkalarını temsıl suretiyle imza ederse kendisi için ayrı, başkaları için de yukarıdaki fıkralara göre ayrı harç alınır.
Birden ziyade kimseler, bir kağıda ayrı ayrı işler için imza atıyorlarsa, herbirinden imza ettikleri kısım için ayrı ayrı harç alınır.) denılmektedir.
Sözkonusu vekaletnamenin onayı işleminde bir kişi; vekili bulunduğu üç ayrı şirkete izafeten, kendisine asaleten ve üçüncü bir şahsa da vekalete4 olmak üzere üç ayrı sıfatla imza atmaktadır. Bu durumda 44 üncü maddenin 4 üncü fıkrası uyarınca öncelikle her sıfat için harcın çoğaltılması gerekmektedir. Temsi! ettiği üç ayrı şirket için ise, 44 üncü maddenin 1 ve 2 nci fıkraları uyarınca temsil ettiği şirketler için atılan imzaların ayrı ayrı tasdiki kanunen şart olmadığından harcın artırılmasına imkan bulunmamaktadır.
Bu itibarla, bir kişinin temsil ettiği A, B, C şirketlerine izafeten, kendisine asaleten, üçüncü bir şahsa da VEKALETEN hareket ederek yapılan vekaletnamenin noterlikte onaylanmasında, her sıfat için üç imza üzerinden harç alınması gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca, Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünden bu konuda alınan 24 Mayıs 1993 tarih ve 33105 sayılı mütalaada da Bakanlığımızın bu görüşüne iştirak edilmiş bulunulmaktadır." denilmektedir.
Bilginizi ve gereğini rica ederim. Saygılarımla,
Türkiye Noterler Birliği
BAŞKAN YARDIMCISI
Fethiye TUNÇSİPER
(Beyoğlu 15. Noteri)her iki genelge birbiri ile çelişiyor gibi....ancak Erkan beyin alıntı yaptığı 93 yılının 8.ayına ait ve değerli kardeşim Muharrem Beyin alıntı yaptığı genelge aynı yılın 6.ayına ait,8.aya ait genelge önceki genelgeyi düzeltmiş.yanlış anlamadıysam eğer....
-
Cabir beye hak vermemek elde değil.Biz en büyük darbeyi yine kendi meslektaşlarımızdan alıyoruz.Bu bir gerçek.Kendi penceremden de yazacak o kadar çok şey var ki;yine de yazmıyor,ancak bir kenara not ediyorum.Noterinin gözüne girmek ve meslektaşlarına garez yapmak bahasına küçülen-kendini beş paralık yapan-bazı meslektaşlarımız varken birlik olmak zor gerçekten çok zor.
-
“Birinci fıkra gereğince noterliği yürüten görevliye, kendi aylık veya ücretinin
yarısından az olmamak üzere, noter odası tarafından tayin olunacak ücret, noterlik gelirinden
ödenir. Ancak, bu ücret noterliğin aylık safi gelirinin yarısından fazla olamaz. Bu ücretin
hesaplanmasında çalıştığı gün sayısı esas alınır.”sabah konuyu noterime açtım,katipler ağlıyor,fukaranın ahı hiçbir şeye benzemez,sayın noterim dedim.Noterbey şaşırdı öyle şey olmaz,olmamalı dedi,mutlaka düzeltirler dedi,böyle böyle bu iş Ankaraya kadar gitmeli herkes noterine konuyu açmalı,kanun metnini hazırlayanlarda bir şekilde bu yanlıştan dönmeli,özellikle TNB'de kanun komisyonlarında çalışan noterlerimizin katipleri bir şekilde,noterlerine bu konuyu aydınlatmalı,biz hadi mesleğimizin sonlarına doğru yaklaşıyoruz,yeni gelen meslektaşlarımız için bir özenti olan başkatiplik statüsü, mesleğe yük olmamalı,böyle olursa kimse yetki almak istemez.Vekalet döneminde alınan sorumluluk ağır.İşlemlerden dolayı gelebilecek muhtemel zimmetler olabilir,KDV,Muhtasar,harçdamga sorumluluğu,ödenecek vekalet ücretinin vergisi,vekil hangisine konsantre olacak,eniyisi yetkisiz katip olup,kenara çekilmek.
-
Gerçekten şokluk bir durum,eski noterlik kanunu hazırlanırken bazı kıdemli katip arkadaşların kanun metnine katkıları olduğunu biliyorduk,ancak bu sefer öyle olmadığı anlaşılıyor,tamamen kanun metnini hazırlayanların insafına/insafsızlığına kalmış olduğu anlaşılıyor.Yazık tek kelime ile yazık.
-
uyarı için teşekkürler,
-
Mali Danışmanlık - 14254
Ankara, 12.07.2007
Özü: Kredi teminatlarında damga vergisi ve harç istisnası hk.G E N E L G E
( 39 )........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
........................ NOTERLİĞİNEGelir İdaresi Başkanlığınca yayımlanan 06.07.2007 günlü ve 18 sıra numaralı damga vergisi sirkülerinde kredilerle ilgili olarak verilen teminatlara harç ve damga vergisi istisnası uygulamasına dair açıklama yapılmıştır.
Yapılan açıklamaya göre;
a) 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (23) numaralı fıkrasında, bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kağıtlar ile bu kağıtlar üzerine konulacak şerhlerin (kredilerin kullanımları hariç) damga vergisinden,
b) 492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan hüküm gereğince de Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri, bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödemelerine ilişkin işlemlerin harçtan,
istisna edildiği belirtilerek,
Damga vergisi ve harç istisnası kapsamında kullandırılan kredilerin teminatlarına ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar ile bu amaçla yapılan işlemlere;
- Teminatın münhasıran kullandırılan krediye ilişkin olması kaydıyla istisna uygulanacaktır.
- Kullanılan kredi miktarı ile teminat tutarı karşılaştırılmaksızın yani, teminatın kredi miktarını aşıp aşmadığına bakılmaksızın teminat tutarının tamamı üzerinden, damga vergi ve harç istisnası uygulanacaktır.
Söz konusu sirküler ektedir.
Bilgi edinilmesini ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim.
Saygılarımla,BAŞKAN
Hasan YENİ
(İstanbul 28.Noteri)Kredi teminatından dolayı temlik olduğu için 2007/39 sayılı genelgeye göre harç damga muafiyeti uygulanması gerekir,ancak,bu temliknamede kira sözleşmesinden doğmuş haklar deniyor ya,orada temlik miktarı yazılması gerekir diye düşünüyorum,
kolay gelsin. -
Mehmet bir şey okunmuyor,işlemi kopyalayıp aynen buraya yapıştırırsan belki fikir beyan edebiliriz.
-
Bu uygulama ile vatandaşa ikinci bir defa harç ve damga vergisinin ödettirilmesi demek!o işin noterden yapılmaması anlamına gelmektedir.Buda noterlik işini baltalamaktan başka birşey değildir."Ben hiç bir enayi görmedim bir sözleşme için iki defa harç ve damga vergisi ödesin"
Üstad bu görüşlerinize aynen katılıyorum.Maliye bakanlığının bu hatalı görüşüne,değerlendirme yapmayıp ikmal yaptıran mütfettişlerin bu hatalı tutumuna karşı,ikmal yapılan noter mi dava açmalı,yoksa biran önce bu yanlışın düzeltilmesi için TNB dava mı açmalı,ne yapmalı bilmiyorum,ancak bu yanlış bir şekilde düzeltilmeli,diye düşünüyorum.